• İzEdebiyat > Deneme > Din |
321
|
|
|
|
Anne ve çocuğu arasındaki ilk yaşam köprüsü plesentadır; anne bebeğini bu yolla besler. Doğduktan sonra da sütüyle onu doyurur. Anne, çocuğunu bedensel yönden beslediği gibi, ruhsal açıdan eğitmekle de yükümlüdür. Eğitimde ilk aşama ailedir ancak bu süreçte çocuk babadan çok annesiyle bir aradadır. Bu nedenle çocuğun ilk öğretmeni annesidir.
|
|
322
|
|
|
|
Kararlılık, amaca ulaşmak için engel ve zorlukları aşmak, azimle çaba harcayıp, yapılması gerekenleri tam olarak yerine getirmektir. Bu anlamda kararlılık, müminlerin yaşamları süresince ihtiyaç duydukları ve kendilerine Allah’ın hoşnutluğunu kazandıracak olan üstün bir ahlak özelliğidir. |
|
323
|
|
|
|
İnanan insanlarla inkarcılar arasındaki en önemli farklardan biri burada ortaya çıkar. Müminlerin aksine inkarcılar içlerindeki bu kötülüğe teslim olur, nefislerini örter ve tutkularının tutsağı olurlar. Yaşamlarını nefislerinin telkinlerine göre düzenleyen kişiler, adeta içgüdüsel bir yaşam sürerler.
|
|
324
|
|
|
|
Duygusal kişinin ise aklı flulaşır, doğru kararlar alamaz. Kıskançlık, bencillik ya da büyüklenme gibi nefsani diğer duygular yaşayan insanlar, Allah’ın dosdoğru yolunda yürümek yerine, şeytanın tali yollarına saparlar.
|
|
325
|
|
|
|
Ancak imtihandaki sırları tam olarak kavrayamayan kişilerin sıklıkla sordukları bir soru vardır. “Allah neden kulları için zorluklar yaratır?.. Eğer Allah her şeye gücü yeten ise arzu ettiği takdirde bunu önleyebilmesi gerekir. |
|
326
|
|
|
|
Dünyada yaşanan sıkıntıların asıl kaynağı Allah’tan ve Kur’an’dan uzaklaşılmasıdır. Oysa insanlar Kur’an’a göre yaşam sürdüklerinde mutlu olacaklardır. Ve en önemlisi, Allah dünyanın mutluluğunu hak kitaba uyulup uyulmaması üzerine bağlamıştır.
|
|
327
|
|
|
|
Ramazan sadece nefsin değil tüm organların terbiye edildiği aydır. Arınma ayıdır. Vererek bereketlenme ayıdır. Gelirinin ‘ihtiyaçtan artakalanı’ ne kadarsa içinde bir burkuntu duymadan ihtiyaç sahiplerine veren mümin, bunu da Allah’a yakınlaşmak için yapar. Vicdanını kullanarak samimiyetle yapılan infak, Rabb’imiz Katında gerçekten bir yakınlaşma vesilesidir. |
|
328
|
|
|
|
İnsanın fıtratında, kendinden daha üstün bir güce ya da daha üstün olduğunu sandığı bir varlığa tapınma eğilimi vardır. Bu eğilim elbette ki tüm varlıkları, Allah’a meyletmek için var edilmiştir. |
|
329
|
|
|
|
Her konuda şükrümüzü yalnızca Allah’a yöneltelim. İçtiğimiz su için bile şükür içinde olalım. Allah, yaşam kaynağımız olan suyu, tadı ve içimi hoş, kokusuz, herkesin damak tadına uygun yaratmıştır. Her insan suyu severek içer; “suyu sevmem” diyen insana rastlayamayız. |
|
330
|
|
|
|
Allah’ın hoşnutluğunu amaç edinmeyenler ve emrettiği güze ahlakı yaşamayanlar, gerçek sevgi gibi bir nimete ulaşamazlar. İnsanların birçoğu sevginin taklidini yapar ve gerçek sevgiyi yaşıyormuş gibi görünmeye çalışır. |
|
331
|
|
|
|
Cep telefonunuza bir mesaj gelse. O an işiniz de olsa merak eder, mesajı okursunuz...
|
|
332
|
|
|
|
Allah’ı seven ve O’ndan korkan müminler, her koşulda kadere tam olarak teslim olurlar. Dünyada yaşadıkları her zorluğun karşılığını ahirette alacaklarını umarak en güzel ahlakı göstermeye çalışırlar. Ve bunda kararlı davranarak asla isyan etmezler.
|
|
333
|
|
|
|
Gerçek dost samimidir; içiyle dışı birdir, kalbinde ne hissediyorsa dilindeki de aynıdır. Dürüst, açık ve nettir; düşüncelerini hiç saklamadan, kendisini olduğundan farklı göstermeye çalışmadan gerçek karakterini açıkça ortaya koyar. Kuran ahlakına göre insan samimiyeti derecesinde değerlidir, samimi olduğu için o kişiye güvenilir ve sevgi duyulur.
|
|
334
|
|
|
|
İftira atılan Müslümanın ise sabır göstermesi, onun güçlü ve yüksek ahlakının göstergesidir. Aleyhinde dedikodu olduğunda Müslümanın makamı yükselir; iftira onu değerli kılar.
|
|
335
|
|
|
|
Bir saat sonra kalbimizin mühürleneceği söylense, panik halinde dua ederiz. O halde Allah’ın sonsuz merhametiyle yaptığı hatırlatmalardan, çevremizdeki inanan insanların uyarılarından ders çıkarmamız gerektiğini gözardı etmeyelim.
|
|
336
|
|
|
|
Kur’an’ın bize bildirdiği din ile bugün toplumda yaşanan din karşılaştırıldığında aradaki büyük farkı görmemek imkansızdır. Kur’an’ın tarif ettiği Allah’ın hak dini, toplumun yaşadığı din ise şeytanî sistemin kendi ürettiği batıl dindir. Toplumdaki bu sapkın dinin ölçülerini ve bu dini yaşayan insan karakterlerini inceleyelim: |
|
337
|
|
|
|
Sabır, sadece zorluklar karşısında değil, hayatın her anında yaşanması gereken güzel bir ahlak özelliğidir.
Sabır; ‘ Rabbin için sabret.’ (Müddessir Suresi,7) ayetinden de anlaşılacağı gibi yalnızca Allah rızası içindir. |
|
338
|
|
|
|
‘Yarattığı herşeyi en güzel yapan’ Allah, hissedip zevk alabilmemiz için yarattığı tüm güzellikleri evrenin her santimetrekaresine yerleştirmiştir. Baktığımız her yerde O’nun Cemil (güzel), Musavvir (tasvir eden, şekil ve suret veren), Sani (Sanatçı) ve Bedi (örneksiz yaratan) isimlerinin tecellilerini görebiliriz. Güneş doğar ve batarken gökyüzünde oluşan görsel şölende, Allah’ın Sani isminin tecellisini izleriz. |
|
339
|
|
|
|
Dün, bugün ve yarın… Zaman bir sacayağı misali… Dün geçti, bugün yaşanıyor, yarın henüz gelmedi. Yarının gelme ihtimali ne kadarsa, gelmeme ihtimali de o kadardır. Böyle düşünüp hayatımızı bu minval üzere devam ettirmeliyiz. An, yaşadığımız andır. Yarınlar meçhuldür. Bugünü değerlendir(e)meyip yarına güvenip dayananlar, basiret fakirleridir. İnsanın ömür sermayesinin ne kadar olduğu belli değildir. Resulullah’ın dediği gibi “Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışmalıyız.” |
|
340
|
|
|
|
Yaşamları boyunca bağlandıkları, peşinden koştukları ve asla kaybolmayacağını zannettikleri her şeyin birer birer yok olduğunu gördüklerinde yıkıma uğrarlar. Şimdi artık dünyadaki azgınlık ve enaniyetlerinden eser yoktur; başlar öne eğilmiştir:
|
|