• İzEdebiyat > Deneme > Toplum |
81
|
|
|
|
Bundan daha güzel bir tanıtım olur mu? Artvin'imizin il merkezinin nüfusu, dışarıdan gelenleri saymazsanız, kimi zaman yirmi beş bin, kimi zaman otuz beş bin civarında değişir. Artvin'imiz de düz, fabrika kurulacak bir alan olmadığından, dışarıya büyük göç verir. Okuma yazma oranında ve üniversite tahsilli insan sayısında Türkiye'nin önde gelen illerindendir güzel yurdumuz. Artvin'in dışında, çoğunluğu Ankara, Bursa ve İstanbul'da olmak üzere, değişik illerde bir milyonun üzerinde Artvinli hemşehrimiz bulundukları şehre ekonomik ve sosyal olarak değer katmaktadırlar... |
|
82
|
|
|
|
Çiftçilik yapıyorsanız bunun teorisi illaki kitaplarda vardır, ancak o tohumları elinize alıp da tarlaya serpmediyseniz, yağmurun yağması için, bazı zamanda yağmaması için, gözlerinizi, kulaklarınızı açıp da beklemediyseniz, ben çiftçiyim diyemezsiniz... Soğanın, patatesin, ağaçta, toprak üstünde yetiştiğini zanneder durursunuz. Çobanlığı sadece koyunları otlatmaya götürüp, getirmek zannedersiniz ki çok zor ve çok meşakkatli bir iştir. Kurda kaptırmamak lazımdır koyunların bir tanesini bile... |
|
83
|
|
|
|
Çevremizde kurbağanın düştüğü yanılgıya düşen insanlar çoktur. Onlar genelde hayatlarından memnun gibi görünürler ... |
|
84
|
|
|
|
Devinim insan zekasının tanımladığı en temel üç felsefi kategoriden biridir..Felsefe tarihi bir anlamda devinim kavramının ve onun dile getirdiği nesnel gerçekliğin sorgulanıp anlaşılmaya çalışılmasının tarihidir.. |
|
85
|
|
|
|
Saygıdeğer öğretmenlerimize... |
|
86
|
|
|
|
Sevdiğim bir atalar sözüdür. ''Kan kan ile yıkanmaz derler.'' Şimdiye kadar şiddet neyi çözmüş ki bundan sonrada çözsün. Bilirsiniz bizim Güneydoğu Bölgemizde de yıllar yıllar süren aşiretler arasında kan davası olmuştur. Bir yere gelmiş tıkanmıştır insanlar ve o aşiretler ile aşiretleri yönetenler, bu iş kıyamete kadar sürmez demişler, aralarında ki husumete son vermişlerdir. Ortaya bir barış sofrası kurmuşlar, daha sonra o sofradan hem yemeklerin yemişler hem de dostluklarının temellerini atıp bu işi bitirmişlerdir... |
|
87
|
|
|
|
Bir de şimdi bakıyorum. Ellerde son moda cep telefonları... Sofraya baksanız bir serçe ve leylek sütü eksik, serçe ve leylek mi dedim, anlayın canım, kuşsütü işte, o eksik sofrada, cep telefonu ile foto çekmeden olur mu? Aaaaaa! Ne kadar ayıp, ne kadar ayıp cep ile foto çekmezseniz... Darılırlar vallahi size misafirliğe yemeğe gelenler... O fotoları, eşe dosta akrabaya göstermeseler çatım çatım çatlarlar... Ha bu arada onu gören garibanların fakirlerin canı çekermiş, çekerse çeksin, ne önemi var... Masada birilerinin yiyemediği dana fileto varmış, kaymaklı ekmek kadayıfı varmış, envayi çeşit meyve varmış, ne önemi var, yeter ki birleri görsün, birilerinin gözüne sokalım da gelsin layklar...
|
|
88
|
|
|
|
Bugün kaç kadın dönüp arkasına takip eden var mı diye kontrol etti? Kaç kadın göz tacizine uğradı? Kaç kadın bunu yaparsam böyle derler diye düşündü? Kaç kadın bugün tecavüz edildi?? Bu sorular gibi binlercesi. Binlerce kadın binlerce korku, endişe, gözyaşı… Bir de bunun yarını var. Yarın aynı sorular tekrar sorulacak sonraki yine, bir sonraki gün yine. Ve bu soruları soran bir kadın sorduğu her hangi bir gün tanıdığı ya da tanımadığı biri tarafından taciz edilecek, tecavüz edilecek ya da öldürülecek. |
|
89
|
|
|
|
Yaşadığım güzel sahil kasabasında yaşanan toplumsal bir anı deneme |
|
90
|
|
|
|
Yıllardır sahip olduğunuz alışkanlıklar, beynimizin kimyasını değiştirmiştir. Nörol yollar sayesinde merdiven çıkmak, sigara içmek,
içselleştirilmiştir. Bu otomatikleşen eylemler, zihnin bazı konularda enerji harcamasını engeller. Burada başrolü kimseye kaptırmaması gereken, ÖZ DİSİPLİN giriyor devreye.
Öz disiplin, kimsenin bir şey demeden kendini kontrol edebilme yeteneğidir.
Kulağa ne kadar güzel geliyor değil mi? |
|
91
|
|
|
|
Canlının yapı taşlarını, canlılığa ilişkin şifreleri, genleri vs. değerlendirmek, araştırmak durumundayız. Bir örümcek ile insan arasındaki yapısal benzerlikler ve ayrılıkları tartışmak durumundayız. Çizmeyi aşmak gibi bir gayretim olmayacaktır. Doğanın bir parçası olan insanın, doğanın diğer parçaları ile ilgisi tartışılmalıdır.
|
|
92
|
|
|
|
dünyamızı aydınlatan, hayatımızda yer bulan güzellikleri görmemizin en önemli sebebi olan ışıkların, önüne indirilmekte olan perdeleri kaldırmak için neden gayret göstermiyoruz? |
|
93
|
|
|
|
Benimkisi bir yaşam hikayesidir. Bu hikayede aşk arayanlar, aşk Bodrumadır, beddua ise bugüne getirenlere. |
|
94
|
|
|
|
Her aşk gibi Bodrum beni çok üzdü, hatta bir dönem ayrılmaya karar vermiştim de ailem zorladı. |
|
95
|
|
|
|
" İliklerimize kadar sinmiş özgüvensizlikten kurtulmamız, tarihimizden kopmaktan kaynaklanan edilgen tavrı terk etmemiz şarttır. Dünyada ve bölgemizde, insan haklarının, demokrasinin ve barışın egemen olması için üzerimize düşen görevin tarihi bilinciyle davranmak zorundayız. |
|
96
|
|
|
|
İnsanlık ve Medeniyetler tarihi boyunca halkların kurmuş oldukları yönetimler
Zaman içinde Firavun,Nemrut,Budha gibi liderleri-kanaat önderlerini “Yarı Tanrı-Tanrı”
Biçiminde “İkon” konumuna sokmuşlar veya Antik Yunan’da olduğu gibi “antropomorfojist”
Bir metodla Tanrıları “insanileştirerek” insan ve toplumun kronik problemlerini aşmaya
çalışmışlardır.. |
|
97
|
|
|
|
Şimdi sen gidiyorsun. Uzak, gürültülü, herşeyin biraz daha büyük ve daha çok olduğu, istenilen herşeyin belirli bir bedel karşısında sunulduğu, büyük elmasların olduğu bir yere. Birazdan otobüsün hareket edecek. Çoktandır sıkıldığın, nefes alamadığın, bir kapana kısıldığın bu yeri geride bırakacaksın. Kulaklarda hep aynı şarkının tekrar ettiği ve insanların yorgun ama senin nefret ettiğin bir iyimserlikle birbirine gülümsediği bu kasabayı terk edeceksin |
|
98
|
|
|
|
Gerçekten başlayan bu değişimlerin sonu bahar, güllük gülistanlık olabilecek mi? Ya bizim memleketimizin dağlarına, bahçelerine bahar ne zaman gelecek? Sonbahar mevsimine yeni girdiğimiz ama hala yazdan kalma sıcakları yaşadığımız şu günlerde Türkiye kara kışa mı hazırlansın yoksa Arap baharını inşa etmek için girişimlerine devam mı etsin? Ne kadar başarılı olabilecek bu girişimlerde? |
|
99
|
|
|
|
Ceplerim erik dolu. Pantolonumun dizi yırtık... Akşama eve gidince kesin dayak var. Cebimden çıkardığım eriğin sapını koparıp ağzıma atıyorum. Aceleyle yolduğum için erik ve yaprak birbirine karışmış. Cam gibi yeşil, cam gibi kaygan erik dişlerimin arasında parçalanıyor. Ekşi suyu dilime dokunuyor. Elimde olmadan yüzüm ekşiyor. Eriği ağzından çıkarıp, içindeki beyaz çekirdeği çıkarıyorum. Sonra geri kalanı keyifle çiğniyorum. Nasılsa dayak garanti, hiç olmazsa şu eriklerin tadını çıkarayım. |
|
100
|
|
|
|
İnsanlar, yani yörenin insanı size yardımcı olmak için elinden geleni yapardı. Zaman içerisinde toprakları para edince onlar da bozuldu. Bir filimden bir replik aklıma geldi “Para adamı bozar”.
İnsanların güzelliğine bakar mısınız, kiracısı olduğunuz bir evin sahibesi sizin için erkenden kalkıp dolma hazırlıyor. Bizim insanımızın böyle güzellikleri vardı, peki hala var mı?
|
|