..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir şey yaşam kadar tatlı değildir. -Euripides
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Yûşa Irmak




21 Ekim 2024
13 - 14 Yaşındaki Kız Çocukları Hakkında…  
Yûşa Irmak
Bu yaştaki kız çocuklarının annelerinin davranışlarını daha iyi incelediklerine şahit oluyorum. Ve elbette çevrelerinde duran ablalarına! Onların saçlarına, makyajlarına, başörtülerine, hareketlerine, giyim tarzlarına kadar rol model alabiliyorlar.


:IF:
13-14 yaşındaki kız çocuklarının hayatını, erkeklerin anlayabilmesi pek mümkün değil sanıyorum. En azından ben öyle hissediyorum. On üç, on dört yaşındaki kızımın neler hissedebileceğine, nelerle ilgilenebileceğine, neleri seveceğine, neleri sevmeyeceğine; kendine ait bir yaşam biçimi veya hayat felsefesi var mı yok mu herhangi bir kanıya henüz ulaşabilmiş değilim doğrusu…

Bu yaşlardaki çocukların genelinde değişim ve dönüşümler var mı yok mu bilemiyorum ama dışarıdan bakan gözler olarak bazı şeyler söyleyebilir miyiz?

Belki evet… On üç on dört yaşlarındaki bir kız çocuğunun gözlerinden taşan bir hayatın izlerini okumak mümkün olabilir.

Hem çocuk hem ergenlik dönemini yaşadığı için, kafası bir hayli karışık bir yaş dönemi olduğunu söylemek mümkün. Yetişkinlerin yanında çocukça davranışlarının hoş karşılanmayacağı endişesi onların sosyalleşmelerinin ilk belirtilerinden biri diyebilirim. Belki hala deli gibi oyun oynama arzusunu taşıyıp, bir taraftan da ağır olması gerektiği hissi, onların duygu ve his dünyasında hormonel değişimlerin artmasına da neden oluyor olabilir. Odalarında bir zamanlar ellerinden düşürmediği ve konuştuğu bebeklerin yerini kendisine örnek aldığı büyükleri veya kitapları tercih ediyorlar.

Çevresinin, insanların, herşeyin tamamen farkındalar. Sosyal ilişkileri, arkadaşları ve yeni huylarıyla kendi hayatını anlamlandırma işini artık bilinçlice yapıyorlar. Fark edilmek, güzel olmak gibi duygularla tanışıp; kızlarla, erkeklerle olan ilişkilerinde birtakım değer yargılarıyla kendilerine has tavır ve davranışlar sergiliyorlar. Ayıpları, günahları, doğruları ve yanlışları bireysel ve sosyal düzlemde etraflıca ele alabiliyorlar.

Bu yaştaki kız çocuklarının annelerinin davranışlarını daha iyi incelediklerine şahit oluyorum. Ve elbette çevrelerinde duran ablalarına! Onların saçlarına, makyajlarına, başörtülerine, hareketlerine, giyim tarzlarına kadar rol model alabiliyorlar.

Abla ya da sosyal medya fenomenlerine daha çok bakıyorlar. Arkadaşlarıyla ellerinde bir telefon varsa, fısır fısır konuşabilecekleri konuları da hayatlarına ekliyorlar. Onların da başkalarının duymayacağı, gizlice, sessizce konuşabilecekleri konuları var. Bu sebepten odalarındaysa kapıları kapalı bir şekilde, anne ve babasından, erkek kardeşinin duymamaları gereken konuları konuşuyorlar.

Telefonla, internetle uğraşmadıkları zaman aynanın karşısında geçirdikleri zaman artıyor. Kıyafet seçimlerinde bir senkronizasyon istiyorlar. Başörtüsüne göre elbise ve ayakkabı, çanta ve en önemlisi de saçları… Evet, saçlarına daha dikkatli bakıyorlar. Gözlerine, yanaklarına, duruşlarına özen gösteriyorlar. Odalarına boy aynası istiyorlar. Boy aynasına merakları bir hayli artıyor ve aynanın önünde geçen zamanın süresi artıyor mesela. Vücutlarını incelemekten haz duyuyorlar, büyüdüklerini görmek özgüvenlerini artırıyor.

Fiziksel olarak yaşanan değişimleri yakinen takip ediyorlar. Boyları uzamaya, hatları belirmeye başladığı için kendilerini okullarında abla sayılabilecek bir yaşta görüyorlar. Kardeşlerinin elinden tutup okula birlikte gitmek istemiyorlar.

Bu yaşlardaki kız çocuklarının yaşadığı ruhsal, fiziksel, kavramsal hemen hemen her şey hakkında daha bir sürü şey söyleyebiliriz, anlatabilir, değerlendirmelerde bulunabiliriz elbette…

Şimdi soru şu; bu yaşlarda Gazze’de, Lübnan’da öldürülen Müslüman kız çocuklarından; Seray, Yasmin, Meryem, Atiye, Fatima, Nur Mervan, Emel, Nurhan gibi kız çocukları ile ilgili neler söyleyebiliriz acaba?

Bütün bu anlattıklarımın on üç, ön dört yaşındaki kız çocuklarının hayatlarındaki karşılığı nedir sizce?

Evet bence de hiçbir anlamı yok…

On, on dört yaş arasındaki Filistinli, Lübnanlı, Ürdünlü, Mısırlı, Suriyeli kız çocuklarının, merhametsiz, aşağılık, Siyonist İsrail kurşunuyla, okul bahçelerinde, kamp yerlerinde oyun oynarken veya uykularında şehit edilmelerine artık tahammül edemiyorum…

Evet hepsi için: “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun…” diyorum ama bu hususta yapabileceğimiz ne varsa yapmamız gerektiğine de inanıyorum…

Çünkü bu zulümleri çocuklara reva gören kan emici yarasaların yarın bizim çocuklarımıza da aynı şeyi reva görmeyeceğinin hiçbir garantisinin olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim…

Sıra sizin çocuklarınıza gelmeden hep birlikte bir şey yapmamız gerekiyor…

Sağlıcakla kalın…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir
Gülmek İçin Krala Ağlamak İçin Filozofa Gitmek
Hallerinden Memnun Cevherlerimiz
Birey mi, Bencil mi?
Nasıl Bir İnsansınız?
Elveda Bilgi Elveda Akıl
Milliyetçilik Üzerine Lakırdılar
80’ler Ölebilir mi?
Aklımın Çengeline Takılanlar…
Haberin Gerçek Yüzü ve Gerçeğin Önündeki Engeller

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
O Kelime!
İstanbul’u Düşünmek
Geçmişi Geçmişimiz Olan Şehir: Bosna - Hersek
Kaygı ve Endişe İnsanı İnsanlıktan Çıkartır
Ruhu Vurgun Yemiş Dalgıçlar
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karındeşen Jack
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek
İşlenmemiş Cevherler Ülkesi: Türkiye
Eşek Edebiyatı
Hakikati Hakikat Olduğu İçin Sevmek

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Geldim [Şiir]
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.