• İzEdebiyat > Deneme > İlişkiler |
321
|
|
322
|
|
|
|
Çizgisiz beyaz kağıtlarımın üzerine dökülen zehirli bir mürekkep lekesiydi sensizlik, gitgide bulanıklaşarak akardın içime! Sensizlik, en kalabalık yalnızlığımdı benim, en frenlenemeyen, en şizofren yanım!
|
|
323
|
|
|
|
Bakarsınız duygularınız halen sımsıcacık, hüzünler ise daha bir dibine çöker, acılar demlenir, lime lime olur yaşanmışlıklarda tüm beden, pıhtı pıhtı koyulaşır sevdalar; karışır kana, dolaşır ayağa, kocaman bir sarmaşık misali gövdeyi sarar usul usul.
|
|
324
|
|
|
|
Tek bir gece kaç geceye bedeldir yalnızlığa ihanetin huzurunda… Sabahın yaklaşan seslerine karışan kahkahalarımızın yansıması olsa gerek şimdi aynı yere dalıp giden bu anlamsız gözler. |
|
325
|
|
|
|
aldanmak güzeldir, iman insanı aldatılmaya daha müsait hale getirir, çünkü çevresine hep iyilikle bakar, elinden, dilinden iyilik hasıl olur, insanın kötülükle yoğrulmadığına inanır, ta ki kalbi ile dili farklı söyleyenlerle karşılaşıncaya değin |
|
326
|
|
|
|
Gidenin arkasından ağlayan ,sadece ağlayan sensin. |
|
327
|
|
|
|
Hayat bazen yaşamk istemediğimiz şeylerle karşılaştırır bizi, onlardan ders çıkarabilelim diye..Ben ne yapması gerektiğini çok iyi bilip yapamayanlardanım.Dilerim siz benim gibi olmazsınız.. |
|
328
|
|
|
|
İnsanları anlamaya çalışırken, Ego ile Özbenlik devreye girer, tatlı bir münakaşa hatta yılların hesaplaşması başlar, sonunda ne olur dersiniz? |
|
329
|
|
|
|
Spinoza der ki “sevginin derecesi ölçüsüz sevmektir”… Öyle midir sizce de? Ölçüsüz bir şey olur mu? |
|
330
|
|
|
|
ve gitmek zamanının ertelenmiş halidir susmak… |
|
331
|
|
|
|
Bir gün güneş açıverirken ruhuma gelen güzellik, bir gün yağışlıyken gelen hüzün, odamdaki topak topak açan bembeyaz sardunyalarım ve bir tarafta kurumuş olanları. Bugün bembeyaz topak topak olan sardunyalar gün gelecek kuruyacak, yenileri açacak ben baktığım beslediğim sürece. Halbuki bir zamanlar kırmızı beyaz açardı, neden kırmızlar yok oldu, tümüyle beyaza boyandı? Neydi dostluk, sürer mi ebediyen?
|
|
332
|
|
|
|
Sevgi sonunda yanmayı getirir!.. Beğeni ise sonunda kaçmayı!.
Tanıştığın “sonluğun” kendisiyle, göze göze gelmenin farkındalığıyla sev beni...
Ne Leyla gibi, ne de Şirin gibi... |
|
333
|
|
|
|
Neredeyse on gündür hastayım.Önce grip ile başlayan rahatsızlığım nezle ile devam ediyor,sürekli burnumu çekiyordum. Geçirdiğim rahatsızlık psikolojimi de bozmuştu. |
|
334
|
|
|
|
Artık yazmak zorundayım sadece.. sana anlatamıyorum. Ve dayanamıyorum da.. hep derdin yazılması gerekir bu hikayenin.. herkesin canını acıtacak kadar sadedir çünkü ve gerçektir. Eksiği fazlası benim olsun. Ben olayım bu sefer açıkca korkusuzca.. ama hiçbir zaman bilemeyeceksin.. gerçekten ben miydim gördüğün, sevdiğin.. ya da yalnızca hayal miydim.. gittiğimde arkamdan kalanlara bak.. seni doğruya ulaştıracaktır.. |
|
335
|
|
|
|
Dünyaya bir dha gelirsem seni tanımayacağım.. Tabi sen de burada olursan.. Peki ya şimdi ne yapacağım? |
|
336
|
|
|
|
Seni okşayan ellerin yanında sanki bileti kesilen garip bir yolcuyum. Seni severlerken başka gözler ve eller korkular, kaygılar otobüsünün içindeyim. Kimdir bu üçüncü kişiler? Sen ve ben aralığında özgür bir ülke bırakırken, kimdir o ülkelere girip talan edenler? Bir elin parmaklarının diğer elin parmaklarının içine girmesi gibi kimdir bizimle bu kadar içli dışlı olanlar? Kimdir aşk apartmanımızın asansörüne bindiğimizde bizimle beraber binen ve inen? Üçüncü kişiler akan bir renge benzer, karışır diğer renklere. |
|
337
|
|
|
|
Zaman duvarlardan sıvaları koparır gibi insanları da söküp atmakta hayatından. Sabırla, tek tek taşlarını dizdiğin duvarları yıkmaya çalışmaktasın artık. İnsan dünyada en kompleks varlık iken yetmemekte sana. Arzudan arzuya, duygudan duyguya atlatmakta seni. Sanki ip atlatır gibi. |
|
338
|
|
|
|
Dar alandaydık. Neden dar alıyor diye sormadık. Sadece dar alana baktık. Genişçe bir yerden… |
|
339
|
|
|
|
Bazan bir fincan kahvede içerken seni, yanında içtiğim suya benziyor sahip olduğum diğer herşey.. |
|
340
|
|
|
|
Bazen affedilemez durumlara da düştüğümüz olur. Affedilmeyen kendimiz, affedemeyen de kendimiz.. Zayıflık mı evet, iyilikten mi tabii, zaman zaman bunun aptallık olduğunu görmemiz de uzun sürmez.. Bunu anladığın anda bir kuyunun dibindesin. |
|