• İzEdebiyat > Deneme > Toplum |
321
|
|
|
|
Orhan Hançerlioğlu' na en derin saygılarımla..
Okuma hayatım, Kemalettin Tuğcu’nun eserleri ve o dönem çok yaygın olan çizgi romanlarla başladı. ..
|
|
322
|
|
|
|
Taze fasulye ayıklarken ellerimin otomatiğe bağlandığının farkına bile varmadan aklım uçup uzaklara gitmiş. Dağları aşmış, yolları tüketmiş, zamanın çok ötesinde bir yere ulaşmış. Ama suç benim değil ki. Kaç defa söyledim, bu işleri bana yaptırmayın diye. Dinleyen kim. Akşam olunca sen de bizimle yemek yemiyor musun? Öyleyse sende işlerin bir ucundan tutacaksın. İyi ama ben de pazara gittim. Burada genelde erkekler değil bu işi kadınlar yapar. Bir daha dünyaya gelirsem Amazonlardan evlenmeyeceğim. Hepsi de kılçıklı işte. Bi çuval para verdik üstelik. Taneleri de kapkara, zenci gibi… |
|
323
|
|
|
|
İş hayatının olmazsa olmazlaŕındandır, çıraklık, kalfalık ve ustalık... İllaki bir çok meslek erbabı usta olmadan önce, mutlaka çıraklık geçirmiş, sonra kalfa olmuş, daha sonrada usta olmuş ya bir dükkan açmış kendine ya da yine bir meslek erbabının yanında ustalık yaparak rızkını kazanmıştır... |
|
324
|
|
|
|
Hatanın maliyeti ne kadar ağır! Sıfır hatalı üretimin mucidi bu işin ne kadar önemli olduğunu şimdi bize bir örnek verir gibi yeniden öğretiyor. Toyoto'dan da önce biz dünyanın en büyük denetçi kadrosuna sahip olup aynı zamanda yolsuzluklar şampiyonu olarak hatanın daha baştan önlenmesi gerektiğini zaten ispat etmiştik.
|
|
325
|
|
|
|
Son günlerde yaşanan türban tartışmalarında herkesin gözünden kaçan çok önemli bir detay bulunmaktadır. Türban veya eşarp boyundan mı bağlansın enseden mi bağlansın diye tartışanların ya da öğrencinin türbanla üniversiteye girmesiyle laiklik elden gidecek diye telaşlananların hiçbiri, öğrencinin kafasının değil KULAĞININ kapanmasıyla oluşacak tehlikeyi görememektedir |
|
326
|
|
|
|
Cennetten kaçmak ister mi insan? Cennet yurdum, yedi iklimim, dört kıtam üzerinde biz biraz çıkıntı mıyız? Biz depremlerde, çürük binaların altında karıncalar gibi ölürüz. Sel olur bizim sokaklarımız göl olur. Askere gidip biz ölürüz. Kar bizim çatılarımıza yağar, öfkeli rüzgârlar bizim çatılarımızı söküp atar. Biz ölürken birileri zengin olur. Neden böyle oluyor diye soramayız. Biz hep yayayız, hep aylık faturaları ödemenin derdinde. Hep işsiziz, hep yoksul, hep hastane koridorlarında kuru kalabalık… Biz hep kuyruklarıyız. Hep otobüslerde ya da yağmurdan korunaksız durakların önünde… Hep bekliyoruz. Biz bu cennette karıncalar kadar çok ama hep kuru kalabalığız. |
|
327
|
|
|
|
Dostluklar kurarız, ihtiyaca binaen-öyle ya insan toplumsal olmalı- Kabullenmekle başlar aslında dostluklar , yalnızlık farkındalığı ile biter. Ya da her dostluk başarısız bir sortidir yalnızlığa. Dostluk biter, şartlar değişir, yalnızlık geri gelmiştir |
|
328
|
|
|
|
Tekel İşçilerinin direnişi gerçekten de tüm toplumu ilgilendiriyor. Çünkü ülkemiz elden gidiyor. Emperyalist devletlerin yeni sömürü stratejilerinin kurbanlarından biri oluyor. |
|
329
|
|
|
|
Ne güzeldir korkuları bir kenara iterek, düşünce kırıntıları toplamak, aramak ve yürümek hep. Farklı bir ışık görmek her bir düşünce de. |
|
330
|
|
|
|
Öylesine bir gündü. Öylesine yürüdüm sokaklarda. Gülen yüzler de gördüm, canı sıkılanlar da. Yaşamın ağır yükü altında eğilmiş olanları da, lüks aracında caka satanları da. |
|
331
|
|
|
|
Yakında büyük bir deprem olacak Binalar yıkılacak, evler göçecek.. |
|
332
|
|
|
|
Yetmedi mi, neden bir de mezarlıkta ki yakınlarınızı ziyaret etmiyorsunuz. Hayatın ne kadar kısa ve sorunları büyütmenin anlamsızlığını anlayacaksınız.
|
|
333
|
|
|
|
Hayatın yokuşunu tırmanırken veya çıkmak için çırpınırken, aslında düz olan yolu yokuş yapan bizleriz kendi elimizle desem hadi oradan diyen çok çıkacak, ”çırpınmak” derken, son nefesi verirken çırpınmaktan söz etmiyorum, yüzmek içinde söylemiyorum,”çırpınmak “ derken acı içinde yuvarlanarak çıkılan yokuş yolunda, aşağıya doğru düşmek çıkamamak, ne yapacağını şaşırmak anlamında söylüyorum. |
|
334
|
|
|
|
Alışveriş merkezinin yürüyen merdivenlerinden yukarı doğru çıkıyorum. Bir anlığına müşterisine siyah paltoyu satmaya çalışan sarışınla göz göze geliyorum. Hatun kişi gayet tatlı ama sesindeki farklılığı ve hareketlerindeki anlamsızlığı yürüyen merdivenlerden bile fark edebiliyorum |
|
335
|
|
|
|
Bakın duvarlara!
yaptıkları rengarenk suluboyaları, karası, erguvanı, alı …evet kırmızı şapkasıyla ormanda kaybolan kız masalını anlatan masalcılarıyla uyumamışlar mıydı?
|
|
336
|
|
|
|
Acı neydi? Ya duyan var mıydı? Ben sağır oldum. İnsan kendi sesinin çığlığından sağır olurmuş. Ben deli oldum. Neydi televizyonlarda gördüğüm.. Üzülürdüm.. Ben talan oldum.. Sen Şehit oldun.. |
|
337
|
|
|
|
Çinli talebeler Konfiçyus’a sormuşlar:
“Hocam, ülkenin başına geçseydiniz ilk iş olarak ne yapardınız?” o da cevaben:
“Dili düzeltmekle başlardım” demiştir. |
|
338
|
|
339
|
|
|
|
Toprak giderse her şey biter. |
|
340
|
|
|
|
Türkiye' de Cumhuriyet ile birlikte başlayıp, toplumda hala süren çok kültürlülüğün meydana getirdiği çatışma ve sorunlar üzerine bir deneme... |
|