..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Küle değil, ateşe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Sinan Yıldırım




22 Aralık 2010
Hatıralar Ormanı  
Sinan Yıldırım
Ağlamak isterse onu ağlatacak bir sürü hatırası vardı sandığında, gülmek isterse yine güldürecek bir çok hatıra, hüzün, aşk, mutluluk ne ararsa, neye ihtiyacı varsa o anda bulunurdu ve bulurdu kısa zaman içinde biraz karıştırınca sandığının bir köşesinde. Hayattaki en değerli, en özel, en güzel… bütün en’lerin bir araya gelmesiyle oluşturduğu bir zaman makinasıydı sanki sandığı.


:AGII:
Küçük bir sandığın içine kaç yıl sığdıra bilir ki bir insan? O bütün bir hayatını sığdırmıştı gün gün, yaşanan her anı kare kare, satır satır. Doldurduğu günlüklerle doluydu, bir o kadarda fotoğraf ve birkaç filmle birlikte birkaçta kaset ve daha neler neler. Bazen sıkıldığında, hayattan hiçbir tat alamadığında açardı sandığını geçmişe yolculuk yapar gibi. Sanki bir peri gelip sihirli tozunu ortalığa saçmış gibi odası birden hatıralar ormanına döner, her bir ağaçta başka bir hatıra, başka bir tat, başka bir koku yayılırdı gözlerinin döndüğü ağacın dallarından. Bazen küçük bir çocukken oynadığı tozlu yolların toprak kokusu, bazen bir doğum günü pastasının üstündeki mumların sönüşü, çocukluk aşkı, ilk sevgilisi, acıları tatlıları, sevdikleri sevmedikleri … hayatına dair ne varsa işte hepsi büyür birden hatıralar ormanında filizlenip, topraktan sihirli fasulye gibi birden büyürdü gözlerinin önünde tek tek. Ağlamak isterse onu ağlatacak bir sürü hatırası vardı sandığında, gülmek isterse yine güldürecek bir çok hatıra, hüzün, aşk, mutluluk ne ararsa, neye ihtiyacı varsa o anda bulunurdu ve bulurdu kısa zaman içinde biraz karıştırınca sandığının bir köşesinde. Hayattaki en değerli, en özel, en güzel… bütün en’lerin bir araya gelmesiyle oluşturduğu bir zaman makinasıydı sanki sandığı. Tekbir anahtarı vardı ve ondan başka kimse bakamazdı, kullanamazdı, onun geçmişinde yolduculuk yapıp yaşadıklarını yaşayamazdı. Özeldi ve kimselerin bilmediği sırlarıda vardı, herkesin bildiği günleride. O sandık hayattı, yaşamdı onsuz yaşanamayacak bir kalpti. Yıllar geçti, o eskidi ama sandığı hala ilk günkü gibi yepyeniydi.

Evlendi, çocukları oldu, çocuklarının çocukları oldu ama bilmedi o sandığın içinde neler olduğunu kendinden başka hiç kimse, taki bir gece onlar evde yokken eve giren bir hırsızın o zaman makinasını, hatıralar ormanını çalıp gitmesine kadar. Polise haber verdiler hemen polis geldi inceledi, fakat hiçbir ip ucu bulamadı, ne bir parmak izi, nede kapıda bir zorlama izi, ne bir saç ne bir iz yoktu işte, çalan profosyonel bir hırsızmış polisin dediğine göre. Sonra sordular başka neleriniz kayıp diye ama yoktu başka kayıp bir şeyleri, ne paraları çalınmıştı nede herhangibir eşyaları, ilginçti polis için içi boş bir sandığı ne yapsın bir hırsız demişlerdi, kağıtlardan, fotoğraflardan başka hiç bir şey olmacan bir sandığı ne yapsınlar diye düşünmüşlerdi. Polis bu olayla fazla ilgilenmemişti zaten ve kaybeden kaybettiği ile kalmıştı. Günler sonra giydiği bir elbisenin cebinden bir kağıt çıkmıştı, şöyle bir baktı, kendi yazısı değildi, ilgisini çekti atmadan önce okumak istedi.

Sevgili arkadaşım belki ismimi söylesem hatırlamazsın veya birden hatırlayamazsın, yıllar oldu ve yıllar sanki bir asır gibi oldu. Seni hiç unutmadım ve yıllarca senin yanında olamamanın ızdırabıyla yaşadım. Kader bu ya bir gün evimi soymak üzere iken bir hırsız yakaladım, onunla bir anlaşma yapıp senin o gizli sandığını çaldırdım, çaldırdım diyorum çünkü sen bu mektubu okuduğuna göre senin bensiz geçen, ben olmadan yaşadığın her şeyi teker teker yaşıyorum demektir. Senden ayrı kalmak çok zordu, zorda olsa yaşadım ama ölmeden önce senin yaşadıklarınıda yaşamak istedim ne olur affet ve merak etme kavuşacaksın kısa bir zaman içinde, çünkü biliyorum nasıl ben sen olmadan her gün öldüysem, hiç yaşamamış gibi hissettiysem sende o sandıksız öyle hissedersin ne olur anla beni ve hatıralar ormanında bir ağaç olarak gör beni, adı olmayan, tadı, kokusu olmayan, meyvaları dalında kurumuş, kurumaya yüz tutmuş, yaşlı ama seni gördüğü ilk günkü gibi özleyen belki bir hatıra belkide yabancı biri, sevgiyle kal en değerli hatıram ve üzülme en az senin kadar iyi bakacağım hatıralarına.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Hoş Bulduk Hayat
Bizmi Olmayı Öğrendin Yoksa
Sen Varken Ben Yok Olamamya
Her Yeni Günde Doğan Güneşle Birlikte

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Benim Öyküm
İki Rengin Hikayesi
Seyfi'nin Maceraları 1 (Yetiş Dayı)
Haticenin Kuzuları
Değmezdi Akacak Bir Damla Yaştaki Yas"a
Öpeyimde Geçsin yada Gülümse
Üç Kadın ve Ahmet
Ben Buldum Hoca
Fizik Ötesi Servisler
Kardan Adam Yaptırmayan Anneleri Protesto Ediyorum

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Deli Elbisesi [Şiir]
Seninle Bir Ömür [Şiir]
Alışırsın Unutursun Hatırlarsın [Şiir]
İstanbul Olalım Sevgilim [Şiir]
Senli Benli Biz Olsak [Şiir]
Yaralarım Var Benim [Şiir]
Ateş Olur Yakarım [Şiir]
Nisanda Yağan Aşk [Şiir]
Aşk Sensin Derken Söylenen S E N [Şiir]
Sende Gel Benimle [Şiir]


Sinan Yıldırım kimdir?

Duymak istediklerinizi okuyunca mutlu olmazsınız. Peki hiç duymadıklarınıza ne dersiniz.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Sinan Yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.