..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




10 Aralık 2019
Anlamak Gerek 33  
Bayram Kaya
Karşılıklı yüküm içinde üreten grupların yaptıkları takas süreci, grupları birbirine karşı yeniden ve yeniden üretime yükümlülüğü içine soktu. Böylesi bir yükümlülüğü ön gören üretim hareketi içinde köleci sistemin dediği gibi bir arz ve talep girişmesi nerede, nasıl yapacaktı? Unutmayın ki ne açlık ne savunma ne cinsellik arzda değildi, talep te değildi.


:ECA:
Karşılıklı yüküm içinde üreten grupların yaptıkları takas süreci, grupları birbirine karşı yeniden ve yeniden üretime yükümlülüğü içine soktu. Böylesi bir yükümlülüğü ön gören üretim hareketi içinde köleci sistemin dediği gibi bir arz ve talep girişmesi nerede, nasıl yapacaktı? Unutmayın ki ne açlık ne savunma ne cinsellik arzda değildi, talep te değildi.

Üretim ilişkisinin de üretimin de üretimi yapan kişiler üzerinde bir karşılığı vardı. Bu karşılıklı bağıntı kendi somut süreçleri içinde kendi diyalektikti değişme ve dönüşmeleri içinde ittifakı süreçle birlikte kendisini belli bir tarihi aşamaya (köleci süreç gibi anlayışları uygulanır olma içine) getirdi.

Belli bir gelişmişlik aşaması özne olanı nesne gibi nesne olanı özne gibi göstermenin olanaklarını ortaya koyacaktı. Özne (akıl) neden, nesne (eylem) sonuç gibi söylenecekti. Üreten ilişki kolektif güçle birlikte kişileri üreten bir özne yapmıştı.

Böylece kişiler, kişi özneli kendi imajlarını bencil telakkiler içinde imajdan okumaya, imajdan yorumlamaya başlamıştılar. Kişi çıkarcı imaj okuması içinde bencilliğin istendiği gibi eğip, bükme düzenlenmesi yapılır oldu.

Artık üreten ilişki seviyesi süreci, en basit biçimiyle üretimi kişiler özelinde yapılır bir düzeye getirmişti. Kişi bu düzeyle düşünmeye başlayacak ve bu düzey içindeki düşünce ve tasarımlarını süreç içine sokacaktı.

Nasıl olsa kolektif süreç kolektif yapı içinde kolektif yeteneği kişi yeteneği üzerine aktarmıştı. Artık kişi birçok durum karşısında kolektifi bir yeteneği kendi yeteneği gibi davranabiliyordu. Enfeksiyon burada neşet edecekti.

Üretimli başlangıç koşulları içinde, üretilenlerin her biri bir totem grup mesleğiydi. Bu etki gelişmenin içine ittifakın üretim hareketi de katıldı. İttifakı kolektif yetenek, ittifakı kolektif donanımlar bezeli potansiyel ve depo bilinç; köleci sistem içindeki bir kişiyi veya kişinin ailesini bahçe, bağ ekip dikme eylemi içine soktu.

Kişilerin kullandığı kolektif depo enerjisi ve kolektif depo geri bağlanım enerjileri ile kişi, hayvan besliyordu. Çünkü bir kişinin üretim becerilerini ortaya koyan tüm ön koşulları kolektif yapı ortaya koymuştu. Kişiler keyfi olabilirdi! Kolektif yetenekli kişi, kolektif yeteneği imajdan okuyordu. Kişi eğip büktüğü düşünceleri kişisi bencilliğine dönüştü. Enfeksiyon buydu.

Kolektif özgeciliği benimsemiş görünen kişiler, özgeciliği kendilerine sütre yapmışlardı. Böylece sütre gerisindeki bencil art niyetleri özgeci davranış üzerine kuluçka etmişlerdi. Kuluçka gizliliği içine oturan mağrur düşünce, özgeci görünümlü art niyetler bu özgecilik ekseni içinde kendisine eylem alanı açacaktılar.

Kişisi bencillik kolektif süreci erdem olarak benimseyenlerin omuzları üzerine yüklenecekti. Erdemsiz oluş, erdemli tutumlar içine tüneyip yuvalanacaktı. Erdemli tutumlar olmasa, erdemsiz tutumların istismarı olamayacaktı. Kolektif tutum herkesin erdemli olmasını ön görüyordu.

Oysa köleci sistem kitlesel erdem karşısında kimi kişilerin erdemsizliğini ön görüyordu. Kuluçka olan tuzaklı kişinin tavrı, erdemlilerin üzerineydi Tuzak bilmeyen kişilerin erdemli tutumu; tuzaklı kişilere bol verimli, bol getirisi olan bir sağlama alanına dönüşüyordu.

Erdemsizler olmadıkları halde herkese erdemi salık verirdiler. Herkese erdemli gibi görünen iki yüzlülerdiler. Erdemsizler bu tür kurulan tuzakları akıl görme nedenle, erdemlileri aptal görmekle içten içe mağrurlandılar. Kendi erdemsizliklerini birçok hile ve söylemlerle, erdem içinde tuttukları kişilerin erdemleri üzerine ilişkilediler. Asalak oluş buydu.

Erdemsizler erdem içindeki erdemsizliği; bir nüzul sebebi var sizin bilmediğiniz bir hikmeti var demekle erdemsizliği bir hak, bir meşruiyet gibi güzel gösterdiler. Güzel gösterilen, kendisini efendi yapan bu hikmet, kişileri köleleştiren özelleştirmeydi. Kendisine paydaşlık tanıyan sisteme karşı kendisine ortak tanımamaydı. Kurnazlık, kişisi sahiplikler üzerindeki kurgulu erdemsizlikleri, erdemleri olan sistem içine oturmanın, hilesiydi.

Bu hile yeni imajdı. Şimdiki imajdı. Ama erdemlilerin bilmediği imajdı. Cin işi şeytan işi diye erdemlilere yasak olan imajdı. Bilmesi istenmeyen imajdı. Hep bilmeme, bilgi sahibi olmama üstüne çalışılacaktı. Bilmemeyi kesikli sürekli hale getirilecek bir imajdı. Okumuşları görünce afakanlar basacaktı.

Erdemliler de kolektif özverinin alışma yaratan körlüğünden ötürü, zaten aykırı düşünme olan erdemsizliği bilmek istemiyordu. Erdemsizlik erdemli olanın akıllarına gelse de melek erdemsizlikleri bilmekten kaçınıyordu.

Bunlar bir üst yapılı sürecin püf noktasıydı. Kolektif yararın, kolektif aklın hilafına oluşur. Bunlar kolektif aklın, kolektif yararın sürüp gitmesi içinde semirip nemalanan imajdan okumalardı. Erdemsizler bu türden imajdan okumalarla; bu tür kolektif yarardan sapan imaj düşüncelerini kendilerine tutulacak hidayet yolu kıldılar. Erdemli olanla erdemsizin hidayet yolları farklıydı.

Birinin erdemi, almaktı. Birinin erdemi vermekti. Birinin erdemi kendisine boyun eğilmeyi gerektiriyordu. Erdemlerinden ötürü saygı duyulandı. Diğerinin erdemi tam bir teslimiyet içinde alçak gönüllülükle erdemliye boyun eğmekti.

Erdemsizler, imajın kendi kendisine firari düşünmesi içinde olan bu tür kurnazlarıyla; bu tür erdemsiz düşünceleriyle ve bu hesaplarıyla özgecil olanları kandırdılar. Kandıran tuzakla mağrurlandılar, kibirlendiler.

Kolektif eksenli, kolektif yararcı, diyalektikti üreten ilişkiye sahip bir inşa; kendi dışındaki nedenlerden ötürü, sosyal bir gelişme içindeydi. Böylece hemcinslerimiz üreten toplumla sosyal faaliyetli bir evrimin içindeydi. Bu evrim neye karşı sosyal evrimdi?

Kişilerin doğa içindeki kendi başlarına tekil durum içinde bulunmalara göre evrimdi. Üreten gruplar sosyal grup yaşamına göre evrimdi. Sürü yaşama göre evrimdi. İlk başlardaki uzun süreli totem sosyal yaşama göre evrimdi.

Üreten bu süreç sosyal evrim olması kadar hemcinslerimizin soyutlama gücünün de evrimiydi. Aksi halde bu soyutlama gücü evrimi olmasaydı hemcins insanlar, El mana anlayışlı köleci sisteme kadar evirilemezlerdi.

İşte bu soyutlama gücünü veren evrim nedenle insanlar deneyden gelen bilgiyi, gözlemden gelen bilgiyi, kolektif aktarımla gelen üreten bilgiyi soyutlama gücü yaptılar. Kişiler üretimden gelen soyutlama gücünün evrimi nedenle hayli düşündüler. Neydi bu düşünme? Kolektif üreten ile kolektif paydaşlı olan sürecin zıddı içinde olan çok türlü düşünmeydi.

Olmakta olan kolektif paydaşlı kolektif süreçli davranışların erdemi içinde olan tutumlara karşı, hile içinde olmanın düşünmesiydi. Evrimsel soyutluk içinde olan beyin yansımalı imden, imgelerden, yeni imajlar oluşuyordu.

İşte olup biten şuydu. Pratiğin verdiği bilgi imajı içine katılan bir üretim imajı vardı. Temel geliştirici ve temel dönüştürücü olan sürdürülebilirlik üretimden gelen imajın soyutlamalarıydı. Kolektif oluşla, üretimden gelen grubu yaşat ki yaşayasın imajı şimdi de zıddı durumla gemisini kurtaran kaptan imajlarına, dönüşmüştü.

İşte kurnaz hemcinsler üreten kolektif sürece, imajdan okunan yakıştırma anlamlarla baktılar. Yakıştırmaları “neden” gibi gösterdiler.

Sonucu olanı neden yerine koyan yanıltmayı ve yabancılaştırmayı kişi bencilliğine göre eğip büktüler. Eğip bükme içinde yorumlanıp söylenilen soyutlamaların, birçok kez imajdan okunma tekrarları yapıldı. Üretilen bu söylentilerden birisi de şimdiki arz talep gibi uydurmalarıdır. Bu mantık içi tuzaklı niyetlere kâr ve sömürü kazancı vermeye dayalı olan mantıktı.

Böylece kolektif tabanlı zorunlu deneyimler; öznel, hayali, soyut ve sanal imajlar tüccarlığa, kazanç mantığına dayanak yapıldı.

İmajdan yapılan sanal okuma içinde, okunup söylenenlerle kişinin ruhu, kişinin bedeni ve kişinin bilinci teslim alındı. Kişileri teslim alma işini EL MANA ANLAYIŞI ORTAYA koydu. Tüm dinler bu sömürücü mantığın ve kişiyi köle kılan mantığın ideolojisiydiler.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.