..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Beklenmedik > lacivertiğnedenlik




28 Ocak 2013
İstasyon  
lacivertiğnedenlik
Bir kedi gibi sobanın kenarına kıvrıldı. Ayakkabılarını çıkarıp kenara koydu. Çantasından sigara paketini alıp bir sigara bana uzattı. Bir tane de pembe rujlu dudağının arasına sıkıştırdı ve benim yakmamı bekledi. Önce onun sigarasını yaktım. Dumanını uzun uzun içine çekerek yüzüme üfledi.


:AHEH:
O gece pencereden bakarken dönemeçte bir araba gördüm. Farları yanıp sönüyordu. Odamdan dışarı çıktım. Merak etmiştim. Belki de yardıma ihtiyacı olan biridir diye düşündüm. Arabanın yanına gittiğimde, orada kimsenin olmadığını fark ederek sağa sola bakındım. Gözüm dönemecin yanından tepeye doğru tırmanan birine takıldı. Peşine takılıp yavaşça yokuş yukarıya yürümeye başladım. Onun erkek olduğunu düşündüm. Aramızdaki mesafe azalmıştı. Dolunay ışığında beline kadar inen uzun siyah saçlı kadını görünce şaşırdım.


Gecenin bu saatinde, ıssız yerde ne aradığını, neden buraya çıktığını merak ettim. Tepedeki düzlükte durup etrafına bakındı . Çantasından fotoğraf makinesini alarak vadiyi ve dolunayı çekmeye başladı. Arkası dönüktü. Ona seslenip rahatsız etmek istemedim.


Sessizce kayanın arkasından onu izledim. Bir ara yüzünü bana doğru döndü. Hayatımda o kadar güzel bir kadın gördüğümü hatırlamıyorum. Beni görmemişti. Büyülendiğimi itiraf ediyorum. Her deklanşöre bastığında yüzünde güzel bir gülümseme vardı. Çekmediği tek bir kare yok gibiydi. Mutlu ve neşeli görünüyordu. Bir sorun olmadığını düşündüm ve istasyona geri dönmeye karar verdim.


Bir kaç adım atmıştım ki ayağımın altındaki küçük taşlarla toprağın kaydığını hissettim. Yuvarlanmaya başladım. Dizim kanadı. Canım çok acıdı.

Ellerimle yüzümü kapadım. Dolunay sanki ortadan kayboldu. Ağladım.

Evet, yuvarlandığım yerde bir süre öyle kaldım. Parmaklarımın arasından sızan ışıkla kendime geldim. Ellerimi yüzümden çekip yeniden göğe baktım. Dolunay eskisi gibi parlıyordu. Geri dönüp kadını uyarmaya karar verdim. İnişte dikkat etmesini söyleyecektim.

Düzlüğe çıktığımda yoktu. Sağıma soluma bakındım. Aşağıya uçuruma, kayaların arkasına, her yeri aradım ama fotoğraf çeken kadını bulamadım. Ortadan kaybolmuştu. Tepeden aşağıya yürüyerek arabanın yanına geldim. Farlar hala yanıp sönüyordu. İstasyona yöneldim. Orada da yoktu.

Ne demiştiniz Maria mı? Adını sormadım. Hiç konuşmadım. Kaybolmasının benimle ne alakası olabilir. İnsanların hayatına girmiyorum. Onları rahatsız etmiyorum. Onlar gelip benim istasyonumda konuk oluyorlar. Onlara yardımcı olduğum zaman mutlu oluyorum. İşim bu. Burayı sevip sevmediğimi mi soruyorsunuz, evet seviyorum. Bir yere gitmeyi düşünmedim. Kadının nereye gittiğini bilmiyorum.


Temmuzun ikinci haftası, güzel bir dolunay gecesini izlemek için öylesine bakınıyordum. Uzaktan bir arabanın yaklaştığını gördüm. Uzun farlarını yakmıştı. Son sürat gelip istasyona girdi. Neredeyse ezilecektim. Bağırmak için başımı arabanın ön camına yaklaştırdım. Arabada yalnız bir kadın vardı. Kapıyı açıp arabadan dışarı çıktı.

Üzerinde ince gömlek, kısa etek ve ayağında kırmızı rugan ayakkabıları vardı. Kısılmış ses tonu ile benimle konuştu.

‘’Afedersiniz bayım, hızlı araba kullandığımın farkındayım ama arabanın kliması bozuldu. Hastayım ve ısınamıyorum, rica etsem ilgilenir misiniz’’ dedi.

Hayatımda hiç klima tamir etmedim. Arabalardan hiç anlamam, sadece benzinleri bitince doldurmayı bilirim. Müşteri ne kadar benzin isterse o kadar koyar yollarına devam etmelerini sağlarım. Kadının yüzüne baktım. Hava soğuk değildi.

‘’Üzgünüm, klima tamirinden anlamam’’ dedim. ‘’

Öksürüyordu.

‘’ Çok üşüyorum, böyle yola devam etmem imkânsız. Kalabileceğim bir yeriniz var mı?’’

‘’ Çok üşüdüğünüz belli oluyor, titriyorsunuz bayan, arzu ederseniz burada kalabilirsiniz. Sizin için sobaya bir kaç odun atarım ısınırsınız…’’

"Peki‘’ dedi.

"Rahat olun bayan, isterseniz uyuyup bir güzel dinlenin, ben pencere kenarında sandalyede uyurum. Benim için sorun olmaz‘’ dedim.

Bir kedi gibi sobanın kenarına kıvrıldı. Ayakkabılarını çıkarıp kenara koydu. Çantasından sigara paketini alıp bir sigara bana uzattı. Bir tane de pembe rujlu dudağının arasına sıkıştırdı ve benim yakmamı bekledi. Önce onun sigarasını yaktım. Dumanını uzun uzun içine çekerek yüzüme üfledi.

‘’ Öksürüyorsunuz bayan sigara içmeseniz iyi olur.’’

Bana aldırmadı. Bir süre boş boş yüzüme bakarak konuşmaya başladı.

‘’ Siz’’ dedi. "Adınız nedir?’’

Bir kadının adımı soruşu hoşuma gitmişti. Çekingen biri sayılırım. Buralar ıssız yerler, her gece beş veya yedi arabanın geçtiği bir yerde insanlarla konuşma sansım pek olmuyor. Bazıları istasyona uğramadan geçer. Bazıları ihtiyaçlarını gidermek için uğrarlar. Pek konuşmazlar, paralarını ödeyip yollarına devam ederler.

Kısa bir sessizlikten sonra .

‘’ Salvatore, Salvatore Este…’’ dedim.

‘’ Ben de Teodora.’’ dedi.

Ona battaniye verdim. Sıkı sıkı sarıldı. Bir bebek gibi uyudu. Sırtı bana dönüktü. Sıcaktan terlemiştim. Bir bebek gibi uyuduğunu neden söyledim. Hayır, aslında bir bebek gibi uyumadı. Ben öyle olmasını istedim. İç çekişleri canımı acıtıyordu. Bir kadının iç çekişi bana her zaman dokunaklı gelmiştir.

Teodora sabaha kadar sayıkladı.

‘’Anne, en temiz dönüşlerim hep sana.’’

Böyle bir şey diyordu. İçim acıdı, sanki uzun karanlık bir yolda yürüyordu. Hiç bilmediği sokaklardan geçip ayaklarına, kırmızı ruganlara bakıp içindeki hayvanları kaldırım taşlarına kusuyordu. Neden kustuğunu düşündüm. Kusmasını istedim. Belki de hiç kusmuyordu.

Sabah uyandığımda onu göremedim. Arabası dışarıda duruyordu. Belki de Maria gibi yoldan geçen bir arabaya binip gitmişti.


Biraz soluk almama izin verin lütfen. Teodora’nın gidişinden bir gün sonra dışarıda uyumaya karar verdim. Bu sivrisinek vızıltısına hiç tahammül edemiyorum. Işığın önünde dönüp durdular. Saat kaçtı düşünmem lazım. Sanırım üç gibiydi. Öyle bakınıyordum. Uzaktan bir arabanın yaklaştığını gördüm. İstasyona girmedi. Yolun kenarında durarak farlarını söndürdü. Arabadakilerin hayatları beni ilgilendirmiyordu, sadece şoföre çay ikram etmek istedim. Bir bardak çay alarak kırmızı tıra doğru adımladım.

Arabanın içinden iniltili sesler geliyordu.

Şoförün yalnız olmadığını anladım. Arabada bir kadınla sevişiyor gibiydi . Utanarak geriye dönmüştüm ki kadının bana camdan baktığını gördüm.

Dolunay ışığında kadının gözleri parlıyordu.

İçimden sineklere küfür ettim. Perdeyi sıkı sıkı kapatıp uyudum. Neler olduğunu inanın bilmiyorum. Sabah uyandığımda tır aynı yerdeydi. Kapısı açıktı. Elleri aşağıya sarkan birini gördüm. Ona doğru koşmaya başladım. Gövdesi parçalanmış yer kan gölüne dönmüştü. Ayaklarım kana bulaştı. Adamı ellerinden tutup toprağın üzerine yatırdım.Yanında kimse yoktu.






lacivertiğnedenlik








Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın beklenmedik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yağmur Ateş ve Sırlar
Zeytin
Çengel

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Tanrılar Kılıçlar ve Aryalar
Madam Porfori
Lipoendra
Örtüler
Film Şeridi
Katatoni
Siyah

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ağlayalım Vanya Dayı [Şiir]
Nesneler ve Nehirler [Şiir]
Olimbera [Şiir]
Bize Gereken [Şiir]
Hücre [Şiir]
Nefes [Şiir]
Paradoks [Şiir]
Göz Kapakları Felçli Kadınlar [Şiir]
Kalp Yırtıkları [Şiir]
Hard Rock Bir Şiir [Şiir]


lacivertiğnedenlik kimdir?

Blues manyağı,Fernando Pessoa,Walt Whitman,Kafka'ya aşık serseri . Gök kuşağındaki renkleri tablosuna siyah düşüren aykırı deli . Sepultura eşliğinde kafasını sallayan uçuk. Tüm statükoları red eden asi . Adını yemişlerden lacivertiğnedenlik yazı ve şiirlerinin adı. . .

Etkilendiği Yazarlar:
rus edebiyatı,nazım hikmet,cemal süreya,fernando pessoa,walt whitman


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © lacivertiğnedenlik, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.