• İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu |
21
|
|
|
|
Elimde mikrofonla sokağa çıksam ve rast geldiklerime sorular sorsam. Kadına ve erkeğe. Gencinden ihtiyarına. Mini eteklisinden kapalısına. Şalvarlı erkekten kravatlısına. İlkokullusundan üniversitelisine. Cami cemaatinden bayramdan bayrama namaza gidenlere. Ha, yirmi beş sene öncesindeki bay Veysel Başer’e de. İğne önce kendine batırılmalı. Cevapları az çok tahmin etsem de… Sanki bir bilen yalnız benim de… Bu konularda beni sulu dereye götürüp de susuz getirecek sayısız insan vardır. Buna rağmen sormadan edemeyeceğim. |
|
22
|
|
|
|
Sibel erkek egemen sistemin ve gericiliğin kurbanı olan genç kızlardan sadece birisiydi. Her yıl birçok kız çocuğu Sibel gibi durumlar ile karşılaşabiliyor. Sibel celladını babasının yüzünde gören genç kızlardan biriydi... |
|
23
|
|
|
|
PTT’de öylesine bir gün işte… PTT, ne iş yapar diye sorarsanız. Mektup taşır. Telgrafınızı ulaştırır. |
|
24
|
|
|
|
Bir ülke düşününüz, (AB Ülkesi) sizin ülkenizde cana ve mala zarar verici her türlü terörü destekleyerek, sizi Ermeni Soykırımı ile dahi suçlarken, size karşı şahsen, hiçbir haksızlık etmemiş olacak ve mahkemeleri ama sizi asla haksız olarak mahkum etmeyecek. Bu mümkün değil. Bunu mümkün sayan mantık ne yazık ki ancak ve sadece Türkiye’de vardır |
|
25
|
|
|
|
Ülkemizde yaşanan makam, mevki düşkünlüğü ve bu makamlara gelebilmek için kimlere yüz suyu döküldüğü malum. Bu hikâyedeki Tâli Bey bir prototip.Nice nice Tâli Bey'ler kimlere nice taklalar atıyor... |
|
26
|
|
|
|
Elektrik direğinin az ilerisinde, az önce nefesleri kesilircesine koştukları sokağın bitiminde elinde kanlı baltayla onlara bakıyordu. Avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı, “Kaç Nazlıcaaaann kaaaççççç!” |
|
27
|
|
|
|
Şirk kelimesini herkes bilir, Allah'a ortak koşmak anlamına gelen Arapça bir kelimedir. Şirket kelimesi de oradan gelir ki o da ortaklık demektir... Bakalım nasıl oluyor bu ortaklık... |
|
28
|
|
|
|
Soruyorum soruyorum söylemiyor bir türlü maaşını... ''Oğlum kaç para maaş alacaksın?'' diyorum... Geçiştiriyor hep ''Vallahi daha tam belli değil baba.'' deyip kaçamak cevaplar veriyor... Nazar mı değer yahu? Ne olur söylesen kaç para maaş aldığını... Yok, la der illa demez... Korkma oğlum borç istemem senden... |
|
29
|
|
|
|
Emekli olunca bir sahil kasabasına yerleşecektim. Elde avuçta ne varsa satıp kendime bahçe içinde bir ev alacaktım. Çiçekler yetiştirecektim, birkaç ağaç mandalina, limon, portakal… Ağaçlar evin arka bahçesinde olacaktı. Güller ve mevsim çiçekleri denize bakan tarafta… |
|
30
|
|
|
|
"Sana bir silah mı yahut uyuşturucu mu lazım, yapacağın iş için adam mı lazım, bulunduğun vilayetteki en yakın bir roman mahallesine git, orada bir kahvehaneye gir otur çay söyle. Seni kimsenin tanımasına gerek yok, yeterki paran olsun, daha çayını bitirmeden yanına gelirler.Merak etme sen adamım" |
|
31
|
|
|
|
Parlak bir dolunay ışıltısının bütün İstanbul'u aydınlattığı serin bir bahar gecesiydi. Boğazdan sokulan rüzgar, Haliç'in kendine has o ince yosun kokusunu bağrına sararak sürükleyip karşı tepelere kadar götürüyordu. Ve o gece, bütün İstanbul uykusuz, bütün İstanbul huzursuzdu sanki... |
|
32
|
|
|
|
Köyde çocukların da maskotu haline gelmişti Gulit. Yoldan geçen çocuklar, ona bakmadan edemiyor, ona dokunmadan,
okşamadan, sevmeden yapamıyorlardı. Her çocuğun ağzında:
- Gulit gel! Gulit gel! Gulit! Gulit! Gulit!... gidiyordu.
Gulit arada sırada koyun gütmeye de giderdi. Burhan’ın koyunları vardı. Her koyuna gittiğinde Gulit’i de götürürdü. Gulit
de sahibiyle birlikte giderdi. Üstelik de çok mutlu olurdu. Gulit olduğu zamanlar, Burhan pek fazla yorulmazdı. Çünkü verilen bütün
komutları Gulit yerine getirirdi:
“Gulit koş!” Gulit koşardı.
“Gulit, koyunları çevir!” Gulit çevirirdi.
“Gulit otur” Gulir otururdu. |
|
33
|
|
|
|
Hasan, ortalarda yoktu. 12 yıl olmuştu Hasan’ından ayrılalı. Oğul anasından ayrılalı… Neredeydi, kiminleydi, ne yapıyordu? Kimse bilmiyordu. |
|
34
|
|
|
|
- Dur hele be moruk, bu adamda paranın fabrikası mı var, ne. Böylesi çıkar mı hiç karşına bir daha? Sen fazla uzatma, biraz mangır daha tosla bakalım babalık.
|
|
35
|
|
|
|
Adeta bir mıknatıs çekermişcesine o insanlar, aileler o sokağa gelip yerleşir. Sokağın apartman isimleri de bir hayli ilginç sayılır. Ahu apartmanı ya da Gül, Lale , Yonca, Papatya adları eskilerin Beyoğlu pavyon isimlerini aratmaz. Sanki onlarla yarış halindedir bu evler... |
|
36
|
|
|
|
Enflasyon çıkmaya başladığında, o meşhur koalisyon hükumetleri zamanında önce bin liralar peşine beş bin liralar, on bin liralar çıkmıştı... Sonra o da yetmedi elli bin lira ve yüz bin liralar çıktı... Ben de sıfır sayısı olarak buna harbiden çok sevinmiştim, kafamı tavanlara vurmuştum. Daha sonra bir milyonluk banknot, peşine beş milyon, on milyon ve de yirmi milyon çıkınca, bizim sıfır kardeşliği de zirve yapmıştı... |
|
37
|
|
|
|
Ali Ağa ayağa kalktı. Şaşkınlığını hala üzerinden atamamıştı. Çünkü evine ilk defa bir Rum geliyordu. Ne yapacağını şaşırdı.
Kısa bir süre sonra şaşkınlığını üzerinden attı. Yüzü içtenlikle gülmeğe başladı. Rumlara dönerek:
-Vay benim gardaşım! Velcome, velcome. Hoş geldiniz, hoş geldiniz, dedi. Onları samimi bir şekilde karşıladı. Buyurun oturun. Bir
çayımızı, gahvemizi için.
Ali Ağa’nın bu samimiyeti Rumlara da bir güven vermişti. İçlerindeki tereddütler de tamamen ortadan kalkmıştı. Ne de olsa nasıl karşılanacaklarını bilmiyorlardı. Çünkü bu insanlar hakkında olmadık hikayeler dinlemişlerdi yıllarca. Oturdular. Yarı İngilizce, yarı Türkçe, daha çok Rumca dertlerini anlatmaya çalıştılar. |
|
38
|
|
|
|
Berrak bir pınar vardı, dalgalarında
gümüşler oynaşır.
Narkissos
|
|
39
|
|
|
|
Bu aslında yola çıkarken ilk yazımdı.. Sonra en kıymetlim oldu.. |
|
40
|
|
|
|
Gel Rüstem abi...Gel de gör şu perişan halimizi.Sefil varoşların halini bir gör. Gör de önce kendinden sonra insanlığından, geçmişinden, geleceğinden utan abi. Evlerden feryatlar çığlıklar yükseliyor abi. Yarı aç, yarı tok yaşayanlar bir yana, tıka basa yiyenler, beslenenler, kırmızı yanaklılar bir yana abi. Geçim derdinden çıldıranlar, fazla kazanmaktan bunalanlar bir yana, kıblesi, pusulası şaşmış insanlar bir yana abi. |
|