..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarını düşünmedim. Tersine yaşam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onları seçti. -Juliette Binoche
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Toplumcu
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Göğsümde Ateş Böceği Gibi Parlayacak
İsa Kantarcı
Şiir > Aşk ve Romantizm

Kızı Aldım Çırılçıplak tramvaydan bakıyor gökyüzü susamış çocuklar gibi ne güzel memelerdi onlar genç kızın sürüye sürüye götürdü bavulunu beyazdı memeleri bavulu çekince ezildi memeleri meme çatalı çıktı ortaya tramvaydan bakıyor gökyüzü kumraldı bir daha asla unutamam tramvaydan bakıyor gökyüzü susamış çocuklar gibi bir genç kızdı simsiyah giyinmişti s.ktiğim siyahını asla sevmedim tramvaydan bakıyor gökyüzü annemi

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu
101 
 Bu Senenin Modası Sizce Ne?  (Mehmet Atılgan)

Modadan bir türlü vazeçemiyoruz.
102 
 İddia  (Mustafa Mert)

Mahallelinin takıldığı kahve de iddia bayiliği almıştı.Ozan Hulusi Ağabey’e ilk defa bu kahvede rastladı.Sıkıntılı olduğu ilk görüşte belli oluyordu.Heyecanla gazeteye bakıyor,kuponu işaretliyor,sonra hesap makinesinin birkaç tuşuna basıyordu.
103 
 İhtiyar Keçiler  (Şenol Durmuş)

O görmese de iki hırsız onu çoktan görmüştü. Bıçağı çeken bir hırsızın ihtiyarın üzerine yürümesiyle, zavallı ihtiyar şok geçirmişti. Yalvaran bir sesle, ağlayan yüz ifadesiyle 'Aslan evladım ben namaza yetişeceğim, siz işinize bakın. Allah işlerinizi artırsın, size kolay gelsin' demesi bile boşuna bir çaba olmuştu. Korkunç gözleriyle haplanmış bir hırsız için değil camiye giden bir ihtiyar, türbesinden kalkan bir evliya olsa da artık fark etmezdi..
104 
 Açlık...  (Necat Dilaver)

O kadar hızlı ve kuvvetli ilerliyordu ki onu hiçbir şey durduramazdı...
105 
 Bir Demet Maydanoz - Tanık - Son  (Nermin Güday Kaçar)

Hakim, adamı dinledikten sonra keskin bakışlarıyla salonu gözden geçirdi. Bu koltukta kaç yıldır çalışmakta olduğunu saymıyordu artık. Ne kadar kendi kendine şikayet etse de, bir türlü veda edememişti. Masasına gelen her dosyada farklı bir hikâye vardı. Son zamanlarda artan şiddet mağduru kadınları gördükçe, adaleti sağlamak, doğru kararı vermek de zorlaşmıştı artık. Görünüşe bakılırsa basit, kırgınlık sonucu açılmış bir davaya benziyordu. Avukatlara söz vermemesinin nedeni de buydu zaten. Davacı ve davalılar düşüncelerin daha iyi anlatabilirlerdi. Gerçi davalının avukatı sanki biraz bozulmuştu ama zararı yoktu. Hiçbiri ona karşı terslenmeye yeltenemezlerdi. Onca yılın deneyimi ve bilgisi vardı karşılarında. Oturuma yarım saat ara verdi ve odasına gitti. Pencereleri sonuna kadar açtı. İçerisi kokmuş gibiydi. İçeri dolan temiz hava ile kendine gelmişti sanki. Masasından kalktı; misafir koltuklarından birine oturdu. Hâkim kimliğinin karşısında tıpkı bir misafir gibi boş koltuğa kilitledi bakışlarını. Acaba, onu nasıl görüyorlardı? Kendi düşünceleri onu gülümsetmişti. Şu anda kapıdan biri girse ne düşünürdü. Saatine baktığında neredeyse aranın sona ermek üzere olduğunu anlayarak odadan ayrıldı.
106 
 Bir Demet Maydonoz  (Nermin Güday Kaçar)

Hâkim, duruşma salonuna girdiğinde, salonda bulunanlar ayağa kalktı. Yerine geçti. Salonu gözden geçirdi. Fazla kalabalık olmadığına göre sıradan ve sakin geçeceğe benziyordu. Daha önceden incelediği, önünde duran dosyanın kapağını açtı. Gün içinde kaç davaya girdiğini saymamıştı bile. Zabıt kâtibesi, huzursuz bir şekilde yarışa hazırlanan koşu atı gibi dimdik ve dikkatle onun komutunu bekliyordu. Mesleğe başladığından bugüne kadar kişiliğinde ve fiziğinde epey değişiklik olmuştu. Sakin ve duygusal biriyken başladığı meslek hayatı onu asabi bir kişiliğe sürüklemişti. Bu durum metabolizmasını da etkilemiş olmalıydı ki stresini yemek yemekle gidererek neredeyse yarım dünyaya dönmüştü bedeni. Koltuğa zor sığıyordu. Yerinde kımıldandı ve gözlüklerini çıkararak masaya bıraktı. Her iki tarafın avukatları onun davayı başlatmasını ve savunmalarını vermek için bekliyorlardı. Davayı açan taraftan savunmasını istedi. Davayı Kadın açmıştı. Avukat ayağa kalktı.
107 
 Düş (Ünce) Lerim  (SERAY ANIL)

Düşüncelerimin rüzgarında içim titredi, düşüncelerim bana bir çok bireyin aksine sıcak kuytular sunmamakta idi. Düşüncelerim, hayatlarındaki sıcaklığı yitirmiş, belki de hiçbir zaman sıcak bir hayata sahip olamamış insanlar adına hayatımdaki sıcaklığa rağmen beni üşütmekteydi.
108 
 Dağları Delen Budala İhtiyar  (Hulki Can Duru)

Yoğurt yapmak için maya süte çalınır, suya çalınmaz ! Bir tas suya bile maya çalsan o asla tutmaz ! Nerde kaldı koca göl? Üstelik, göl büyür, küçülür, dalgalanır, durulur, kurur. Ancak, dağlar asla değişmez, büyümez, yükselmez, kıpırdamaz, hep olduğu gibi kalır.
109 
 Töre ve Zulüm/ Bölüm 3  (Necmettin Yalcinkaya)

Artık her şey tastamamdı. Başlayabilirdi düğün. Ve başladı... Davul zurna çalmaya başladı.
110 
 Bir Yer Verdim Sokak Tarafından  (Gök Taner)

O kadar da yalnız değildim canım, sokak tarafından arkadaşlarım vardı. Yine de bazı şeyleri, içten yapmak gerekir.
111 
 Yere Düşen Tek Terlik  (Mustafa Mert)

Asgari ücretle geçinmeye çalışan bir işçinin hayatından kısa bir kesit.
112 
 Şaşkın Hırsız  (Nermin Güday Kaçar)

Koşarken nefes nefese kalmışlardı. Arabaya bindiler ve uzaklaştılar. Bütün planları suya düşmüştü. Planlarında bir hata vardı. Allah’ ın bütün diğer günleri dururken neden Cuma gününü seçmişlerdi ki! Tabii ki işe yaramazdı. Herkes, ellerini dua için açtığı anda onlar, günah işlemeye yeltenmişlerdi.
113 
 Töre ve Zulüm/ Bölüm 5  (Necmettin Yalcinkaya)

Yol bitmek bilmiyordu bir türlü, uzadıkça uzuyordu... Ne kadar yürüdüğünü kestiremiyordu Sultan, yalnızca ayaklarının sızladığını hissediyordu. Hava kararmaya başlamıştı, yol bitmiyor aksine uzuyordu gitgide. Gökteki yıldızlar bir bir parıldamaya başladı. Ay gökte asılı bir lamba gibi aydınlatıyordu yolunu. Hızlandı birden, içine tarifsiz bir korku sinmişti.
114 
 Küçük Nur Ali  (Taki Akkuş)

Ayaklarındaki yırtık naylon ayakkabılardan karlar içeriye sızıyordu. İran transit yolundaki arabaların çokluğundan korkuyor, yolun kıyısındaki karların üzerinde yürüyordu küçük Nur Ali... Naylonların arkası tamamen parçalanmıştı. Küçük Nun Ali'nin topukları naylonların içinde değil, doğrudan doğruya kara basıyordu.
115 
 Vahşi Kent Soylu Kadın ve Taşralı Kibar Erkeğin Karşılaşmaları  (Cumhur Çırnaz)

Bazen öyle tesadüfler olurki bir daha hiç olmayacağını biliriz.
116 
 Yeter ki Çocuklarımız Mutlu Olsun  (Hilâl Erboyacı)

Başkent Hastanesi’nin bahçesine bir sigara molası vermek üzere oturuyorum. Hava çok sıcak. Bunalıyorum.
117 
 Dalgakıran  (Mikail Boz)

Herkesin "o yere" kaçtığı bir dünyada kalmayı seçen bir adam.
118 
 Vapur Hikayeleri II  (LOKMAN ZOR)

Sirkeci- Harem araba vapurunun son seferi. Günlerden Pazar. Birkaç araba ile çok az da yolcu var. Havalar iyice soğudu, kış kapıda.
119 
 Haydar Zurna  (Şenol Durmuş)

Allah rızası için sesleniyorum. Helal süt emmiş henüz insanlığını kaybetmemiş içinde bir gramcık da vicdan olan herkesi Pendik meydanına tek kişilik direnişime bekliyorum. Başta pek muhterem, saygıdeğer Taksim dayanışma platformu konseyi olmak üzere sendikalar, sosyalistler, devrimciler , kemancı bar müşterileri, gayler kulübü üyeleri, köfteciler derneğine, yeşillere, karalara, aklara alayınıza sesleniyorum. Gelin gerçek bir halk adamı, yamalı vatandaş, emekçi, acıların çocuğu Haydar Zurnayı yalnız bırakmayın. Gelin bu yağma bu talana bu zulme artık yeter diyelim. Aç gözler, hainler, doymamış gibi sonunda benim gibi bir garibi de buldu…
120 
 Kurbanın Dişleri - Final  (Nermin Kaçar )

Elime tutuşturduğu bezi açtım merakla. Hakikaten de bezin içinde kocaman bir hayvan dişi vardı. Ne diyecektim, ne yapacaktım, bilemiyordum. Gülmek istiyor, gülemiyordum. Üstelik inatçı amcayı nasıl ikna edecektim. O şaşkınlıkla kendimi dışarı attım. Bastım kahkahayı… içeri girdim, son dilekçemi yazdım . Küfürleri bastım dilekçeye. İki seçenek vardı. Ya impanlt için malzeme ve cihaz göndereceklerdi ya da beni...

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Sol El
Ertuğrul ERDOĞAN
Öykü > Toplumcu
Bir İki Gazete
Ahmet Zeytinci
Öykü > Toplumcu
Görevli
Arman Berra
Öykü > Toplumcu
Balıkçılar
Ömer Özyurt
Öykü > Toplumcu
Nur - Işık
Hakan Yozcu
Öykü > Toplumcu
Çoban Lazım 1
Veysel Başer
Öykü > Toplumcu
Balta
Yeter Özhal
Öykü > Toplumcu
Alkarısı
Veysel Başer
Öykü > Toplumcu
Sibel
Onur Ömer Dara
Öykü > Toplumcu

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.