Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Tam bir hafta olmuştu evet tam bir hafta.. Kendisini bu konuda çok suçlu hissediyordu. Ahh, biraz daha hızlı olsaydı.. İlacını annesine hızlıca getirseydi keşke.. Kendini asla affetmiyecekti. Annesi onun ilacını geç getirmesi nedeniyle öldü. Evet evet kendi suçuydu ve asla kendini affetmiyecekti.. Yavaş yavaş sağ gözünden ufak bir gözyaşı süzüldü. O gece gözüne uyku girmedi.. Sabah zaten kahvaltıda da hiç kimse yemek yemiyor, put gibi duruyordu.. Herkes annesini, babaları ise biricik eşini arıyordu.. Keşke o olsa, keşke çaylarını o koysaydı ama yoktu.. Evet yoktu.. Kızına da hiç kızmıyordu.. Zaten biricik eşini kaybetmişti.. Çok üzülmüştü. Bir de onu suçlayamazdı.. Gelgelelim bizim kendini suçlu tutan kız çocuğuna.. O zaman, annesi öldüğü gün tam 12 yaşın da olan kız bugün büyümüş. Doktorluk sınavlarına girmiş, kazanmış ve atanacağı hastaneyi bekliyordu.. Tam 14 sene geçmişti aradan. Evlenmiş, 3 yaşında da bir kızı olmuştu.. Babası çoktan vefat etmiş.. Kardeşleri ise de kendisi gibi mesleklerini ellerine almışlardı.. Ama herşeyi unutmuşta neden annesini unutmamıştı.. Kendisini hala suçlu buluyordu.. 14 sene aradan hangi çocuk annesinin ölümünden kendisini sorumlu tutardı ki.. Ufak, 3 yaşında olan kızınında mesleğini doktor olarak seçmişti.. Onun için doktorluk artık normal bir meslek olmaktan çıkmıştı.. Başbakanlıktan bile önemliydi. Kutsal bir meslekti.. Ne de olsa o gece annesinin başında bir doktor olsaydı, annesi ölmeyecekti. Ama bu sorunlar ve düşünceler arasında kendisinde bir değişiklik olmuştu davranış olarak.. Kendisi bunu anlamasa, bilmese bile. Evet evet, o annesini kaybeden kız tam 14 yıl sonra artık kendini beğenmiş, başkalarını küçümser olmuştu. Aradan yıllar geçmiş mesleğinin 26. yılını arkadaşlarıyla beraber kutluyordu.. Artık o olgun bir doktor bir professiyoneldi.. 2 gün sonra kendisinde bir hastalık belirdi.. Göğsü çok ağrıyor, bazen inanılmaz bir acıyla uykuları kaçıyordu.. Bir aylık izni vardı, dinlenme süresi.. Ama artık kendisini beğenmekten, etrafındakileri küçümsemekten yanında hiç kimse kalmamıştı. Artık bencilliğinden, etrafındakileri çok küçümsediğinin farkına varmıştı. Çok pişmanlık duyuyordu.. Kendisinin de sonunun annesi gibi olacağını biliyordu. Ve artık o gün gelmişti.. Evet evet, gece saat 03:00 civarlarında uyanmıştı.. Yatağının başındaki sürahiden bir bardak su içmişti, ama hala göğüs ağrısı geçmiyordu. Arkadaşını aramıştı telefonla.. Arkadaşı ise bir saat içinde orada olacağını söylemişti. Artık ağlamaya başlamıştı. Gene o akşam gibi, kafasını pencereğe dayamış, annesini düşünerek bir uykuya dalmıştı.. Bir saat geçmiş arkadaşı gelmiş ama kapıyı vuruyor ama açan yoktu.. Bir çilingirle kapıyı açmıştı. Ama karşılaştığı tek şey vardı ki oda: Bir Ceset! Evet, annesinin ölümünden kendisini suçlu tutan, o ufak kız büyümüş doktor olmuş ama kendisini beğenmekten ve etrafındakileri küçümsemekten kendini alamamıştı.. Gene yalnız olduğu bir gece Azraile bedenini teslim etmişti..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mutlu Özçelik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |