Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Zaten yeterince insanlığından ve vicdanından yoksun bırakmıştı çok fazla kişi kendisini. O günden sonra kimseye acımadım galiba. Yeniden birşeyler hissedebilir miyim? Onu da bilmiyorum.. Yeniden başka birisi için ağlayabilirdim belki kimbilir.. Gözüm kanla dolduğunda birisi bana acımızın duygu sömürüsü olduğunu söyledi.. Ben beddua etmezdim.. Ben küfür ettim.Acımızı bizimle paylaşacak insanlara.. Hayat nasıl biterdi.. Başlarken bir hayat bitermiş biliyor musunuz? Böyle başladık.. Önce kardeşim dediğim, aynı yatağı paylaştığım insanların bana başın sağolsun bile demediğinden bahsetmiştim beynim yeniden çalıştığında. Sonra bunca kalleş için mi canını verdi o? Sorunun cevabını kimse vermedi. Hala da veren yok.. Ya da kimsenin yüzü yok.. 4 yaşımda babam tarafından terk edildiğimiz gün anneannemde yaşamaya başladım. Küçük teyzemin oğluyla birlikte. Onun da babası gitmişti. Ayakkabılarımız olmadı. Öyle mutlu bir çocukluk geçirdik ki biz; bilmiyordum bunca zaman ruhumuzu hasta edeceğini. Nerede şimdi o sabahlar? Gerçi yine sabah oldu.. Zaman dediğinde durmuyor ki meret.. Güya bir ah çeksek açık denizlerin ötesi duyardı ha! Kaç kişi duydu feryadımı?! Rüyalar, sen, ben, abim, sevecen, anneannem, teyzem, dedem, annem.. Yemeklerimiz yine aynı kokular..Yine aynı merdivenler ev çok sessiz.. Anneanne diye bağırıp yumrukladığımız aynı kapı. Uyudugumuz yataklar..Karıştırdığımız çekmeceler.. Koştugumuz aynı sokak aynı kapı önü..Hepsi aynı yerde..Biz hala aynıyız.. Hala sen ben sevecen abım 4 kişi..Yine ananem.. Rüyalara geliyorsun ozanım onurum.. En çok seni kokluyoruz..Sen dizime yattın; ben avuçlarımı sıkıştırdım saçlarına.. Sen başını kaldırdın; 'Korkmuyorsun değil mi?' dedin.. 'Korkmuyorum' dedim.. 'yine gelirim ozaman..'' dedin güldün, tekrar koydun başını dizlerime kapadın gözlerini.. Sarıldım sonra ki gece de.. Sonraki gece seninle vuruldum.. Sonraki gece yaranı tuttum. 'Canın yanıyor mu?' dedim.. Sen yine güldün.. İşte bunlar sen gittin gideli yaşadıklarım.. Bir de ağzımı açmıyorum artık.. Nefes alırken biryerlerim acıyor. Hepsi okadar. İsterdim ki dünyanın en yüksek yerine çıkayım, yaşadıklarımızın hepsini bağıra bağıra anlatayım herkes duysun.. Ve artık herkes anlasın.. Hala sövüyorum ozanım onurum.. Sen kimin için can verdin? Senden haberi bile olmayan, senin adını bile anmayan bir avuç ruhsuz için mi? Bunlar nasıl başlar biliyor musunuz? Her ananın doğuramayacağı yiğit ozanımız onurumuz asker olmaya karar verir. Biz yalvarırız gitme diye.. Ama o gider. Aylarca haber alamayız. Meğer ozanım çok özel bir asker olmuş.. Ne olduğunu söylemiyor bize. Bordo bereli olabilmek için gözetim altında tutulduğunu öğreniyorum okadar.. Kesin olarak bildiğim ise; Özel Harekat Efeler Timi'ndeki bir avuç askerden birisidir ozanım. Irak'ta savaşırlar..Oradaki görev biter ve onlar 'EFELER TİMİ' oldukları için yeni görev yerlerini kendi özgür iradeleriyle seçerler. Ozanım'ın yeni görev yeri Hakkari Şemdinli.. Korkuyorum bir kaç hafta.. Bana birşey olmaz deyip duruyor.. Aç mısın? Konserveler bitiyor diyor.. Rahat mısın? Bir video yolluyor yıldız gibi kurşun yağıyor.. Çatıları yok.. Yemekleri yok.. Yatakları bir metre kare içerisinde nerdeyse.. Orası Aktütün Karakolu.. 4 Ekim.. Sıkıntılı bir uykudan uyanıyorum kapı çalıyor.. Rüyamda annem kalp krizi geçiriyor kapıyı açmamla annem yere yığılıyor..Bir telefon.. ''ONUR ŞEHİT OLDU'' Kulaklarım uğulduyor.. Duymuyorum. Annem belli belirsiz ağlıyor yerde ellerimi uzatamıyorum, arabaya koşuyorum önce.. Annemi kaldıramadan öylece sokakta yere oturuyorum.. Başımı iki elimin arasına alıyorum.. Sallanıyorum ağlıyorum.. 'Onur, Onur, Onur.. ' Teyzeme koşuyorum.. Kuzenimle teyzem sarılmışlar çaresiz.. Onları görürgörmez kulaklarımda bir feryat önümde iki ayrı kol.. 'Ayşe' diye bağırıyor.. Feryadı basıyorum.. Sarılıyoruz acıdan birbirimizi tırnaklıyoruz.. Başı omuzumda teyzemin kulağımdaki o çığlığı.. Duyamıyorum bile..Yaralı hayvanlar gibi feryat basıyoruz.. Gözlerimizden kan da inermiş meğer.. Anneanneme bu haberi söyleyeceğim aklımın ucundan geçmezdi.. Bana bunu söyleten kahpeler utansın.. Ailemi paramparça eden kalleş köpekler utansın.. Ozanımı son kez görmeye gidiyoruz.. Bütün şehir ağlıyor.. Dizlerim titriyor askeri hastanedeki o odaya girerken.. Geri dönüyorum.. İçerden küçük kuzenimin 'ABİ' diyen feryadını duyuyorum.. Yere oturuyorum.. Teyzem sayıklıyor gördükten sonra; 'Olamaz böyle birşey..' Çıkıyorlar ve ben giriyorum.. Kanım akmıyor artık.. Ben de çıkıyorum.. Sonra film kopuyor.. Duydun mu sen bizi ozanım.. Ben duyamadım.. Kendi feryadından sağır olurmuş insan.. Sağır olduk onurum.. Kendi sesimden sağır oldum.. Sağır olduk.. Bana hiç zaman durmuş gibi gelmemişti.. Kendi sesimizi hep duymuştum.. Feryadımızdan sağır oldum onurum.. Bakamıyorum etrafıma bütün gözler bizde.. Bir ağacın dibine çöküyorum.. Bir asker diğerine 'Bu aile diğerlerinden farklı' diyor.. Bir adam geliyor önüme elini uzatıyor.. Sonrası yok.. Kaç ay geçti bak.. Sonrası hala gelmedi. Rüyalarımda hep kokluyorum seni.. Sen hep gel olur mu? Bağırıyorum..Kapıları yumrukluyorum.. Açan yok..Duyan yok.. Anlatabildiklerim ise..Kimse yok ki. Sorabildiğimiz tek soru vardı cevabını aldım rüyamda.. Ne olacak şimdi dediğim gece.. Ozanım Onurum.. Bu kalleşlere senin gölgen yeter Aslanım! Oysa isterdim ki hala o 5 yaşım.. Hala o çocuk yatağımız.. Gördüğünüz gibi size bir hayli uzak bir yaşam biçimi bu. Masalarda oturup ´aydınca´ sohbetler etmeye hiç benzemiyor değil mi? Aktütün saldırısı değil; Bayraktepe Destanı! UYAN EY TÜRK HALKI!
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ayşe Zeynep Baykal, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |