Sanat hem bir coşma, hem bir yadsıma işidir. -Camus |
|
||||||||||
|
Nebimiz Muhammed’in hadis yazımına izin vermediği birçok kaynakta aktarılmıştır. Örneğin: “Benden Kuran dışında hiçbir şey yazmayın. Kim benden Kuran dışında bir şey yazmışsa imha etsin.” (Müslim, Sahihi Müslim, Kitab-ı Zühd; İbni Hanbel, Müsned, 3/12, 21, 33) “Sahabe Allah’ın elçisinden sözlerini yazmak için izin istediler. Ancak onlara izin verilmedi.” (Darimi, es-Sünen) “Allah’ın kitabından başka kitap mı istiyorsunuz? Sizden evvelki milletler Allah’ın kitabı yanında başka kitaplar yazdıkları için yoldan çıktılar.” (El Hatib, Takyid) Bu yasaklama, hadislerin Kuran’la karışmaması ve Kuran’ın yegâne kaynak olarak korunması amacıyla uygulanmıştır. Kuran’da yazıya verilen önem de bu tutumu destekler niteliktedir: “Kaleme ve onun yazdıklarına andolsun.” (Kalem Suresi, 68:1) “Birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın.” (Bakara Suresi, 2:282) Kuran, yazının düzeni ve güvenilirliği sağlamada bir araç olduğunu vurgularken, hadis yazımının yasaklanması dinin başka kaynaklarla karmaşıklaşmaması için alınmış bir önlemdir. Ahmed Emin’in tespiti, hadislerin nicelik açısından bir “piramit” yapısında olduğunu göstermektedir. Nebimiz Muhammed döneminden uzaklaştıkça hadislerin sayısı artmıştır: Emeviler döneminde hadis sayısı artmış, Buhari ve Müslim’in derlediği hadisler, yüzbinlerce rivayetin arasından seçilmiştir. Örneğin, Buhari 600 bin hadis arasından yaklaşık 7 bin hadis seçmiştir (%1). Toplamda iki milyon hadis olduğu iddia edilmektedir. Nebimiz Muhammed’in 23 yıllık nebilik dönemi dikkate alındığında, her gün başına 200’den fazla hadis düşmektedir. Bu iddia, makul ve gerçekçi olmaktan uzaktır. Bu durum, hadislerin içerisine birçok uydurma rivayetin karıştığını göstermektedir. Zaten Buhari ve Müslim gibi hadis yazarları, birçok rivayeti güvenilir bulmayarak eserlerine almamışlardır. Eğer hadisler dinin ikinci kaynağı olsaydı, bu uydurmalar İslam’ın temelini ciddi şekilde tehlikeye atmış olurdu. Nebimiz Muhammed’in hadis yazımını yasaklama tavrı, dört halife tarafından da devam ettirilmiştir. Örneğin: Ebu Bekir, doğruluğunu bildiği birçok hadis rivayetini yazdırmamış, bu sözlerin yaygınlaşmasını engellemiştir. Ömer, hadis yazımı konusunda sert tedbirler almış, sahabelere hadisleri rivayet ederken titiz olmalarını emretmiştir. Bu durum, hadislerin yazılmasının ileride İslam toplumlarında bölünmelere, yanlış anlamalara ve ilavelerle dinin özünün kaybolmasına neden olabileceği öngörüsünü destekler. Kuran’da, dinin tek kaynağı olarak Kuran’a vurgu yapılmaktadır: “Bu Kuran bana vahyedildi ki, sizi ve ulaştığı herkesi onunla uyarayım.” (Enam Suresi, 6:19) “Bugün size dininizi tamamladım, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı seçtim.” (Maide Suresi, 5:3) Bu ayetler, İslam dininin eksiksiz bir şekilde Kuran’da tamamlandığını açıkça ortaya koymaktadır. Eğer hadisler dinin ayrılmaz bir parçası olsaydı, Kuran’da onlara da atıfta bulunulması beklenirdi. Oysa, hadisler Kuran’ın önüne geçmeye başlamış ve dinin özünden sapmalara yol açmıştır. Hadislerin güvenilirliği, rivayet zincirleri ve raviler arasındaki kopukluklarla sorgulanmaktadır. Bir rivayetin sıhhati, ravi zincirindeki herhangi bir kişinin zayıf olması durumunda zedelenmektedir. Kuran ise başı sonu belli, açık ve korunmuş bir kitaptır: “Şüphesiz, Zikri (Kuran’ı) biz indirdik biz. Onun koruyucusu da elbette biziz.” (Hicr Suresi, 15:9) Bu ayet, Kuran’ın Allah tarafından korunduğunu ve başka bir kaynağa gerek olmadığını vurgular. Nebimiz Muhammed’in hadis yazımını yasaklaması, Kuran’ın tek kaynak olarak muhafaza edilmesini sağlamak içindir. Kuran’ın ayetleri, onun yeterliliğini ve eksiksizliğini kanıtlamaktadır. Buna karşın, hadislerin çoğalması, içlerine uydurma rivayetlerin karışması ve İslam toplumunda bölünmelere yol açması, hadislerin dinin ana kaynağı olamayacağını göstermektedir. Bu nedenle, İslam’ı anlamak ve yaşamak için Kuran’a yönelmek, onu okumak ve anlamak yeterlidir. Allah’ın bu konuda kullarını eksiksiz bir şekilde yönlendirdiği açıktır: “Size kitabı açıklayan ayetleri indirdik.” (Nur Suresi, 24:34) “Biz bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” (Enam Suresi, 6:38) Sonuç olarak, Kuran, Allah’ın müminlere en büyük lütfu ve hidayet rehberidir. Hadislerin Kuran önüne geçirilmemesi, dinin özünün korunması açısından hayati önem taşır. Nebimiz Muhammed’in ve dört halifenin bu konudaki hassasiyeti, İslam toplumları için bir rehberdir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Muhammed Rıdvan Kaya , 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |