..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam başlangıcı olmayan bir yolculuktur. -Victor Hugo
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Aşk ve Romantizm > Emine Pişiren




12 Temmuz 2008
Aşık Olmak İstiyor Musunuz?  
Aşk yanıbaşımızda durmuştur hep, ama biz onu nedense görmezlikten gelmişizdir...

Emine Pişiren


Aşka nedense bazen burun kıvırıyoruz.Sevildiğimiz an bunun farkında olmuyoruz.Aşkı daha farklı"benliklerde" arıyor ve özlüyoruz.Bu öykü Etna'nın eteklerinde gerçekten yaşanmış olduğunu söylerler. Yıllar önce posta gazetesi İtalyan asıllı bir köşe yazarından okumuştum bu öyküyü. Aklımda kaldığı kadarıyla aktarmak istedim.Keyifli okumalar...


:CIJC:

“Gönlüm düştü bu sevdaya / Gel gör beni aşk neyledi.”-Yunus Emre.


İlk aşk gözlerle başlar. O sihirli anda birbirimizin gözlerine bakmaktan müthiş zevk duyarız. Ne yazık ki, ilişki ilerledikçe göz teması azalır. Bu çok yanlış bir davranıştır. Konuşurken gözleri kullanmak gerekir. Sevdiğinizin gözlerine bakıp, ona özel biri olduğunu hissettirebilirsiniz.
Sözsüz iletişimde en geçerli etmenlerden biri de,başımızdır. Özelliklekarşılıklı konuşmalarda, başımızı öne eğdiğimizde bu kadın ve erkekte olumlu bir davranıştır. Bu erkekleri anlayışlı kadınları iseiddialı yapan bir davranıştır. Ve daha cazip olan bir etmeni açıklamak isterim. Çekici mi olmak istiyorsunuz?
Samimi ve yürekten bir gülüş, bulunduğunuz ortamın gerilimini azaltacaktır. Sen gülümsedikçe tüm kainatta seninle birlikte gülümseyecektir. Buna inanın yeter.
Gülmeyi unuttuk değil mi? Evet unuttuk. Özellikle yorgun ve keyifsiz olduğumuz anlarda çabuk unuttuğumuz bir harekettir.
Rahat ve sıcak bir ortam yaratmak istiyorsanız bu beden dilini kullanmalısınız. Unutmayın çekici kişilerin etkileyici ve yapmacıksız oldukları bu yüzdendir. Göreceksiniz ki, aşk bu sıcak ve yürekten yansıyan gülümsenin ardından size usul usul sokulacaktır. Evet yanlış duymadınız!..Bu dokunuş zamanla zayıflayan ve sıradan olan birlikteliğe heyecan katacaktır. Zamanla tensel duyarlılık kayboluyor. Oysa aşkı beslemek gerekiyor. Neyle mi? Tabi ki, en doğal gıdası sevgiyle.
Sevgi hormonu kanımızın kimyasında olmayınca mutsuzluk başlar. Adı “oksitosin” olan bu hormon cildimizin hemen altında oluşur. Yokkk öyle gıdalarla alınan bir hormon değildir. Dokunmayla oluşur. Yıllar önce Amerika’da bir çocuk yuvasında, 100 çocuğun 50’ sini biberonla kucağa alınıp beslenir. Diğer 50 çocuğu ise dokunmadan sadece yatağında beslenir. Bir süre sonra kucakta beslenen çocuklar daha sağlıklı ve gürbüz, dokunulmadan beslenen diğer 50 çocukta hasta ve zayıf olmuşlar. Kan testleri sonucunda ilginç gerçek ortaya çıkmış. Oksitosin kucakta beslenen çocuklarda kandaki değeri ise %100 çıkarken diğer çocuklarda hemen hemen hiç değer göstermemiş.
Evettt, büyüklerimiz ne de güzel söylemişler. “Bir yastıkta kocayın!..”
Aynı yastığa baş koyan çiftlerde daha uzun ve sağlıklı mutlu evlilikler, ayrı yatanlarda ise, mutsuzluklar ve boşanmalar görülmüştür. Dokunun ve sevgi hormonumuz kanımızın kimyasında var olsun. Bir aşk öyküsüne ne dersiniz?

“ Etna’nın eteklerinde yaşayan okul hademesinin, çok çekici ve güzel bir karısı varmış. Bu genç kadın, bir itfaiyeciyle Etna’nın tam zirvesinde bulunan kulubede aşk yaşarlarmış. Gizli buluşmalarına tek tanık, sönmüş volkanın ara sıra saldığı kükürt kokularıymış. Yine bir sabah aşkla yanan bu çift aynı yerde buluşacakmış. Tutkulu anların hayaliyle dolu olan genç kadın, kocası işteyken yola koyulmuş. Saatlerce kulubede beklediği halde ne gelen ne giden olmuş. Birden bir gürültü duymuş. Asırlardır uyuyan Etna uyanmış! Etna alev toplarını havaya attığında yüreği korkunun kıskacıyla sarılmış! İtfaiyeci yakışıklı sevgilisi ise,şöyle bir tepeye bakıp omuz silkmiş! Aracını sürmüş volkanın alevinden nasibini almış yanan bir evi, söndürmeye doğru!.. Kulubeye yaklaşan lavlar genç kadını yüreğini ağzına getirdiğinde, genç adam “ölürüm senin için...”dediği kadını, ölüme bırakmıştı, işte!.. Genç kadın ise bu sözlere güvenip hala sevdiği adamı beklemekteydi. Kulubenin içi kükürt dumanıyla dolmuştu. Artık soluk alamıyordu. Gözleri karardı ve yere düştü! Yere düşerken acıyla inlemişti. Çünkü kapıdaki insan gölgesi umudunu yeşertmişti.Yoğun kükürt kokusu onu bayıltmadan önce gülümsedi sevgiyle. Ve tek anımsadığı o iğrendiği ve tenine dokundurtmadığı bir ayağı topal olan hademe kocasının kollarında oluşuydu! Onun için ölmeyi göze alan ve ihanete razı olupta sevgisine sahip çıkan, kocasıydı onu kollarında tutan!..”

Evet, sahip olduğumuz sevgilerin değerini bilmek ve korumak ümidiyle...

Yüzünüzden gülücükler yüreğinizden bahar eksik olmasın. Kalın sağlıkla...

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Müthiş anlatım...,
Gönderen: Sami / , Türkiye
2 Kasım 2008
Aşk okadar kutsaldır ki onu yaşıyanlar bilir aşk insanı burdan alır dilediği yerlere götürür sizi savurur,kendinizde olmazsınız hayaller aleminde uçarsınız kalbiniz ona mühürlenmiştir karşılıksız olsada göz ler başka birşey görmez birde aşkın karşılığını alamazsanız derbeder olur aşk sarhoşluğunu yaşarsınız saatler almaz buraya yazdıklarım beğeni ile okudum biliyormusun sevgili yazarım sizi aşk alsın savursun ama mutlulukla sevginizin buluşacağı yere götürsün ve neolur sevmesenizde sizi seven kişinin aşkına da saygılı olunuz aşk aşkım beni biliyorum o istemesede cennetime koyacak sevgimle size hediyem olsun şiirimden bir demet sami. Aşk... Aşk... Bilmesinler seni çok sevdiğimi, Çalarlar,koparırlar, Bizi bizden ayırırlar, Demiyorum sen kendi yoluna, Ben kendi yoluma, Seni ne atabiliyor, Ne unutabiliyorum. Beni kalbimden öyle vurdun ki, Senin aşkın, Sana olan sevgim kalbim de, Senin aşkına, Sevgine kurbanım. İsmini kalbime öyle kazıdım ki, Dudaktan kalbe bir yol var, O da sevgi ve aşk yolu imiş. Hiç unutma sevgimizi aşkımızı, Arada bir resmime bak beni hatırla. Tarih senle benim aşkımızı yazmış, Bu sevdadan sevgiden dönüş yok. Kara sevdamız beni öyle kaplamış ki, Sevda ateşi, Gönlüme düşmeye görsün, Olmuyor yapamıyorum, Seni o kadar seviyorum, Seninle nerde olsa yaşarım, Tam aşkımızı bulmuşken, Şimdi, Kaybettik birbirimizi. Sami Arlan…

:: bu yazı güzelin de güzeli...
Gönderen: kemal düz / , Türkiye
3 Eylül 2008
ben, benzer konularda yüzlerce kitap okudum işim gereği; fakat bu yazıdaki lezzet, hiç birinde yoktu.siz bence zaman kaybetmeden bunları kitaplaştırmanın bir yolunu bulun, ben bir kitapçı olarak, çıkacak kitabın çok satarlar arasında olacağını peşinen söyeyeyim size..mümün sekman gibi kimi medyatiklerin yazıları sizin yazılarınızın yanında esamesi bile okunmaz...bu bir gerçek...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın aşk ve romantizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Seni Seviyorum Işıl
Aşk Kağıda Yazılıyormuş...
Bana Hayır Dediği An İki Sözcük Onda Saklı Dursun

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Anne Cennette Yemek Var mı?
Yumurtanı Nasıl İstersin Canım, Rafadan mı Kafadan mı?
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 1 -
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? - 2
Biz Önce Beş Kişiydik
Bu Çocuk Benim Değil
Sarı Kediyi, Niçin Kireç Kuyusuna Atmıştım? (Son Bölüm)
Vurgun Yedi Yüreğim!..
O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (3)
O Annene Söyle, Çocuğun Aklına Bunları Sokmasın (2)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adamdan Saymışız [Şiir]
Ah Ulan Istanbul! [Şiir]
7. Didim Şiir ve Şairler Buluşması [Şiir]
Çekinme Söyle [Şiir]
Yağmur Kuşu Suskunluğu [Şiir]
Hangi Dua İle Sana Gelelim? [Şiir]
İsterdim [Şiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Şiir]
Madem ki... [Şiir]
Git Demene Gerek Yok [Şiir]


Emine Pişiren kimdir?

Yazmayı, okumayı ve birikimlerimi paylaşmayı seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köşe yazarıyım. Bazı web sayfalarında da edebiyat adına paylaşımlarım yayınlanmaktadır. Sevgi ve ışık sizle olsun.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvın Yalom, Dale Carneige, Doğan Cüceloğlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Emine Pişiren, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.