Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim. -Cervantes |
|
||||||||||
|
Günümüzde insanların hayat mücadelesi, kaygıları giderek artmaktadır. Eskiden lüks sayılabilecek yaşam şeklinin artık standart yaşama dönüşmesinin, kişilerin gelirlerinin yetmemesine ve bu da daha çok çalışma gereksinimlerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. İşte bu durum da insanlar strese yeniliyorlar. Gerginlik kişiliğimizin bir ayrılmaz özelliği oluyor. Evet, hayat zordur. İş yaşamında rekabet, zaman baskısı, başarısızlık korkusu, ekonomik endişeler, aile ilişkileri, sağlık sorunları, çatışmacı durumlar ve benzerleri nedense hep sizi bulmaktadır. Bütün bu insanı bunaltan durumlarda ciddi bir özgüven ve içsel motivasyonu olmayanlar ,bu sorunlarla gereken mücadeleyi gösteremediklerinden intihara kadar giden sonlara gidebilmektedirler. Halbuki, sorunlarını paylaşacak güvenilir, eğitimli akıl hocaları olsa bu kişiler çok daha değişik olumlu durumlara gelebilirlerdi. Bundan yıllar önce yabancı filmlerde hep bana tuhaf gelen bir özellik vardı.O da tüm kişilerin birer psikologunun olmasıydı. Haftada en az 1-2 kez ona gider dertleşir, ondan aldığı pozitif güçle sorunlarına karşı daha güçlü duruş gösterirdi. Bizde ise psikologa gitme diye bir kavram yoktu, psikiyatra ise insanlar mecburen ve de gizlice giderdi. Şimdi bakıyorum, her yerde psikolog danışmanlar,yaşam koçları, mentorlarla dolu. Ve sonunda bu işinde tabiri yerindeyse ‘’Cılkını’’ çıkaracağız. Evet, bu konuda yeterli bir yetkilenme olmaması nedeniyle insanlarımız yine kullanılmakta ve sömürülmektedir. Bence yine de psikologlar ve de özellikle uzman doktorlar haricinde ki kişilere giderken iki kere düşünmek gerekiyor. Onlara da gidecek Maddi olanaklarınız varsa. Eğer, maddi sorunlardan dolayı çıkmaza girdiğinizi düşünüyorsanız da bu durumun maddi külfetini göz ardı etmemelisiniz. İşin en kolayı, en başta iç motivasyonunuzu kuvvetlendirmek ve her güne başlarken tebessüm etmektir. Ve sorunlarımızın sadece bize ait kişisel sorunlar olmadığını ve tüm insanların benzer sorunları olduğunu düşünmeliyiz. Beterin de beteri olduğunu unutmamalıyız. Dahası mı? Haftada bir kez hastanelerin acil bölümüne gidip, bir kenardan seyredin. Sorunlarınızın ne kadar hafif olduğunu anlayacaksınız. Halinize şükredeceksiniz. Yetmedi mi, neden bir de mezarlıkta ki yakınlarınızı ziyaret etmiyorsunuz. Hayatın ne kadar kısa ve sorunları büyütmenin anlamsızlığını anlayacaksınız. Onun için diyorum ki ‘’Bir Teselli Ver’’ yerine ‘’Bir Tebessüm Et’’ Olgusunu hayat prensibi yapmalıyız. Gülümseyelim ve bir yazarın dediği gibi ‘’Bu gün hayatımızın geri kalanındaki ilk günü’’ ve bu güne mutlu başlayıp mutlu bitirelim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet SALİH, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |