..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Her şey ancak sevgiyle satın alınabilmelidir. -Andre Gide
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - Ertuğrul ERDOĞAN
Ertuğrul ERDOĞAN - ERDOĞAN'LA EDEBİYAT
Site İçi Arama:


Ana Sayfa
  Sol El (Ertuğrul ERDOĞAN) 25 Mayıs 2024 Toplumcu 

Ahmet’in suratı, yukarı doğru çekilen kulaklarının acısıyla yamuk bir hâl almıştı. Öğretmen kulağını bıraktığında kulak memesine kadar kan oturmuştu. Tahtaya geçip arkadaşların karşısında mahcup bir halde önüne baktı. Öğretmen, “Bir daha sol elle yazmayacağım.” diye, tekrar etmesini istedi. Ahmet, mırıldayan sözlerle tekrar etti. Öğretmen, bunu beğenmedi. Bir kez daha hızlı tekrar etmesini istediğinde cılızca konuştu. Arka sıralarda bacak bacak üstüne atan öğretmen, sinirlendi. “Hızlı hızlı! Olmuyor böyle! Gür sesle bir daha söyle bakalım! Bir daha sol elle yazmayacağım!” “Bir daha sol elle yazmayacağım!”

  Gizemli Zarf (Ertuğrul ERDOĞAN) 24 Mayıs 2024 Fantastik 

Adam adımlarını kapıya doğru yönlendirdi. Biran önce bu gizemli ortamdan sıyrılıp karısının koynuna girmeyi ve normal hayatına dönmek istiyordu. Çevresine bakındı, duvarda farklı boylarda Hristiyan figürlü tablolar çoğunluktaydı. Onlara bakmayı istemedi. Kapının önüne geldiğinde yere baktı, bir sürü ayakkabı gördü. Hepsi de iriceydi. Aralarından ayakkabısını aradı, bulamadı. Bazı ayakkabıları kenara alınca, ayakkabısını bulmuştu. Alıp giyerken aklına zarf geldi. Kalbi çarptı.

  Ayakların Nerede Anne? (Ertuğrul ERDOĞAN) 24 Mayıs 2024 Toplumcu 

Asuman evin en küçük kızıydı. Yüzü ay parçasıydı. Saçları parlak ve kuzguni renkteydi. Burnu küçük, gözleri badem gibi çekik, kaşları ise kavisliydi. Beş yaşını yeni bitirmişti. Hareketli bir çocuktu. Yakında okula gideceği için çok sevinçliydi. Birkaç dönümlük tarlalarında babasıyla annesi çalışırlarken o, iki kız ve iki erkek kardeşleriyle birlikte yatsı ezanına kadar oynarlardı. Zaman zaman da anne ve babasının isteklerini yerine getirirdi. Asuman harmanda en çok öküzlerin çektiği dövenden hoşlanırdı. Altı sivriltilmiş taşlarla döşenmiş dövene ayakta binerken, altın sarısı başakların üstünde tıpkı masallardaki kahramanlar gibi mutluluktan uçtuğunu hayal ederdi.

  Pavyon Güzeli (Ertuğrul ERDOĞAN) 24 Mayıs 2024 Toplumcu 

Murat uzun bir süre sustu. Sinirinden dudaklarını ısırdı. İçinden babasına öyle şeyler söylemek istiyordu ki, imkânı olsa kapıyı çarptığı gibi özgürlüğüne koşacaktı ama yapamazdı. Kebapçı dükkânın önüne geldiklerinde babası arka tarafa geçip son kalan küçük güğümü oğluna uzattı. Tezgâhının önünden geçerken burnunda tüten döner kokusuyla Murat’ın içi geçti. Masada yemek yiyenlere baktı. Hesabı kitabı bir yana bırakıp karnı doyuncaya kadar kebap yemenin keyfi nasıldı acaba?

  Maydanoz Hilmi (Ertuğrul ERDOĞAN) 9 Mart 2024 Kent 

Şoför, “Bayanlar” sözcüğünü sık sık sık kullandığı uzun telefon görüşmesinden sonra “Tamam başkanım.” diyerek vitesi ileri atmıştı. Bir durağa yaklaştığında kapıyı açtı. Binen yolculara “Bayanlara bugün ücretsiz.” diyerek uyarıyordu. Arka koltukta oturan bir erkek yolcu “Bayan değil, kadın diyeceksiniz. Bizim günahımız ne?” diye ortaya öylesine bir laf attığında yolculardan bazıları gülümsedi. Şoför, “İyi de on altı yaşında binen genç kızlar da var.” diye karşı bir görüş ortaya atınca, yine orta yaşlarda bir erkek, “Onları da anaları doğurdu, bedava olsun.” sözüne, şoför bıyık burktu.

  Kadın Adamlar (Ertuğrul ERDOĞAN) 9 Mart 2024 Toplumcu 

Ablam dedim ama siz bakmayın, o artık erkek oldu ve babam adını Halid koydu. “Nasıl yani?” demeyin. Burada erkek evladı olmayan aileler, köylülerce yadırganırlardı. Babam, sırf mahcup olmamak için ablam Figan’ı köyün on iki ihtiyarı karşısında Bacha Poşh âdeti ile yemin ettirerek henüz küçük yaşlarda erkekleştirmişti. Ablam artık erkek gibi olmuştu. Törenin ardından babam, ablamın kulağına, “Sen artık kız değil, erkeksin. Her yerde böyle davranacaksın.” diye, fısıldamıştı.

  Mutfak Penceresindeki İri Gözlüm (Ertuğrul ERDOĞAN) 20 Ağustos 2011 Aşk ve Romantizm 

Birkaç saatlik bölük pörçük uykuyla erkenden uyandım. Penceremi açtığımda farklı bir hava odamdaydı. Günlerden Cumartesi’ydi… İşe de öğleden sonra üçte başlayacağıma sevindim. Yüzümü bile yıkamadan ev ahalisini uyandırmadan mutfağa yine fare kıvraklığında sessizce girdim. Karşı pencere yine aralıktı… Gözüm dakikalarca orada belirecek küçük bir hareketi bekledi... Hareket olmayınca dudağımı bükerek tekrar yatağıma geçtim. Gözlerimi tavana dikip, neler yapmam gerektiğini düşündüm. Önce küçük bir kâğıda “Sizinle ciddi olarak tanışmak istiyorum” diye yazsam, nasıl karşılardı? Yüzüme pencereyi kapatır mıydı? Yoksa beni aileme mi şikâyet ederdi? Aşk insanlara neler düşündürmüyordu ki…

 

 



Edebiyat dikenli bir yoldur. Bu yolda yazan düşebilir, umutsuzluğa kapılabilir ama yılmadan ayağa kalkarak yazmaya devam etmelidir. Ayrıca, edebiyatın tek bir dili vardır o da 'Sevgidir'. Bu dil bir gün siyasetin o kirli dilini yok edecektir.



 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ertuğrul ERDOĞAN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 21.11.2024 08:23:52