İlham Perisi
(Şebnem Pişkin) 22 Haziran 2010 |
Düşler |
| |
Yazar harflere hayat üfler, harfler hayal denizini aşar, kıyıya vurur. Harfleri kendine boyun eğdiren kalem ehli, bir gün gelir KAYIP RIHTIM’ı bulur… |
|
Kırklar Diyarı
(Şebnem Pişkin) 9 Ocak 2010 |
Parça |
| |
Son kitabım "Kırklar Diyarı" ndan bir bölüm. Kırk kapı ardında kırk sır. Yarısı var oluşa dair, diğer yarısı da var olana. Sırları bilmeyenler ölmeye mahkum ne yazık. Bilenler uzanacaklar sonsuzluğa... |
|
Bir Şehr-i Gül,ki Adı İstanbul
(Şebnem Pişkin) 28 Aralık 2009 |
İstanbul |
| |
Nasıl ki bütün çiçekler biraz gül ise, bütün şehirler de biraz İstanbuldur aslında. İstanbul deyince akan sular durur, şair yanım tutar yine. |
|
İsyan!
(Şebnem Pişkin) 26 Ekim 2009 |
Güven ve Güvensizlik |
| |
...Bu yazı hiçbir edebi kaygı duymadan, yalnızca yaşadığım bir olayı paylaşmak, sinirlerimi biraz olsun yatıştırmak maksadıyla kaleme alınmıştır... |
|
Şeytanımla Baş Başa
(Şebnem Pişkin) 22 Ekim 2009 |
Yaşam |
| |
“Derdim nedir benim” dedim, içime döndüm, ve baktım. Baktığım yerde Şeytanımla göz göze geldim.
Şeytanımın gözlerinde aynı bendeki gibi bir hüzün
ve gözlerinde aynı bendeki gibi iki damla yaş…
“Ne haber?”dedim şeytanıma, “nasıl gidiyor işler?”... |
|
İnsan
(Şebnem Pişkin) 15 Haziran 2009 |
Doğa ve Dünya |
| |
Ben, Âdem... Yaratılmış ilk insan... Daire artık tamamlanmak üzere. Kim olduğunu hatırlamanın artık zamanıdır. Şimdi kendine gel ve söyleyeceklerime kulak ver... |
|
İsrafil'in Aynası
(Şebnem Pişkin) 11 Şubat 2009 |
1. Bölüm |
| |
Her şey ezelde başladı...Yedi kat yukarıda oturduğum yerden aşağılara baktım ve "Karar verdim, dedim. Aşağıya inmeye gönüllüyüm." Bildiğim her şeyi unutacaktım. Göklerdeki evimi, nereden geldiğimi, kim olduğumu, her şeyi.Yalnızca bir tek şeyi hatırlayabilecektim: Sevgiyi... |
|
Mevlana'ya Mektup 3
(Şebnem Pişkin) 12 Ekim 2008 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Yollardayım... Yollar ki sana doğru olunca güzel, senden uzağa olunca elem... Yollardayım, Sen'den uzakta aşkınla hasta ama aşk sayesinde sıhhatteyim. Yollardayım, yine yollarda... |
|
Artık Daha Az Konuşuyorum.
(Şebnem Pişkin) 17 Ağustos 2008 |
Yüzleşme |
| |
Bir yazarın sahip olduğu tek şeydir, kelimeler...
An gelir, kelimelerin anlatmaya yetmediği hisler yaşar insan.
|
|
Tuğra
(Şebnem Pişkin) 17 Ağustos 2008 |
Fantastik Roman |
| |
Yıl, 1878; yer, İstanbul; Padişah, 2. Abdülhamit...
Aşk mı, sadakat mi, siyaset mi?
|
|
Kanlı Deniz
(Şebnem Pişkin) 20 Şubat 2008 |
Sevgi ve Aşk |
| |
Yaşam, kanlı Varlık denizinde köhne bir sandalla yaptığım bir seyahat... Elimde hasret kürekleri... Kulağımda Sevgili'nin küpesi... Kıyı çok uzaklarda, sanki gece içinde gizlenmiş seher gibi... |
|
Sözün Yoksa Sus,söyleme!
(Şebnem Pişkin) 20 Şubat 2008 |
Tasavvuf |
| |
Söz, sözü söylemeyi bilen, sözün kudretini anlayan kişinin yanında büyüktür. Eğer iyi bir söz söylemezsen bin söz söylesen onlar söz sayılmaz.
|
|
Bugün
(Şebnem Pişkin) 25 Ocak 2008 |
Tasavvuf |
| |
bugün . . . ben. . . istiyorum ki . . . |
|
Mevlana'ya Mektup 2
(Şebnem Pişkin) 22 Ocak 2008 |
Bireysel |
| |
Var iken aslında yoktu isem, belki yok olunca gerçekten var olabilirim... Varlıktan da geçtim,yokluktan da... Geriye sana yazdığım mektuplarım kaldı Canım Efendim... |
|
Mevlana'ya Mektup 1
(Şebnem Pişkin) 14 Ocak 2008 |
Bireysel |
| |
Canım Efendim! Nacizane kulunuz bendeniz de hayatında ilk defa bir insana duyulan aşk duygusuyla tanıştı. Aşk'ı var olan her şeyde görmüştüm, bir insanda hariç... Gün o gündür ki o yüce duyguyu bir faniye karşı da hissettim. |
|
Kalem
(Şebnem Pişkin) 12 Ocak 2008 |
Aşk ve Romantizm |
| |
Yazıyı yazan bir "aşık" olunca, baktığında neyi gördüğünü, gördüğünde neyi sevdiğini bilince "aşk"ı anlatan kaleminden de mürekkep yerine "aşk" damlar. Bu defa Aşk'a dair bir-iki satır da benden... |
|
Başlıksız
(Şebnem Pişkin) 15 Aralık 2007 |
Sürrealizm |
| |
Yaşamanın değerini anladığı gün, yaşamındaki son günüydü. Ne hazin! Ya sizin bugün yaşamınızın son günü olsaydı neler düşünür, neler hissederdiniz?
-Garip bir hikaye daha...- |
|
Galaktik Irk
(Şebnem Pişkin) 5 Aralık 2007 |
Didaktik |
| |
Bir kertenkele dile gelirse neler anlatır?
Galaktik Irk'a dayanan sürüngen tarihini bir de onların ağzından dinleyin! |
|
|
Kitaplarım Hakkında:
BİR – Cinius Yayınları, 2006
Baktıklarımız, gördüklerimiz, düşündüklerimiz üzerine bir kitap...
“Bu kitapla sizi zihnimin içine, Bilgi’ye giden yolda birlikte yolculuk yapmaya davet ediyorum. Eğer davetimi kabul ederseniz yaşama, ölüme, zamana, insana yani bilgiye dair sorularla dolu bir yolda, Gerçek’e doğru birlikte bir yolculuğa çıkabiliriz. Yol’a çıkmaya var mısınız?”
Şebnem Pişkin, Cinius Yayınları’ndan çıkan ilk kitabı Bir’de zaman, yaşam, evren, yaratılış, ölüm, insan ruhu gibi kavramları çeşitli kaynaklara, yaşam tecrübelerine dayanarak anlatıyor ve bölüm sonlarında çıkarımlarını okuyucuyla paylaşıyor. “Ben” olanın “Bir” olana yolculuğuna eşlik edeceğiniz bu kitapta belki de kendiniz için yazılmış satırları okuyacak, ihtiyacınız olan bilginin ihtiyacınız olan zamanda sizi bulduğunu göreceksiniz.
Yazar, bu kitapla son yıllarda “var oluş, ölüm, din, ezoterizm” üzerine yaptığı araştırmalarla vardığı anlayış ve bilgiyi toplumsal fayda yaratma arzusunun da bir sonucu olarak okuyucuyla paylaşıyor.
TUĞRA – GOA Yayınları, 2008
Yıl, 1878; yer, İstanbul; Padişah, 2. Abdülhamit…
Aşk mı, sadakat mi, siyaset mi?
Kendi zaman ve mekânlarına sahip farklı boyutlar bir anda sizin de içinde bulunduğunuz zaman diliminde kesişseler ve sizi geçmiş sandığınız zamanlara geri götürseler neler olurdu, hiç düşündünüz mü?
Beyoğlu sokaklarının sıradan kalabalığıyla başlayan sıradan bir gün... Zamansızlığı şimdiki zamana taşıyan sıra dışı bir antikacı dükkânında, sıra dışı bir tuğra koleksiyonu...
Ve sıradan olan yaşama ve zamana dair tüm kavramları sıra dışılığa taşıyan bir hikâye.
Osmanlı tarihine merakı ile tanınan Turan Bey hayatı boyunca insanları anlamaya çalışmaya hiç lüzum görmemiştir. Ama zamanı anlamak ister. Zamanı anlamak için maddeyi aşabilmelidir. İnsanları anlamak için ise yaşama onların gözlerinden bakmayı öğrenmeli... Zamanda bir kapı aralanır ve Turan Bey kendisini 1878'in İstanbul sokaklarında gezinirken buluverir. Kendi zaman boyutunda almayı reddettiği yaşam derslerini şimdi başka bir boyut ve başka bir zamanda almaya mecbur kalacaktır.
İSRAFİL’İN AYNASI – AstreA Yayınları, 2009
“Elementtim öldüm, bir bitki oldum; bitkiydim öldüm, bir hayvan oldum, hayvanken öldüm, bir insan oldum”
Ve ruh, yedi kat yukarı göklerdeki tahtını bırakır da aşağılara, hem de ta aşağılara inmeye gönüllü olur. “İsrafil’in Aynası” ruhun ezelde başlamış olan serüveninin hikâyesidir. Ruh halden hale geçer, insan kisvesine bürünür ve Aşk'ı aramaya başlar. Yüce Yaratıcı bir nefes üfler, bir su damlası akar ve okyanuslara karışır. Bir kuş kanat çırpar ve dünyada yaşam başlar. Rüzgâr, bulutu sürükler ve bulut gök kuşağının içinden geçer. Kırmızı bir damla düşer gökten, kan olup bedene girer. İsrafil borusunu çalar ve tüm insanlar uyanır.
İsrafil’in Aynası, hayatta eğilip bükülmeden “elif” gibi dimdik, dosdoğru olabilmenin kitabıdır.
KIRKLAR DİYARI - Astrea Yayınları, 2010
"Kırk kapı ardında kırk sır
Yarısı var oluşa dair, diğer yarısı da var olana
Sırları bilmeyenler ölmeye mahkum ne yazık.
Bilenler uzanacaklar sonsuzluğa."
Yaşamdan keyif almayı çok önceleri bırakmıştı. Artık yaşam tatsız, keyifsiz ve gereksizdi onun için. Ölmeye karar verdi, bugün onun son günü olacaktı. Her zamankinden farklı bir güne başladı: Son gününe.
Güneşi doğarken görmüştü ama batışını göremeyecekti; baharı ilk defa hissetmişti ama bu onun görüp göreceği son bahar olacaktı. Başladığı gün bitmeden ölüme atladı, ve öldü…
Yaşamda vermekten kaçındığı mücadeleyi şimdi gittiği yerde vermek zorunda kalacaktı. Yaşamdan kaçmayı başarmıştı ama artık bulunduğu yerden kaçmak için hiçbir şansı yoktu. Ya kor ateşlerde yanacak ya da kırk sırla dolu, kırk kapıyı bulacaktı.
Kırklar diyarına gönderildi. Kırk kapı ona sonsuzluğu vaat ediyordu. Peki bu diyarda saklı olan kırk sır neydi?
|
|