Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost |
|
||||||||||
|
Ayaklarının altında lirik bir cennet. Hiçbir yerde durmuyorsun. İncir yaprağına göz yaşların damlıyor ama sen, masalı yaşamaya devam ediyorsun. Varoluşun hissedildiği, acı duyma ayini sanki bu dans. Acı çekiyorsun bu masalda. ‘’ yanlış bir öyküdesin, yeniden yazılman gerek!’’ Senin dansın bir hatıra defteri yaprağı. Artarda donup kalan anların yıllar sonrasına dokunuyorsun. Kollarının uzandığını görmüyorsun. Sular yarıldı içinden çıktın ama sen, sulara geri dönüyorsun. Gülüşün, kumsalda, kimin yaptığını bilmediğin kumdan bir kalenin surlarında kayıt altına alınıyor. Çıkmak istiyorsun bu defterden. Gerdanına iki kalem darbesi daha değiyor, acı çekiyorsun… Senin dansın ‘iki kapılı bir handa’ en peltek ereksiyon olma hali. Bar, hafif loş ve soğuk. İlkbaharın başındayız. Yüzün menekşe kadar mor. Balerin oldun, içimin gürültülü parkında. Eteğinde, asi çocuklar eğlenip durdu. Döndüler seninle… Şehrin sokaklarına nefesini salsan, bütün örümcekler kraliçe anneye gelmek için cafe’ye doğru yürüyeceklerdi. Şehir, sürünen ruhların izleriyle dolacaktı. Fakat, dansının acemi bir yanı da vardı. Senin olmayan, emanet bir eşya gibi duran…iğreti bir yan. ‘’kendini bırakma’’ dedi, biri. İyisin, dedi. Gök, o kadar uzak değil. Şarkılar nazenin. Gülüşünün mecrasında gece. Bu ırmak, seni kendine götürür, dedi. Sen acı çekiyorsun! Senin dansın ışıltılı, natürel zamanların saydam çalışması bir tablo. Sesin, keskin çizgilerle bölünmekte. Renkler, bir kavis bulma ümidiyle bedeninden, beton zemine doğru cılız bir su akıntısı gibi akmakta. Hissediyorum bunu, susuyorum, izliyorum sadece.. Demir parmaklıkları zorlayan tutsak bir hayvanın soluğunu saklıyorsun göğsünde. Uzak bir yerde, belki sadece gözlerinin gördüğü o yerde, bir ses çağırıyor seni. Yalnız ikimiz duyuyoruz. Hissediyorum bunu, susuyorum, dinliyorum sadece… Kavalyen keyifli, kendinden geçmiş. ‘soyun da gir koynuna, terin ilaçtır ona’ çünkü paragrafın sonuna dayadığın sırtını en çok o biliyor. Senin dansın bir kırkikindi yağmuru. Geceye taşıdığın gökkuşağının renklerinde artan figürlerine her an bir yenisi ekleniyor. Her biri ayrı bir yolculuğun hikayesi. Hangi damlaya dokunsan, sürgün bir hayattır gördüğün. Dönüyorsun, durmuyorsun… Uzaklığa yaktığın ağıttır bu dans. Kuralsız bir dans. Seni izleyenler oldu, birkaç masa ötede. Gözlerinde gezindin onların, kıvrak ve çıplak. Anlamak için bildiklerinden yola çıkarak seni, künyelerinin kutsal cümlelerinde sorguladılar. Ezberlerini bozdun onların, şehri unutturdun onlara, ötekiydin, ait değildin dünyalarına… Bazen, gri bir bulutun eşliğinde büyülü zamanlara yolculuk yapıyorsun. Kanatlanıyor, göğe tırmanıyorsun. Sonra, denize dokunuyorsun. Geçmişte yaşamış, gizemli ama taşlanarak öldürülmüş bir cadı’nın yüzünü görüyor, korkuyorsun. ‘Tutun beni!’, diyorsun. Vahşi ruhun seni ele geçirmeden şimdiki zamana, mekâna, hayatına geri dönüyorsun. Her dansın düşebilme ihtimaline sahip olduğunu biliyor, incinmenin verdiği keskin sızıyı duyuyor, acı çekiyorsun yine… Senin dansın iki bedenin arasına sıkıştırılmış bir çeliğin erimesi. Dokunmanın, aşkın yarısına denk geldiğine olan inancın öteki yarısını da şiirlere bırakıyor. Mesafeler, ölümcül geçen zamanlardır. Yürünen bağ ve bostan boyunca, saçlarının arasında gezinen parmaklar boynuna inecek, oradan ayaklarına ulaşıncaya kadar durmayacak. Bunu istiyorsun. Kokularda sarhoş oluyorsun, yol boyunca çiçekler, iki tarafında meyveler. Ateşlerde canlanıyorsun, içinde biriken kıvılcımlara teslim oluyorsun. Uçurumlardan nefret ediyorsun. İki yaka yaşamların ödünç olduğunu sayıyor, yeni ritimlerle dansına devam ediyorsun. Senin dansın sonsuzluğa açılan bir pencere. Oradan, beni görmesini bilmiyorsun. Bunca sözcüklerle ozan eyledim kendimi, camın ardındasın, duymuyorsun.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © sargon, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |