• İzEdebiyat > Deneme > Din |
621
|
|
|
|
Mümin negatif ya da nötr değil, her an pozitiftir. Negatif ya da nötr olmak hüzün, karamsarlık ve ümitsizliktir. Dolayısıyla Allah’ın tarafında olmamak dehşet vericidir. Allah’ın yolunda yaşamayan insan, sevgisini, şefkatini, muhabbetini kalbinde öldürür. |
|
622
|
|
|
|
Karanlıklarımız anne karnında başlar. Sonrasında eğitim mekanı olan dünyada, kimi zaman Yusuf gibi karanlık kuyularda, kimi zaman Yunus gibi balığın karanlık karnında; ancak hep Allah’ın koruması altında sürer hayatımız. Her türlü tehlikelerden kullarını selamete çıkaran Allah, günü geldiğinde anne karnından çıkardığı gibi, zifiri karanlıklardaki kulunu aydınlıklara çıkarır. |
|
623
|
|
|
|
İlah işte odur ki, günah bataklığından çıkıp gelen ve pişmanlıkla af dilenen kulunu kayıtsızca bağışlayan, yine bağışlayan ve bir daha bağışlayandır.... İlah işte odur ki; o ilah, sadece ve sadece Allah’tır ve ondan başka kesinlikle hiçbir ilah yoktur. |
|
624
|
|
|
|
Hırsla dünyevi hedeflere yönelen insanın, şuurunda olmadığı bir başka gerçek daha vardır. Dünya hayatında kulluk ettiği onlarca putu bırakıp yalnızca Allah’a kulluk etmediği sürece asla gerçek huzuru bulamayacaktır. Çünkü insanın nefsi sınır tanımaz ve bitmek tükenmek bilmez tutkulara sahiptir. Bencil tutkularının tatmini için yaşayan kişi, herşeye sahip olsa da, nefsi asla tatmin olmaz. Sahip olduğu herşey daha da tatminsiz olmasına yol açar; çünkü hepsinin daha iyisi ve daha kusursuzu vardır. |
|
625
|
|
|
|
Mutlu ve huzurlu bir toplumun oluşabilmesi için Kuran'da tarif edilen gerçek merhamet anlayışının, o toplumun insanları tarafından yaşanması gerekir. Merhamet ve şefkat anlayışı yaşanmadığı sürece kargaşa ve huzursuzluk o toplumdan eksik olmaz. Çünkü merhametin ve sevginin olmadığı yerde sevgisizlik ve zulüm vardır.
|
|
626
|
|
|
|
Sonuç olarak; derin düşünen insan Allah’ın yaratış sırlarını, dünya hayatının gerçeğini anlar. İnsanların büyük çoğunluğunun aksine, varlık nedenini düşünerek yaşar. Karşılaştığı olayların zahirinde kalmaz, Allah’ın emrettiği şekilde düşünerek, hikmetlerini kavrar.
|
|
627
|
|
|
|
Kendince bu geçici dünya hayatını doya doya yaşamak amacındaki kişi, aslında düşündüğü şekilde hayatın tadını da çıkaramaz. Eksikliklerle dolu olan dünya hayatında, Allah’a tevekkül etmediği için sürekli sıkıntı ve endişe içinde yaşar. Şeytanın etkisiyle, her zaman içinde gelecek korkusu taşır. |
|
628
|
|
|
|
Zamanlar vardır zamanın hudutlarına sığmayan… Dua ve dileklerin mutlak itibar gördüğü mübarek gün ve geceler vardır. Leyle-i Kadr da bunlardan biri ve birincisidir. İçinde Kadir gecesi olmayan seksen yıla bedeldir bu ay… Bin aydan daha hayırlıdır Hak katında. Ümitle korku arasında yaşayan insanın ümitlerinin filizlendiği bir gecedir. |
|
629
|
|
|
|
Birçok insanın düzeni kendi hayat anlayışı, dünyaya bakış açısı ve felsefesi üzerine kuruludur. Kolay kolay da değiştirilemeyen bu düzen, hayatın da tamamen değişmesi anlamına geleceği için bu kişiler farklı görüşlerin karşısında olurlar. İnsanlık tarihi boyunca Allah’ın peygamber ve elçilerine reddiyenin kaynağında da bu düşünce bulunur. |
|
630
|
|
|
|
Onlara göre yaşam "kavga" verilmeden sürdürülemeyen "sarp bir yokuş"tur. Ortam bir "mücadele ortamıdır", "ekmek aslanın ağzındadır". Hayat onları "yormuş"tur, "harcamış"tır; bu nedenle hiçbir şeyden zevk alamadıklarını söylerler. |
|
631
|
|
|
|
Ne de olsa kalender meşrep
Paraya, karşılığı madde olan kazanımlara değer vermemektir
Onlarla meşgul olmamak değil, sadece değer vermemektir
Zengin olabilen ama zenginliği üst bir değer olarak işaretlemeyen”gönül”den bir bakış
|
|
632
|
|
|
|
Medyanın toplum üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu hepimiz biliyoruz. Hergün gazete, televizyon ve internet aracılığıyla, istenilen bilgi, haber, yorumlar insanlara ‘istenildiği’ gibi verilmekte ve beyinler çok ince ayarlarla kontrol altına alınmaktadır.
|
|
633
|
|
|
|
Şu günlerde ayların en kıymetlisi olan ramazanı idrak ediyoruz. Bu ayda müminlerin gönülleri büyük bir neşe ile dolar. Hayatımızdan çıkardığımız İslamî hükümler bir aylık için de olsa geri döner. Bu ay vesilesiyle Müslüman bir millet olduğumuzu hatırlarız. Camiler cemaatle dolup taşar. Minareler arasına asılan mahyalar bizi hakka ve hakikate çağırır. |
|
634
|
|
|
|
Yeryüzüne hakkın geleceği, batılın, zulmün ve karanlığın yok olacağı, Kur’an ahlakının güzelliklerinin tüm insanlar tarafından yaşanacağı zaman yakın. Bu dönem yaklaştıkça, yaşanan küçük büyük her olay, lehte yapılanlar kadar aleyhte yapılan tüm faaliyetler İslam’a hizmet ediyor... |
|
635
|
|
|
|
Dünya hayatı inanan insan için eğitim sürecidir. Zorlukların imtihan için yaratıldığını, göstereceğimiz sabır ve tevekkülün güzelliklerle karşılık bulacağını unutmamalıyız. Mevlana’nın güzel ifadesiyle sopayla kilime vurmaktan amaç tozunu almaktır. Allah tozumuzu alır, bizi arındırır, neden kötü hissetmeli? |
|
636
|
|
|
|
İnsanın, aklını örten uyuşukluktan kurtulabilmesi için mutlaka kendi başına bir musibet gelmesini beklememelidir. Çünkü insan çevresindekilerin yaşadığı zorlu olaylarla ya da başka bir yerde yaşanan doğal afetlerle de uyarılır. Bu uyarıları önemseyen kişi, aynı belanın kendi başına gelebileceğini, ona güç yetiremeyeceğini ve ne denli acz içinde olduğunu düşünür. Bu da Allah’ın gücünü gereği gibi takdir edip, O’na yönelmesine sebep olur.
|
|
637
|
|
|
|
Yaşamımızın her anına sızabilecek bu karanlık sistemden korunmak için, öncelikle dikkatli ve samimi olmamız gerekir. |
|
638
|
|
|
|
İman eden bir insan günlük hayatın karmaşası içinde Allah’ı geçici de olsa aklından çıkarmaz, Allah ile olan bağlantısını bir an bile koparmaz. İnsan Allah’ı anmadığı her an zayıf düşer. O’nu anmak kalbe hoş gelen, lezzetli ve yemek içmek gibi gerekli olan bir şeydir. Yiyip içerek bedenini beslemeyi unutmayan insan, Allah’ı sürekli anarak ruhunu da besler.
|
|
639
|
|
|
|
İnsanlar yaşadığı sürece iyi ya da kötü olaylarla, çeşitli zorluklarla ve beklenmeyen bazı durumlarla karşılaşır. Tüm bunlar Yüce Rabbimizin insanları sınamak için yarattığı olaylardır. Bu olaylarda gösterilen tavır insanın ahireti açısından çok önemlidir.
|
|
640
|
|
|
|
Güçlü bir imana sahip, Allah'ın gücünü gereği gibi takdir edebilen ve O'na yakın olan müminler, Allah’ın kendileri için yarattığı her olayda tevekküllü davranır ve her şeyde mutlaka hayır olduğuna inanırlar.
|
|