..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yazar yazı yazmayı başka insanlara göre daha zor yapan insandır. -Thomas Mann
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Necmettin Yalcinkaya




29 Ocak 2012
Töre ve Zulüm/ Bölüm 3  
töre,feodalite,kin,mahpus

Necmettin Yalcinkaya


Artık her şey tastamamdı. Başlayabilirdi düğün. Ve başladı... Davul zurna çalmaya başladı.


:BABB:
Çocuklar mutlu oldu, aldıkları bu haber karşısında. Sevindiler. Eve vardıklarında ilk işleri el ve yüzlerini bir güzel yıkamak oldu. Üstlerindeki elbiselerden kurtulduktan sonra, akşam yemeklerini birlikte afiyetle yediler.

Sultan sofrayı toplayıp, ortalığı topladıktan sonra, odasına yönelip gitti. Düğün için hazırlık yapmaya başladı. Saçlarını taradı, yeni entarisini giydi. Yemenisini de takınca, bir başka güzelleşti. Aynada kendini görünce, gülümsedi. Bu haliyle kendini bir gelinlik kıza benzetti. Salona geri döndüğünde; Memo emmi dikkatlice kızına baktı, onu bir güzel süzdü. Onda karısı Fadimenin gençliğini buluyordu. Sonra yarı alaylı bir dille takıldı kızına,
"Ne o kız?"dedi. "Düğün senin mi yoksa Feridenin mi?"

Sultan utandı, yanakları al al oldu. "Aman baba" dedi gerisini getiremedi.
Babası oturduğu yerden kalkarak kızının yanına gitti, ona sevgiyle sarıldı, yanaklarından öperek,
"Şaka şaka. Benim tatlı kızım." dedi. "Baban kurban olsun senin yoluna."
Sultan babasının titreyen ellerinden öptü.
Anası seslendi. "Kız sultan sana sesleniyorlar"
"Tamam ana, geliyorum..."

Koşar adımlarla kendisini kapıda bekleyen arkadaşlarının arasına katıldı. Anası ve babası onun ardından hayranlıkla bakakaldı. Anası yakın bir zamanda, kızı Sultanın evden ayrılacağını, gelin gideceğini düşündü. Evleri onu isteyeceklerle dolup taşacaktı. Biliyordu bunu. Bundan gurur duymuyor değildi.

Düğün davul zurna ile başlardı. Erkekler damat evinde, kadınlar ise kız evinde eğlenirler, maniler dizerlerdi, kına gecesinde. İkinci gün köy meydanına toplanılırdı, orada devam ederdi davul zurna eşliğindeki halaylar. Damadın sağdıcı vardı. Sağdıç; damada ilk gece ve evlilik konusunda bilgiler verirdi. Gelinin ise yengesi vardı. Yenge de geline ilk gece ve evlilik hakkında bilgiler aktarırdı. Bu bir gelenekti, yıllardır süre gelen.
Sonra kız evinden geline eşlik eden kadınlar ve genç kızlar köy meydanına gelir orada toplanırlardı. Damat evinden de damada eşlik eden erkekler köy meydanına akın ederlerdi.
Damat ve gelin aynı masaya oturtulurdu. Sağında yenge, solunda sağdıç bulunurdu. Gelin yüzünü ince renkli bir tül ile saklardı.

Düğün yeri hazırdı. Etrafı lüks lambaları aydınlatıyordu. Birazdan ortalığı rakı ve anason kokusu saracaktı... Atılan kahkahalar, sevinçler, halaylar çekilirken söylenen türküler geceye renk katacaktı. İnsan kahkahaları, konuşma sesleri davul zurna eşliğinde gecenin karanlığına karışıp, dağılıp gidecekti. Meydanda kurulan halay bir anda kendiliğinden büyürdü. Başka köylerden gelen misafirler karşılanacak, erkekler erkeklerin masasına, kadınlar kadınların masasına davet edilecekti. Bu bir kuraldı neredeyse değişmeyen.

Artık her şey tastamamdı. Başlayabilirdi düğün. Ve başladı...
Davul zurna çalmaya başladı. Bir anda Sultan kendini halayın başında buldu. Eline tutuşturulan renkli halay mendilini heyecanla sallıyordu. Tüm güzelliğiyle yanıp sönen bir yıldızı andırıyordu adeta. Halaya katılanlar çoğaldıkça halka gittikçe büyüyordu. Yorulan halaydan çıkıyor ve çıkanların yerine yeni birileri katılıyordu. Halay davul ve zurnanın ritmine göre bazen hızlanıyor, bazen de yavaşlıyordu.

Ahmet, aynı masada oturan iki arkadaşıyla birlikte hızla akıp giden halaya katıldı. Neşeyle halay çekiyordu Ahmet. İlk kez Ahmetle göz göze gelen Sultan, yüreğini bir sıcaklığın sardığını ve damarlarındaki kanın hızla aktığını hissetti. Kendini bulutların arasında uçan bir kuş gibi görmeye başladı. Sonra Ahmet ile ikinci kez göz göze geldiğinde, utanıp kızardı, kimse fark etmesin diye başını öne eğdi. Ama göz ucuyla Ahmet"e bakıyordu; Ahmette ilgisiz değildi. Bu kez heyecanı ikiye katlandı.
İçinden bir şeylerin eridiğini hissediyordu Ahmet. Nedenini bilmediği, güçlü bir heyecan tüm vücudunu etkisi altına almıştı, kurtulamıyordu bundan. İlk kez yaşıyordu bunu. Birden acemi biri gibi halay çekmeye başladı. Hemen kendisini toparlaması gerektiğine karar verdi. Ve öylede yaptı. Ama düşünceleri, az önce yüreğini titreten Sultandaydı hala. İçine belli belirsiz bir sevinç gelip oturdu. "Aşk, sevda!" dedikleri bu olmalıydı.

Ahmet, Sultanın babası Memo emminin öldürdüğü Husonun oğluydu. Gür siyah saçları, kalın siyah bıyıkları, hilali andıran kaşları ve sivri kemer burnu ona apayrı bir güzellik katıyordu. Etrafında köyün kızları fır dönmeye dünden razı gibiydi.

İkisi de bilmiyordu, düşman ailelerden olduklarını. Ahmet bu düğüne arkadaşlarının ısrarı sonucu gitmişti, Üstelik annesi bundan habersizdi. Duysa neler diyecekti, belki de kızabilirdi Ahmet"e. Kim bilir? Cemile kocası ölünce çocuklarını korumak maksadıyla onları gözünden sakınmış, civar köylere gönderemez olmuştu. Kan davasıydı bu hiç belli olmazdı. Kimin başına ne geleceği belli olmazdı? Bir yandan çocuklarını başına gelecek bir felaketten koruyordu, diğer yandan kocasının kanı yerde kalmamalıydı. Bu yüzden oğlu Ahmet"e kan davasını sürekli aşılıyordu.

devam edecek...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumcu kümesinde bulunan diğer yazıları...
Yeni Bir Gün, Yeni Bir Umuttu Onun İçin…
Mendil Sen Kokuyordu
Orada
Töre ve Zulüm/ Bölüm 4
Töre ve Zulüm/ Bölüm 5
Töre ve Zulüm/ Bölüm 2
Töre ve Zulüm/ Bölüm 7
Töre ve Zulüm/ Bölüm 6
Töre ve Zulüm/ Bölüm 1
Bilinmeze Doğru

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Zehra
Kısa Bot
Toprak Kokusu
Sahile Vuran Kelebek
Kömür Gözler
Balik ve Melisa
Anamdan İnciler/ Anamın Entarisi
Bir Gün Mutlaka!
Böcek
Anamdan İnciler/ Topal Fayansçı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Yanım Eksik Kalır [Şiir]
Alıp Getirmeli Seni Bana [Şiir]
Göğü Kucaklamak [Şiir]
İnadım İnad İşte... [Şiir]
Susturamam [Şiir]
Sana Koşarken [Şiir]
Yapayalnız Bir Başıma [Şiir]
Resmine Baktıkça [Şiir]
Bu Gece... [Şiir]
Sırası Mıydı? [Şiir]


Necmettin Yalcinkaya kimdir?

1960Sarıkamış doğumlu. 1977-78 İzmir Namık Kemal Lisesi Edebiyat mezunu. Ozan Yayıncılıktan 12 Eylül’de Çok Güldük Netekim! Mendil Sen Kokuyordu ve Stres Bileziği ve On Çocuktuk Anı/Öykü. Çeşitli dergi ve sitelerde öykü, şiir yazarlığı. Ayrıca Edebiyatbahcesi. net sitesinin kurucu emekçisiyim. Yürüyüş, sinema, tiyatro ve olta balıkçılığı hobilerim var. Yazmayı ve okumayı seviyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Tolstoy,Ahmed Arif, Nazim hikmet, Cengiz aymatov,


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.