• İzEdebiyat > Deneme > Toplum |
801
|
|
|
|
Asıl korkulacak şey eğer karanlık hakimiyetini sürdürüyorsa gündüzün üstünde işte o zaman korkmalıyız.Nice karanlıklar bizi bekliyor... |
|
802
|
|
|
|
Tesadüfen geldik dünyaya, tesadüfen yaşıyoruz ve zamanı gelince öleceğiz. Var mı bunların yalnızlıktan başka bir çıkışı. Var mı varlığımızın yalnızlıktan başka bir değeri. |
|
803
|
|
|
|
Evet doğrudur! Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur; Türk olduğunun farkını diğerlerine hissettirmeye çalıştıkça ve diğerlerini kendinden farklı görmeye devam ettiği sürece. |
|
804
|
|
|
|
Şiddete maruz kalmak, o acımazlığı an be an yaşamak, ince ince sızlayan bir yürekle bir ömür geçirmek, yıllarca kimselerle paylaşamamak hiç de kolay değil. Mutlaka çeken bilir, bizler ise sadece anlamaya çalışabiliriz.
|
|
805
|
|
|
|
Sanırım televizyonsuz bir hayatı hiç hatırlamayan bir neslin hemen bir üst kuşağını temsil ediyor yaşım. Dolayısıyla televizyonsuz bir yaşamdan sonra televizyonla tanışmanın mutluluğu çocukluğumuzun en masum günlerine denk gelmiş oluyor bu durumda. Ondan |
|
806
|
|
|
|
Ben 5 yaşında iken kara çarşaflı kadınları gördüğüm zaman annemin bacağının arkasına saklanırdım, onlara öcü derdim, çünkü gerçektende öcü gibiydiler, onların yerine çıplak bir kadın görseydim daha iyi olurdu kanaatimce, |
|
807
|
|
|
|
Yer: Havalimanı.. Her hangi bir havyolu şirketinin bilet satış departmanı.... |
|
808
|
|
|
|
nasıl bir dünya hedefliyorve nasıl yaşıyoruz. ilişkilerin sunileştiği ve samimiyetsizliğin yaşandığı bir dönemde yapılan her hayırlı işe içten gelen bir teşekkürle mukabele edebilmeli her kimden gelse dahi. /
hbablarımız,muhiblerimiz ve dostlarımızı na |
|
809
|
|
|
|
Özrü, kabahtinden büyük bakan. |
|
810
|
|
|
|
Bu kampın sakinlerini akşam yemeğinden alıkoyacak kadar önemli haberi izlemek için kafamı kaldırıp televizyona baktığımda: “Olmaz böyle şey! Olamaz! Bu muydu akşam yemeğine çıkmamıza engel olan haber!” diyerek söylene söylene orayı terkettim |
|
811
|
|
|
|
Nerden aklıma geldi ben de bilmiyom. O hırsla sordum Memet Amca’na: “Sen gençliğinde rakıyı sulu mu içerdin, susuz mu? dedim. “Gece yarısı ne rakısı be gadın! Ben de, rakıya gafayı dakanların ne halt yediklerini, yerken de yanında su içip içmediklerini gerçekden çok merak ediyom.” dedi. Homurdana homurdana, arkasını döndü, horul horul uykuya daldı. |
|
812
|
|
|
|
SUSMAK MI DAHA ACI YOKSA ANLAMSIZ CÜMLELER KURMAK MI? |
|
813
|
|
|
|
Adam Milli Eğitim Bakanlığında İlköğretim Müfettişidir. Eşi bir süreliğine ana memleketine gider. Evde yalnızdır. |
|
814
|
|
|
|
Toplumsal değerlerin algılanışı o toplumdaki insanların değerlendirmelerine göredir.Bazen kötü iyi olarak kabul görebilir. |
|
815
|
|
|
|
Neden seçimlerden bir süre sonra,vermiş olduğumuz oy konusunda pişmanlıklar yaşarız?Hiç düşündünüz mü? |
|
816
|
|
|
|
Padişahın kapıcısına hediye verirseniz buranın padişahı benim der ve şımarır.Ortalığı ayağa kaldırır ve önüne geleni ezmeye çalışır.Gider çimenleri mahveder ve sarayın gül bahçesini tarumar eder. |
|
817
|
|
|
|
Önce Tanrı öldü, sonra söz; sıra insanda...
Post-modern algı yasaları, ‘Batı felsefesinin intiharı'nın katilleri tarafından bir tür silah olarak küreselleşen medya aracılığıyla bütün dünyanın alnına dayanmıştır. Oysa post-modern felsefenin önderleri sayılan düşünürler ve düşüncelerinin, insanın yok edilmesine dair bir silah üretmedikleri ortadadır. Onlar, sözün düşünceyi değil, düşüncenin sözü taşıdığının görünmesiyle, eylemi yönetenin söz olduğunu değil, sözün eylemde hayat bulduğunu göstermeye çalışmışlardır.
|
|
818
|
|
819
|
|
|
|
Siz ey serbest gezen canavarlar, siz çok meşguldünüz göremediniz; ama biz istemeden de olsa gördük ayının... |
|
820
|
|
|
|
yahu ben şimdi ne diyeyim ki buraya, ne yazayım? |
|