• İzEdebiyat > Deneme > Din |
861
|
|
|
|
Şeytanın tuzağına yakalanan kişinin de şeytan gibi aklı örtülür, şuuru kapanır ve Allah’ın yolundan ayrılır. Allah’ın sonsuz gücü karşısında kendi aczinin bilincine varması ve Allah’tan içi titreyerek korkması imkansızlaşır. Böylece kişi, kendisini sonsuz azaba götürecek olan isyan yolunu seçmiş olur.
|
|
862
|
|
|
|
İnsanın kusursuz imtihan mekanı olan dünyanın çekici süslerine aldanmayıp, ölümü sürekli hatırında tutarak sonsuz ahiret yaşamı için hazırlanması, bu gerçeklere göre yaşaması ölmeden önce ölmektir. İnsanın ölümle birlikte gerçekleri gördüğünde, yapmadığı için pişmanlık duyacağı her şeyi yaşarken yapmasıdır. Yaptığı için ahirette pişmanlık duyacağı şeyleri de yaşarken yapmamasıdır; insanın dünyadan geçmesidir. |
|
863
|
|
|
|
Nefsi ezmek, dünya hayatından vazgeçmek,”Tek güç sahibi olan Allah’ı hoşnut edecek ne yapabiliriz?” diye düşünmek… Bir mümin, yaşama bu pencereden bakar ve Kuran ayetlerinde de çok söz edildiği gibi, kurtuluşa giden yolda nefsini arındırabilmek için, kendisini Allah’tan uzaklaştıracak her şeyden uzak durur. |
|
864
|
|
|
|
Allah, bir insanı hayır ve hikmet üzere içe dönük bir yapıda yaratmış olabilir. İnsan Allah’ın verdiği azimle gayret ederek, düşünerek dışa dönük, neşeli bir karakter elde edebilir. |
|
865
|
|
|
|
Katıksız imanı yaşadığımızda ise ne çile yıpratır ne de ateş dokunur; Hz. İbrahim (as) gibi. İnsanı yakan ateş değil, gafletidir çünkü. |
|
866
|
|
|
|
Samimi bir çabanın içinde olan müminler, Allah’ın üzerlerindeki rahmetine/koruyuculuğuna yaşamlarının her anında tanıktırlar. En zor görünen olayları dahi güzel sonuçlandırır, kolaylık ve başarı verir. Allah’ın her an kendilerine destek ve yardımcı olacağının bilincindeki müminler hiçbir durum ve koşulda ümitlerini yitirmez, her olayın kesinlikle hikmet ve hayırla yaratıldığını ve yine hayır ve hikmetle sonuçlanacağını bilerek Allah’a tevekkül ederler.
|
|
867
|
|
|
|
Yüce Allah, Kendisine yegane sığınılan, ihtiyaç olunandır. O dilemedikçe insan hiçbir şey dileyemez, hiçbir şeye güç yetiremez. İnsan ancak Allah’ın lütfu ve rahmeti ile yaşayabilir. Kendisinden yardım beklenilen, istekte bulunulan yalnızca O’dur. |
|
868
|
|
|
|
Gözleri görmeyen insana bir operasyonla gözlerinin açılabileceği ancak bu süreçte oldukça acı çekeceği söylense, itiraz eder mi? Asla itiraz etmeyeceği çok açıktır. Kişi çekeceği bütün acılara göğüs gerer, sabreder; çünkü sonunda aydınlığa kavuşmayı umut eder. İnanan insan da aydınlığa kavuşacağını umut ederek yaşadığı tüm zorluk ve sıkıntılara sabır gösterir |
|
869
|
|
|
|
Müminlerin şevk ve coşkusu, cahiliyenin şevk anlayışından tamamen farklıdır. Dinden uzak kişiler anlık, kısa süreli heyecanlar yaşarlar. Müminlerinki ise imandan kaynak bulan sürekli bir coşkudur. Neşesizlik imanla çelişir. |
|
870
|
|
|
|
Güzel söz söylemek insanların kalplerini birbirine ısındırır, aralarında dostluk ve güven oluşmasına neden olur, sevgi ve bağlılığı pekiştirir. Allah, bu güzel davranışına karşılık olarak, ona düşmanca bakanları dahi ‘sıcak bir dost’a çevirir.
|
|
871
|
|
|
|
Yaşamının temelini Allah’ın hoşnutluğu üzerine kuran insanın diğer insanlarla ilişkileri de farklı olacaktır. Kur’an, diğer insanlara nasıl davranılması gerektiğini de haber verir ve kişi Allah’a duyduğu sorumluluk nedeniyle, adil, merhametli, özverili ve doğru davranışlar sergiler. |
|
872
|
|
|
|
Allah, hayatı ve ölümü belirli bir amaçla yaratmış, insanlara doğruyu ve yanlışı öğreten hak kitaplar indirerek bu amacı onlara bildirmiştir. Dünya hayatının geçici ve sahte bir süsten ibaret olduğunu fark edip hayatını ona göre düzenleyen insan için Allah, sonsuz cenneti vaat etmektedir. |
|
873
|
|
|
|
Kur’an ahlâkını yaşayan ve yayılması için mücadele eden müminlerin hayatlarını farklı kılan en önemli özellik, Allah’ın dilemesiyle sonsuza dek nimet ve güzellikler içinde devam edecek olmasıdır. |
|
874
|
|
|
|
İnananlar, iman etmeyen insanların yaşadıkları endişeden, korkudan, güvensizlikten uzaktırlar. Çünkü isteklerini insanların değil, Allah’ın yerine getireceğini bilerek, yalnızca O’na yönelip dönerler. Allah’ın sevdiği gibi bir yaşam sürdüklerinde, kendilerine en güzel karşılığı vereceğini umut ederler. Allah’ın nimetlerinden biri olan sevgiyi bu şuur ve bilinçle, derin ve güzel yaşarlar. |
|
875
|
|
|
|
İnanan insan imtihana talip olur; imtihanda Rabb’ini gördüğünde, imtihanını sever. Dünyada yaşadığımız imtihanların ise, sonsuz ahireti düşündüğümüzde hiçbir önemi yoktur... Cennet aşk ehli içindir; Rabb’ine deli aşık olan insan cennetten zevk alır. Acılardan geçtikten sonra ise cennetten alınacak zevk daha fazladır.
|
|
876
|
|
|
|
İnsan vücudunu incelediğimizde her bir parçasında ayrı bir mükemmelliğe şahit oluruz. Göz, beyin, kalp, böbrek gibi pek çok organ ve sistem insanı hayranlığa sürükleyecek kadar önemli işlevlere sahiptir ve her biri birbiriyle uyum ve ahenk içinde görevlerini yerine getirir.
|
|
877
|
|
|
|
Dünya, Allah’tan korkup sakınanlarla, O’na nankörlük ederek yüz çevirenleri ayırt etmek için hazırlanmış bir imtihan ortamıdır. Ve her insanın ahirette alacağı karşılık, yaşamı boyunca Allah’a gösterdiği sadakati ya da sadakatsizliği oranında olacaktır.
|
|
878
|
|
|
|
Henüz kainat oluşmadan, hiç bir insan dünyaya sunulmadan önce ruhlar aleminde, bütün insanların ruhu Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusunu, “Evet, Sen bizim Rabb’imizsin” diyerek cevaplar, söz verirler |
|
879
|
|
|
|
Yaşadığı zorluk durumunda kendisini adeta karmaşık bir labirentte çaresiz hisseden, çıkış yolunu bulamayan insan, karamsarlığa kapılmamalıdır. Şeytan, çıkış yolunu hiç bulamayacağı, orada kalacağı yönünde karamsarlık telkini verir; ancak o ne olacağını bilemez, sadece fısıldar. İnanan insan bilmelidir ki, yaşadığı olay ne denli zor da olsa, kendisi için mutlaka bir güzellik, bir hayır vardır. Ve kendisine o labirentten çıkış yolunu gösterecek olan yalnızca Rabb’idir. |
|
880
|
|
|
|
Görünümüyle ve birbirinden farklı desenleriyle insanda hayranlık uyandıran kelebekler, Allah’ın benzersiz yaratma sanatının birer tecellisidirler.
|
|