..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sanatçının işlevsel tanımı bilinci neşelendirmektir. -Max Eastman
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Beklenmedik
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Ölümünün 16. Yılında Türkülerin Efendisi Erkan Ocaklı
M.NİHAT MALKOÇ
Deneme > Yaşam

M. NİHAT MALKOÇ Bundan 16 sene evvel büyük bir ses olan Erkan Ocaklı aramızdan ayrılmıştı. Türkülerini gönül heybesine doldurup genç denebilecek bir yaşta(59) bilinen meçhule yol almıştı. Karadeniz’in müzik üstadı, Karadenizlinin yürek sesi, gençliğimizi türküleriyle geçirdiğimiz Erkan Ocaklı "Ağla gozlerum ağla/Ben da ağlayacağum/Senun acilaruna nasil dayanacağum” diyordu bir güzel türküsünde. O ölünce Karadeniz türkülerini de yetim bırak

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik
161 
 Alacakaranlık  (Hatice Öztürk)

Hiç olmadığım kadar kötüyüm… Beynimdeki ve yüreğimdeki bütün yüzlerin bir ölünün yüzüne dönüşmesi ve o ölüyü bu kadar özlüyor, “onu” özlemek eylemini de bu kadar garipsiyor olmam kaldırabileceğim bir durum değil sanırım. Yılların yorgunluğu bir gecede üstüme çökerken benim aslında ona ne kadar âşık olduğum söyleniyor çevremde. Ona olan aşkım yüzünden sararıp solmuşum o gittikten sonra. Ne kadar vefalı bir eşmişim!
162 
 Şerbela - 2 -  (Müfide Decdeli)

Allah herşeyin hayırlısını ihsan etsin bizlere ve cümleye İnşallah. Zararın neresinden dönülse kardır.Atasözü de her Atasözü gibi çok doğrudur.Ya Allah ya kısmet.
163 
 Bir Hayallik Boşluk Yok  (Kerem Yüce)

Karşıma oturdun,ellerini çenene yaslayıp en güzel rüyanı uzaktan izler gibi gözlerime bakıyordun,on beş gün kaldı diyordun son on beş gün düğünümüze.Dakikalarca gözlerini ayırmadan,elinden tutulup parka oyun oynamaya götürülmüş çocuk edasında kayboldun yüzümün bahçelerinde.Elini uzatıp sıkıca tuttuğun bileğimden ansızın sarsıp 'yoksa beni dinlemiyor musun sen? ' deyince irkildim.
164 
 Yırtık Kefen  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Unutmuş görünüyordu geçen günlerin sayısını.Ama şimdi merak ediyordu geçen günlerin ne kadar olduğunu.Saymaya başladı:Cumartesiden Cumartesiye sekiz,yedi daha on beş,beş daha yirmi.Evet tam yirmi gün,koca yirmi gün...
165 
 Kadife Kabus  (özge özdil)

Güzel ve sıradan bir hayatı vardı. Ne var ki bı sıradan kelimesi ruhuna minik minik iğneler saplıyordu sanki ..
166 
 Düşünen Adamın Sonu  (obscure(anlaşılması güç))

düşünen adam ve düşünen heykel göz göze gelir ve başlar her şey.
167 
 Assassin's Tango  (eylül)

İçime kök salmış bir ağacın büyüdüğünü hissetmek gibi bana olanlar... Derinimden dayanılmaz bir sızı dalga dalga dışıma çıkmaya çalışıyor. Yutkunamadığım nefesimin toprak kokusunda boğulacağımı düşünüyorum. Kilitliyorum kapımı ve anahtarı gömüyorum sessizliğime. Bekliyorum. Olacakları bekliyorum... Bir adım ötemde ışık. Gözlerim kamaşıyor, kör oluyorum. Sadece bekleyişi hissederek yaşıyorum, yaşıyorum... İçimde bir ağaç büyüyor, hissediyorum...
168 
 Keşke Söylemeseydim Kızıma! (4)  (Leyla ÜNAL)

Ne olmuştu da bu sevimli aile parçalanmıştı. Gözü balkon duvarındaki Monet resmine takıldı. Evin her köşesine birlikte karar vermişler, en küçük eşyayı birlikte almışlar, birlikte döşemişlerdi. Aynı şeylerden keyif alıyorlar, aynı renkleri seviyorlar, hatta Deniz’in ismini vermek için konuşurken ikisinin de ağzından Deniz ismi aynı anda çıkmıştı. Ural ruh ikizim derdi Leyla’ya. Gülümsedi biran “Neredesin ruhum?” Sanki el dokunuşlarını saçlarında hissetti!
169 
 Ayışığı  (CANER TEK)

Yaşam Sevincinin Hiç Bitmediği, Sevginin Her Zaman Varolduğu Bir Dünya İçin
170 
 Hikayat-ı Raks  (sargon)

Bar, hafif loş ve soğuk. İlkbaharın başındayız. Yüzün menekşe kadar mor. Balerin oldun, içimin gürültülü parkında. Eteğinde, asi çocuklar eğlenip durdu. Döndüler seninle…
171 
 Düşmek  (Caner Almaz)

Hayat, bazen çok acımasızdır ve gerçek masallar (hiçbir zaman) mutlu bitmez.
172 
 Eksik - 5  (Caner Almaz)

Es geçtiğimiz insanlar anısına.
173 
 Ankara Çıkmazı  (düşge su)

Bitmek bir bilmeyen bir düşmanlıkla bakıyorlardı birbirlerine, uzun zaman olmuştu görüşmeyeli… İçlerinde birikmiş sözcüklerin en keskin olanlarını seçmeleri bundan. Şaşırtmasın sakın bu sizi. Bir geçmişi olan her ilişki de olabilecek şeyler bunlar.
174 
 Sevgiler Gününü Yalnız Karşılayacaklara  (kemal pismisoglu)

sevgiler gününü yalnız mı geçirdiniz. şunu bilin ki bu konuda yalnız değilsiniz. bakın bu öyküde size. yani yalnızlara,
175 
 Damarlarında Dolaşan Yazgı...  (Umut Salih Tiryakioğlu)

“Göreceksin Tinhu. Tüm varlığınla kaderin pençesinde kıvrandığında göreceksin. Yazgınla beraber yürüdüğünü öğreneceksin. Sen zindanda yaşamakta diretsen de o, beyninde tutsak olmayı kabul etmeyecek. Kanınla beraber bedeninin her yanına yayılacak. Ciğerlerin, beni alteden kolların ve tüm uzuvların çürüyecek. Bir an gelecek ve o çok güvendiğin zekanın sana faydası dokunmayacak. Zehir kusarak...” Devam edemiyordu. Son nefesini vermek üzereydi sanki. Tinhu iyice meraklanmıştı. Cümlenin devamını duymak için sabırsızlandığı her halinden belliydi. Haberci, Tinhu'nun sormasına fırsat bırakmadan tamamladı sözünü. “... Zehir kusarak yeni bir ölümü bekliyor olacaksın. Ve unutma ki Güç Dağı yalnızca her adımda ölebilenlere geçit verir!”
176 
 Çile 1  (Mahmut Uğur Şahinol)

Sende bulduğum herşey benimle birlikte yaşlanıyor sensiz.
177 
 Gonca Bir Güldü  (nail uyar)

Üç Numaralı odada balını yapmaya çalışan arı gibi çalışıyordu genç kadın. Ceyda diyorlardı ona. Henüz yirmi yaşlarındaydı. Servi boylu, ince belli, uzun kumral saçlı, ela gözlü bir afet. Kaşları yay, kirpikleri sanki bir ok. O servi boylu vücuttaki ince belin altında dolgun bir kalça, üstünde ise diri ve yüklü gösler vardı. Beyaüz ve pürüzsüz teninin üstüne giydiği, yarı ipekli siyah iç takımı çok kışkırtıcı bir hale sokuyordu. Oysa, aynı kadın giyinik olduğunda ise masum bir güzelliğe bürünüyordu.
178 
 Kırmızı  (Yeşim)

...Sütsüz acı kahve gibi...
179 
 Bilinmedik Bir Zaman  (ufuk ,ataman)

Kadın bağdaş kurup oturuyordu. Yaklaştıkça onun dadesi olmadığını fark etti.Bu onun için büyük bir hüsrandı. Ter içinde kalmıştı. Dadesinin ona ördüğü işliği giymek için geri dönüp giderken kadın seslendi arkasından
180 
 Bencil Doktor  (Mutlu Özçelik)

Annesinin ölümünden kendisini suçlu tutmuş, hırsla azimle çalışarak onun için doktor olmuş ama kendisini beğenmekten ve etrafındakileri küçümsemekten kendisini alamayan kızın hikayesi..

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Teslimiyet
Samile yener
Şiir > Öyküsel
Gündüz Depremi
Arman Berra
Öykü > Beklenmedik
Black Friday
Arman Berra
Öykü > Beklenmedik
Miras
Kamil Erbil
Öykü > Beklenmedik
Evlilik Kâbusu
GAYE DİLEK GEZER
Öykü > Beklenmedik
Prostat
Ömer Faruk Hüsmüllü
Öykü > Beklenmedik
Bir Ziyafet
Yûşa Irmak
Öykü > Beklenmedik
Yaban Arısı
Talha Yaman
Öykü > Beklenmedik
Nokta
Hacer AKTAŞ
Öykü > Beklenmedik
Beyaz Türkler
mehmet avcı
Öykü > Beklenmedik
Mısırcı
Cafer ŞAHİN
Öykü > Beklenmedik

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.