• İzEdebiyat > Deneme > Din |
341
|
|
|
|
Bununla beraber İslami kesimin demokrasi idealini ne kadar içselleştirdiği ya da böyle bir kaygusunun olup olmadığı da tartışmaya açıktır. Çoğulcu bir demokratik yapının koşullarının gerektirdiği adımların atılması yolunda ayak sürüyen siyasal hareketlerden birisi de İslamcılıktır. Seçimlerle oluşan siyasal yapıyı çoğunluğun azınlığa tahakkümü biçiminde algılayan ve asgari ortak paydada buluşmayı söz konusu bile etmeyen bu kesimin, Türkiye’de demokratik yapıyı güçlendirmekten ziyade kutuplaşmayı tetikleyeceği ortadadır. İslami kesimin karşı kutbunda yer alan vesayetçi entelijensiyanın demokrasi algısı da gelişkin olmadığına göre Türkiye'nin kısır laik anti-laik kutuplaşmasını aşması kısa vadede mümkün gözükmemektedir.
|
|
342
|
|
|
|
İlahi kitaplarda Allah’ın insanlara ısrarla beyan ettiği en önemli iki unsurdan biri; barışçıl bir hayat yaşamak, diğeri ise olabildiğince iyi davranışlar sergilemektir. Zira insanın çevresindeki her şeye ve herkese iyi davranması onun kesinlikle en asli görevlerinden biridir. |
|
343
|
|
|
|
BENDE BİR ŞEYLERİ MERAK EDİYORUM. |
|
344
|
|
|
|
Bir ateistin duasını duymak isterdim..
Apansız bir korku, dehşet, yalnızlık ve çaresizlik anında, varlığına inanmadığınız bir kudrete hangi kelimeler ile yakardığınızı duymak isterdim.. |
|
345
|
|
|
|
Dinin Açtığı Yaraları,
(Hastayı Daha da Kötüleştirmemek Adına)
Dini Görünen Ancak İlmi Merhemlerle
Tedavi Etmeye Çalışırken,
Sunulan Yeni Merhemin Yanlış Yorumlanıp
Yeni Bir Dini Akım Oluşturması
Ve Bu Akımın Önünün Alınamaması
Üzerine Bir Tarih Dersi |
|
346
|
|
|
|
Dinden ve Kuran ayetinden uzak bir anlayış bu kadar mı kindar bir kaleme dönüşür. İnsan düşmanlığını bu kadar insafsızca ve saptırıcı hale dönüştürülmemelidir. İslam’ın kadına getirdiği haklar, batının kadının şeytan ya da hayvan olarak nitelediği dönemlerde kadının kurtuluşunu simgelemektedir. |
|
347
|
|
|
|
Bayramlar huzur ve sükûnun en yüksek seviyede cereyan ettiği zaman dilimleridir. Kültür ve medeniyetimizde bayramların apayrı bir yeri ve önemi vardır. Birlik ve beraberliğin çimentosudur bu müstesna vakitler… Milli bütünlüğümüzü bu gibi ortak değerlerimize borçluyuz. Değerlerini yaşayan ve yaşatan milletler geleceğe emin adımlarla ilerlerler. |
|
348
|
|
|
|
Güneşin yakın dostudur Bilal... Taşın da öyle, tuzun da öyle, devenin de.. Ne kadar taş ezdiyse bedenini, o kadar sevdi taşı Bilal... Tuz deve derisine bulanıp, ne kadar kavurduysa tenini, o kadar çekti Bilal...
Güneşin yakın dostudur o...
Çölün kırmızısıdır Sümeyye
Mızrakların dostudur Revaha
Utanmıştır ve "utanma"dan canını sunmuştur Allah'a Salebe...
|
|
349
|
|
|
|
Google’ye benzeyen, ama ondan çok daha yetenekli bir arama motorundan, Kur’an-ı Kerim’de Levh-i Mahvuz adıyla haber verildiğini biliyor musunuz? ABD'li matematikçi Edward Kasner’ın yeğeni Milton Sorotta tarafından üretilen "googol" sözcüğünden türetilen Google, 1 ve onun ardından 100 sıfırın gelmesiyle oluşan sayıyı (10100) belirtirken, Levh-i Mahvuz, 1 ve ardından gelen sonsuz sıfır mantığıyla verileri işleyebiliyor. Bu şu anlama geliyor; Levh-i Mahvuz, Google’de olduğu gibi sadece geçmişteki bilgilerle, bugün girilen bilgileri değil, tüm geleceği de dizinleyebiliyor. |
|
350
|
|
|
|
anne babaya itaatin bir sınırı vardır. İnsanı Allah’ın yolundan engelleyecek isteklerde bulundukları takdirde, anne ve babaya itaatin sınırları Allah’a itaat noktasında sona erer. Anne-babanın, "Allah’ın emirleri değil, önce ve sadece benim isteklerim" şeklindeki bir isteğini kabullenmek, onları Allah’a şirk koşmak anlamında olabilir. |
|
351
|
|
|
|
Muhteşem! benliğine bir darbe indirebilseydin burnunu kaf dağı kadar büyük görmeseydin, tevazünün bir zillet olmadığını bilseydin,şayet sadece konuştuklarında samimi olabilseydin dinlediklerinle bari biraz amel edebilseydin
Keşke ,keşke ,keşke demeden önce
|
|
352
|
|
|
|
“Mevlid” kelimesi “doğum” anlamına gelir. Son peygamber Hz. Muhammed(SAV)’in dünyayı şereflendirdiği Rebiülevvel ayının on birinci gününü on ikinci güne bağlayan geceye “Mevlid Kandili” diyoruz. Bu mübarek gece, bütün Müslümanlar için bayram hükmündedir. Çünkü Allah’ın sevgilisi(Habibullah) olan Resul-i Ekrem, bu şerefli zaman içerisinde dünyamızı teşrif etmiştir. O büyük Nebi, hicretten 53 sene evvel şenlendirmişti arzı… Tarihler milâdî 571’i gösteriyordu o zaman. Nisan ayının yirmisini işaret ediyordu takvimler.
|
|
353
|
|
|
|
Hz. Davud (as) ve döneminin anlaşılması için şu ön bilgiler vazgeçilmez bir zorunluluktur. İnsanlığın en eski Ön Asya uygarlıklarından olan; Mezopotamya, Mısır, Yunan ve Anadolu’da yaşayan toplulukları ve kurdukları krallıkları inceleyen İlkçağ tarihinin (MÖ. 11. ve 9. yy. arasının) iyi bilinmesiyle birlikte, o dönemin siyasi ve ekonomik yapısının da analizi gerekmektedir... |
|
354
|
|
|
|
Zaman gene yapacağını yaptı ve bir aylık ramazan bir su misali ömrümüzden akıp gitti. Sayılı günlerin çabuk geçtiğini hepimiz biliriz. Fakat ramazanın diğer sayılı günlere nazaran bir kuş gibi uçup gitmesi bizi hüzünlendirdi. Çünkü alışmıştık iftarlara, teravihlere ve o doyumsuz sahurlara….Şimdi bir yıl daha bekleyeceğiz bu güzel günlerin tekrarı için… Kimimiz gelecek ramazana sağ çıkmayacak. Bazılarının son ramazanı olacak uğurladığımız…. Bu durum yürek sahibi olan biz insanları derin düşüncelere sevk ediyor. Acaba kimler yetişecek gelecek ramazana?... Bu konuda söz söyleme salahiyetimiz yok. |
|
355
|
|
356
|
|
|
|
Beceriksiz kralı tahttan indiren ve yağmacı “Yahudi pre-kapitalistlerin” tekelci sermaye oluşumlarına son vermek isteyen halkın; bu ihtilalin son aşaması olarak Hz. Davud’un yanına gelmeleridir. İhtilalin ruhu, ayette “duvardan atlama veya tırmanma” olarak betimlenir. |
|
357
|
|
|
|
...Birde hüznü bırakmalıydım sana.Gülsen de makberde açmış güller kadar mahsundun.Kutlu Dağ'ı tırmandıktan sonra içtiğin zemzem kadar berrak... |
|
358
|
|
|
|
Arap çölleri alev ateş kavruluyordu. Kızgın kumları yakan güneş, katılaşan kalpleri yakamıyordu işte… Kum taneleri kadar insaf ve izana sahip olmayan bir millet vardı bu talihsiz yarımadada… Feryatlar yükseliyordu arzdan arşa doğru… İnsanlık, geçirdiği amansız imtihanda sınıfta kalmıştı ki bir nur belirdi ufuklardan… Kâinat gebeydi, doğum sancıları çekiyordu… Bu kutlu doğum, insanlığın kaybettiği vasıflara ilticasının da habercisiydi… Titriyordu yedi gök… Sıtmaya tutulmuştu arz… Bu nuru taşımak kolay olmayacaktı onlar için… Alışılmışın dışında bir vuslattı bu… Âlemlerin âlimine kavuşması…
|
|
359
|
|
|
|
Neler ar içimizde ukte kalan. Neden herşey bizim başımıza mı geliyor? Çok büyük günahlarımız mı var? |
|
360
|
|
|
|
İnançlar ve yüksek duygular için yaşar insan… Bu duyguların başında gelir vatan sevgisi… Bizler için çok ulvi bir değerdir memleket severlik… Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Dumlupınar’da, Sakarya’da ve yüzlerce cephede canını seve seve veren askerimiz, vatan aşkını merkez alarak ölüm kalım mücadelesi yapmışlardır. Yüce Rabbimiz vatanın ve içinde yaşayanların düşman çizmeleri altında ezilmekten, işgallerden kurtulması ve İslam’ın yükselmesi için ölmeyi Cennet’e girmek için vesile saymıştır. Bu uğurda ölenlere “şehitlik” payesi vermiştir. Şehitleri de ölülerden saymamış, onları diri olarak tavsif etmiştir. Çünkü şehitlik hayat karşılığında elde edilen yüce bir mertebedir. Hayatı ölümle takas edip cenneti tercih edenler yüce ruhlu insanlardır. Allah onlar için yüce makamlar hazırlamıştır. |
|