• İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik |
121
|
|
|
|
Mehmet, genetiği ile oynanmış yiyeceklerden yemediği için düşünme yeteneğine sahipti ve bu sayede kendini ele vermeden hayatını devam ettirebiliyordu. Mehmet hayatta pek başarılı olamamıştı bu çok normaldi çünkü, o kul köle efendi zincirine girmiyordu. Özgürlüğüne düşkündü. Mehmet’in çocukluk yıllarında recep diye bir arkadaşı vardı. Recep çocukluk yıllarında birileri tarafından adam yerine konulmadığı için anti sosyal kişilik yapısını seçmişti. Recep’e genetik artık recep derlerdi.
|
|
122
|
|
|
|
Hoşlandığı değil. Sevdiği ve sevmediği şeyler olmuştu hep. Karşı olduğu ya da karşısında olan; yanında olduğu ya da yanında olan şeyler. Hangi ressamı seveceğini; hangi müziği dinlemesi gerektiğini bilir. Hangi yazarları okuması gerekiyorsa o yazarın kitaplarını okur. Kimi yazarların kitaplarını, sadece hakkında fikir sahibi olmak için sayfalarını çevirmekle yetinirdi.
|
|
123
|
|
|
|
Bir kanguru varmış. Kesesinde yavrusunu taşırmış. Zamanla yavru büyümüş, keseye zor sığar olmuş. Ayrılık vakti gelmiş, çatmış.
Anne kanguru: " Benim güzel yavrum, artık büyüdün, kocaman oldun. Ayrılacağız, sen yoluna ben yoluma. "
Bunun üzerine yavru kanguru: " Anne, ne olur beni bırakma. Ben sensiz ne yaparım? "
|
|
124
|
|
|
|
Önceliklerini yaşamın Ona sunduğu sınırları geliştirmek için belirliyordu ki bu belirleme tamamen ruhani bir dalgalanmayla büyüyordu |
|
125
|
|
|
|
Neden yaşamamız gerektiğini sorgulamaktan bıktım usandım artık, bazen bir dağ olsaydım keşke diyorum,yada bir ağaç,akıp giden şelale mesela, yada ne bilim, bulut belkide ,yıldızlar kadar uzak insanlığa bir okadarda yakın,toz olmalıyım mesela dağılıp gidebilmeliyim istediğim zaman,,, |
|
126
|
|
|
|
Her ikisinin de üniversitenin kadın hakları ile ilgili topluluğunda faaliyet gösterdiklerini öğrenince Leyla kızıyla ilgili bilmediği bir hususun farkına vardı. Neydi bu iki genci bu konuda birleştiren husus?
|
|
127
|
|
|
|
Her gece en azından beş defa uyanırım. Dinlemek için. Nerde olursam olayım, her kimler olursa olsun evin içindekiler, her birinin soluklarını dinler, sağ salim uykularına devam ettiklerini teyit ettikten sonra dalarım tekrar. |
|
128
|
|
|
|
Bir kedi gibi sobanın kenarına kıvrıldı. Ayakkabılarını çıkarıp kenara koydu. Çantasından sigara paketini alıp bir sigara bana uzattı. Bir tane de pembe rujlu dudağının arasına sıkıştırdı ve benim yakmamı bekledi. Önce onun sigarasını yaktım. Dumanını uzun uzun içine çekerek yüzüme üfledi.
|
|
129
|
|
|
|
Es geçtiğimiz insanlar anısına. |
|
130
|
|
|
|
İnsanlık ucuzlamış dostlarım hem de çok.
Benim başıma gelen ders oldu.Sizler de
bu nitelikteki açıkgözlerden kendinizi koruyun. |
|
131
|
|
|
|
Tam onu teselli etmeye çalışırken,
-Dokunma bana. Sonra başka hastalıklar da geçebilir...
-Ne hastalığı yav, neler saçmalıyorsun. Ben hasta falan değilim ki...
-Bana Frengi olduğunu neden söylemedin? Cevap ver neden sakladın benden?
Aklım karışmıştı. |
|
132
|
|
|
|
...Servi ya da Selvi işte bütün meselem buydu... |
|
133
|
|
|
|
ya gerçekleri öğrenmek,bu kadar acı vericiyse! |
|
134
|
|
|
|
Rekabet arkadaşlığı bitirir |
|
135
|
|
|
|
merakla beklenen yazımın son kısmı... |
|
136
|
|
|
|
Yaralanmıştı;beklemediği bir anda gelen telefon ve karşısındaki ses ona şuana kadar tatmadığı bir yarayı tattırmıştı.Artık sevmediğini söylüyordu karşısındaki ses ve böyle bitmesi gerektiğini,son sözse ''herşey için teşekkür ederim'' olmuştu.Bu onun ayrılıktan aldığı ilk darbeydi,kabullenemedi ama tek bir kelime de düşmedi dudaklarından.Çünkü böyle bir anda ne diyeceğini hiç bilmiyordu.Telefonu kapattı ve kapatmasıyla duvara fırlatması bir olmuştu.Çöküp kaldığı koltuğunda öfkeyle karışık gözyaşları süzülüyordu gözlerinden. |
|
137
|
|
|
|
Korkunun çabası içimde, denize yansımış mehtap gibi uzanıyordu. Ve gerçekten de istediğini almıştı benden ; Beni benden. Apayrı bir insan vücudunda ruhumun derinliklerine kadar farklılaşmıştım. |
|
138
|
|
|
|
Düşünceler, aklımdan gelip geçen cümleler içimdeki sesi susturmak istercesine kalabalık ve gürültücü. Huzur, posta adresi olmayan dinginlik, gözlerden geçip gönlü okşayan manzaralarda kendini gösterir. |
|
139
|
|
|
|
Uzun zamandır beklenen, ertelenen bir buluşmanın kısacık öyküsü |
|
140
|
|
|
|
‘’ Allahın belası zeytinler, yatağın içinde oturup yazıyorsun. Ben zeytinleri nasıl yuvarladığını okumak istemiyorum. Zeytinleri nasıl yuvarlayacağımı sana yaşatmak istiyorum. Sen ne yapıyorsun. Atıyorsun beni yataktan. Küt diye yere düşüyorum. Yan odaya geçip sonra resim yapmaya başlıyorsun…’’’
|
|