Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb |
|
||||||||||
|
Hayatım çok talihsizceydi. Annem ve babamla ablama giderken bir kaza geçirdik ve ben hayırsever biri sayesinde tedavimi tamamladım. Ablam kendine gelemedi çünkü kendini sorumlu tutuyor. Sonrasında ise hastaneye yatmak zorunda kalmış ve kafayı yememek için günlük tutuyor. Ablam da sevmişti onu, evet tüm hayallerimde başrol olan ve filmi tekrar tekrar başa sararak her defasında hayranlıkla baktığım onu ablam da sevmişti. Bu yüzden de aramız bozuldu. Uzaktan uzağa değiyordu kalplerimiz ama ablam saçmaladığını söyleyerek beni ondan uzaklaştırdı. Onu en son mezuniyette göreceğimi ummuş, her şeyi kalbimden geçenleri itiraf edecektim. Lakin o gelmedi, gelemedi belki de. Belki de ablamın farkına varmış aramızın bozulmasından korkup sessizce terk etti beni. Belki de her şey benim imkansızlıkları zorlayan hayalgücümün eseriydi. Beni hiç sevmemiş ve hayatına devam ediyordu. Her gece yaptığım mutlu sonla biten hikayemi de kafamda kurmuş ve uyku için kendimi hazırladım. Bugün Pazar'dı. İlgilenmem gereken müşteriler ve nazını çekmek zorunda kaldığım patronumdan yeterince uzaktım. Ablamı ziyaret etsem iyi olacaktı. ' Senden başka kimse ziyarete gelmezdi, ziyaretçisi var, şu an görüşüyorlar.' dedi ablamdan sorumlu güleç hemşire. Teşekkür edip ablamın odasına girdim. Arkası dönük bir şekilde lacivert montlu bir adam oturuyordu. Ablamsa ağlıyor. 'Abla!' Ablam gözlerini bana çevirdi, müthiş şaşırmış görünüyordu. 'Bugün geleceğini bilmiyordum, Selin. Ah ah şu an burda olduğun çok iyi oldu. Artık bu saçmalığa bir son vermeliyim.' ' Yiğit, Selin burada.' Yiğit, o Yiğit'ti. Gözümü her kapadığımda belki de hiç olmayacak geleceğimizi hayal ettiğim, açtığımdaysa herkesi ona benzettiğim o.Kalktı ve bana döndü.Gözlerinde suç işleyip de pişman olan masum bir çocuk vardı. 'Özür dilerim,Selin.' sesi kalınlaşmıştı ama yine aynıydı. Aynı 17 yaşındaki gibi... Sanırım hastaneye ait olan parkta boş bir bankta oturdum. Ablam bana, bize bunu nasıl yaptı? Yiğit beni sevmiş ve o bunu çekemedi. Yiğit'in kendisine aşık olduğunu söyleyip durdu. Bunca zaman hayatımı mahvetmiş, ben ise onu hiç yalnız bırakmadım. Korktuğunu söylediği geceler yanında yatmış, ağladığı zaman onunla ağladım. Onu nasıl affedebilirim? Yiğit beni eski okulumuzun yakınındaki lunaparka çağırdı. Artık 28 yaşındayım ve lunapark yaşımı çoktan geçmiştim. İşte orada! Dönmedolabın en tepesinde kocaman gülüşü ile bana bakıyor. Ah,evet! Nasıl çıktı aklımdan. Onunla ilk burada karşılaşmış, ilk burda vurulmuştum ona. 'Benimle evlenir misin, Selin?' İnanamıyorum. Yiğit bana evlenme teklif ediyor. Herkes bize bakıyor ama umurumda bile değil. Aman Allah'ım öyle mutluyum ki... 'Evet' diye bağırabilmiştim sonunda bu şaşkınlığımdan kurtularak.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Elif Arslan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |