• İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik |
61
|
|
|
|
Konteynerin yanına oturdu. Çok geçmeden bir genç, onu dilenci zannedip önüne para attı. Zaten görüntü olarak dilenciden pek farkı da yoktu. Paraya baktı, almadı/alamadı. Gelip geçenler onun bu halini görünce kimi acıyor, kimi görmemezlikten geliyor, kimi kızıyor, kimi de ona “Çalış, çalış!” diye akıl veriyordu. |
|
62
|
|
|
|
Çevresi daha açık renkti, ortasına doğru koyulaşıyordu. Rengini tam olarak söylemek zordu. İlk bakışta siyah gibi görünüyordu ama bir süre sonra içinde gökkuşağının yedi rengini de ayırdeder olmuştum. |
|
63
|
|
|
|
Meleklerin insanlardaki pisikolojik işlevlerini şöyle tanımlayabiliriz.
“ Yıkılan kişiselliğimizi yeniden yapılanmasına yardım eden ve var olan
kişiselliğimizi koruması altına alan.”
|
|
64
|
|
|
|
Dokunduğum herşeyin bir yarısı Hayat, diğer yarısı Ölüm olduğunu gördüm.
Bir masal gibi "bir varmış, bir yokmuş..." , işte buymuş yaşamın gerçeği, anladım. |
|
65
|
|
|
|
Geçmiş,gelecek ve şu an...Ne büyük gizemdir.Yaşadığımız her anın bir parçası,biz yaşıyorkenden arta kalanlardan oluşur.Yaşayacağımız an ise yaşıyorkenki halimize en yakın olan andır. |
|
66
|
|
|
|
O yılarda Ankara’nın Altındağ ilçesine bağlı olan bir gecekondu semtiydi.
Hayatımızın nasibi muvacehesince tercih edilen ve iradi olarak karar verilen bir ahşap evde oturuyorduk. |
|
67
|
|
|
|
Hep çocuk kalsam keşke;
Kalbim koşmaktan çarpsa
Gözyaşlarım Annem öptûğúnde kurusa
Arkadaşlarm sadece oyunda satsa !
Sadece kahkahalarimda boğulsam
Yaralarım sadece deri ustunde olsa
Annemin ôpucuğu merhemim olsa |
|
68
|
|
|
|
Orhan Turan'ın yazdığı "Saat 14.00" adlı, Kısa film senaryosu.
"SÖZ VERİLMİŞ ZAMANLARDA BULUŞMAYI SEVENLER İÇİN" |
|
69
|
|
|
|
Bir süre açığa doğru serin suları kulaçladım. Güneşin tenimdeki sıcaklığından şimdi eser yoktu. Yorulana kadar yüzdüm. Arada ayak bileklerimden parmak uçlarıma doğru kasılmalar oluyor, sırt üstü uzanıyordum. Böylelikle kramp oluşmasını engelliyordum. |
|
70
|
|
|
|
İlişkimizden söz ettiğimi anladığını sanıyorum. İlişkimiz şimdi bir sınavdan geçiyor. Kabul etsek de etmesek de bir dönemece gelmiş bulunuyoruz. Dikkat edersen ilişkimizin bittiğini söylemiyorum. Çünkü bitmiş ilişkiler bir daha okunmamak düşüncesiyle kitaplık rafına kaldırılmış tozlu kitaplar gibidir. Bazen elimize alırız sonra olduğu gibi gene yerine koyarız, bazen elimize alırız üzerindeki tozu üfleriz, bazen de elimize alıp sayfalarını karıştırırız ama nedense bir türlü okuyamayız… Oysa bizim kitabımız şimdilik okunuyor.
|
|
71
|
|
|
|
Asıl olan; düşünceler ve düşler, işte böylesine bir anda içiçe girip yol ortasında karşımıza
çıkıveriyorlar.
Mutluluk mu?
O hepimiz için yol ortasında....
|
|
72
|
|
|
|
..... Dönüşte şoförün gözlerine takıldı gözleri çok uykulu bakıyordu soför. "Herhalde buradan itibaren yedek şoför aracı kullanacaktır" diye geçirdi içinden.
Mola yerinde bir anons duyuldu “Ankara’dan 22’de hareket eden Bodrum otobüsü yolcuları mola süreniz bitmiştir, otobüsünüzdeki yerlerinizi almanız rica olunur.” |
|
73
|
|
|
|
Aklımın ortasına sıkı bir yumruk yemek isterdim. Elimden tutup götürmesin diye beni. |
|
74
|
|
|
|
Kelle de ne kelle; gözleri parlıyor, dili bir karış dışarı sarkmış, kanlı görüntüsü ile, sanki korku filmlerindeki bir sahneyi oynuyor... |
|
75
|
|
|
|
Ben balıktan anlamam! derdi ilk başlarda. Geçenlerde malzeme satan çocukla şakalaştı. Gazeteciler gelmişler.Sordukları son soru,"Peki ya kadınlar,onlarda balığa meraklı mı ?" diye sormuşlar.
Abla dedi? "Vallahi seni örnek verdik."
Biliyorum zaten dedi.
Adı buralarda deliye çıkmıştı. Küçük bir kasaba.Gölün kenarında her gün balığa giden bir kadın. |
|
76
|
|
|
|
Güneş, görevini icra ederken yakasında bir kimliğe hiç ihtiyaç duymuyordu. Bir sürü pencereden kimseye hesap vermeden özgürce girip çıkabiliyordu. Her pencere farklı bir hayata açılıyordu. Kimi güneşin sarısını ruhunun karanlığından dolayı göremiyor kimi görüyor ama görmemezlikten geliyor kimi de güneşi göremeyecek kadar kederde olduğu için hâlâ kışı yaşıyordu. |
|
77
|
|
|
|
ilk taslaklarımdan biri. bir gün mutla bitecek. peki o pırıl pırıl elbiseli karmaşık yüzlü adam kim? ve nedewn o halde? işte bu soruların yanıtını öykü bitince alacaksınız |
|
78
|
|
|
|
Evet, sahnede bir mucize yaşanmıştı. Kısa bir süreliğine de olsa Ömer Seyfettin dirilmişti. |
|
79
|
|
80
|
|
|
|
ben ben olmaktan çıktım romeo.. kendimi o pencereden atalı asırlar geçti, arsenik kokan sevgilim. |
|