|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Sevdalanalım
Orhan Bani
Şiir > Garip
Hadi, yine öyle bak seviyor gibi, yeniden yak yüreğimi
Kızarsın yüzüm, tutulsun dilim, bir garip olalım, sevdalanalım
Vakit çok mu geç, sevemezmiyiz, ağarmış saçlarımın suçu benimmi?
Varsın geçsin yıllar, ağarsın saçlarım, yine öyle bak, beraber yanalım
Pek bir şey söyleme, seviyorum deme, yıllar çok şey aldı, sözüm yok kendime
Ben yine suskunum, ben yine sensiz, bir nedeni yok, seviyorum nedensiz
Gönül had bilmiyor, yak ki yanalım, dö
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Öykü > Toplumcu |
321
|
|
|
|
Babamı götürüyorlar, onu kaybediyorum. Askeri kamyonlara bindirilen insanlar son sürat götürülüyor. Korku içinde, telaşla bir sokağa giriyorum. Bir haykırış daha: "Dur kımıldama, eller yukarı" Akşam karanlığında bu sokakta başka askerler, başka bir grup insanı duvara dizmiş bekliyor.
|
|
322
|
|
|
|
İşsiz bir gencin küçücük odasında çaresizce beklerken, anılarını anımsar. Küçükken Fırat'ın öbür yüzünü ölümüne merak etmiştir.
Bir gün dayısıyla gider, ama cebinde de bir aynası vardır. Günah olduğu için kırıp atmak ister. Dayısı başka köyde bir inak alıp ona teslim eder.dönüşte uyur ilginç bir rüya görür. |
|
323
|
|
|
|
"Sayın başkanım, sayın başkanım, sizin de izah ettiğiniz gibi ben de bu akşamdan itibaren seçim çalışmalarına başlamazsam namerdim.Ev ev dolaşacağım..Yoksulları, yolsuzları haykıracağım. Allahın izniyle partimizin oylarını en yükseğe, hatta göklere çıkarmazsam, bana da Muzaffer demesinler. Ben otuz senedir ne seçimler gördüm, ne seçimler."
|
|
324
|
|
|
|
Altı yaşındaydım, resmi gördüğümde.Gazetenin baş sayfasında, ipte asılıydı.Deniz Gezmiş ve arkadaşları. |
|
325
|
|
326
|
|
|
|
Bir kaldırımdan diğerine koşarak geçen yalnızlığı, musalla taşına sahipsiz bir tabut gibi yatırdı. Ellerini can çekişirmişçesine yanlarına düşürüp başını arasına aldı.
Tıkış tıkış otobüsleri ve dolmuşları düşündü. En arkada sıkışarak oturan kendisinin tıpatıp aynısıydı. Yüzündeki giz ifadeye dönüşüp ortalığa soru işaretleri yığıyordu.
|
|
327
|
|
|
|
Küçük bir öykü.Keyifle okumanız dileklerimle... |
|
328
|
|
|
|
Böyle dağılıyordu bir aile...Bir akşam çektiği eziyetlere,yediği dayaklara dayanamayarak baba ocağına sığınıyordu ve insan olduğunu unutmamak için geri dönmek istemiyordu.Yer sofrasında yedikleri akşam yemeğinden sonra mutfakta annesiyle konuştu.Anne daha öncelerden bilmekteydi bu hikayeyi ve o korkuyla gitme diyerek destek çıkamamıştı kızına.Annesinde aradığı cesareti bulamasa da dönmeyecekti.Oturma odasına geçti ve babasıyla konuşmaya başladı.Ufak kardeşi her ne kadar ders çalışıyor gibi görünse de kulağı söylenenlerdeydi ama küçüktü,herkesin gözünde çocukken kim onu dinlerdi? |
|
329
|
|
|
|
Gözden kaybolan yaşlı kadındaki bir damla sevinç; yürümek, güneşte ısınmak, insanlarla konuşmak, geçmişin güncellenmiş kaydını orada-burada dile getirmek, gökyüzüne bakmak, az önce olduğu gibi azıcık dinlenmek gibi bir şeydi. Bir damla su gibi. Salt var o |
|
330
|
|
|
|
Eğer çocuk istedi diye her önüne gelen köpek alır, çocuğu bıktığında sokağa salıverirse Onca köpeğe barınak nasıl sağlanır bilemem |
|
331
|
|
|
|
Etrafıma tüm dikkatimle bakıyordum ve o anda yanıma orta yaşlarda,kır saçlı,mavi gözlü bir abi gelip oturdu.Elini omuzuma attı hiç konuşmadan,peşine yüzümü ve saçlarımı okşadı gülerek.O gözlerini ayırmadan beni süzdükçe suç işlemiş ama saklamış ufak bir çocuğun utangaçlığı dolmuştu içime.Ruhların ve boş bakan gözlerin arasında salınımlardaydı yüreğim.Elimdeki su şişesine takılıp kalan ve gitme kal der gibi bakan o kız yanıma gelerek suyu verip veremeyeceğimi sordu,hafif bir tebessümle şişeyi kendisine uzattım.Teşekkür ederek ayrılırken yanımdan cebinden kurumuş bir çiçek çıkardı,önce okşadı sonra öptü.Şişenin kapağını açarak avucuna yatırdığı çiçeğin üzerine döktü,yüzüne öyle bir mutluluk bulaşmıştı ki bir kaç metre gidiyor ve tekrar dönüp teşekkür ediyordu.
|
|
332
|
|
333
|
|
|
|
Mera demişler hayvancılar yakmış ormanları. Tarla açacağız demişler yakmışlar ormanları |
|
334
|
|
|
|
Benim çocukluğumda, atalarımızdan kalan bu dünya tertemizdi |
|
335
|
|
|
|
Milletin vekiline ayda 800 milyon zam, emekliye ise tüfe endekslerine göre yüzde 1.8 yani iki milyon ile üç milyon arası zam yapılmış oluyor. |
|
336
|
|
|
|
Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın Bodrum'daki sürgün yıllarında, Büyük bir köy görümündeki Bodrum, |
|
337
|
|
|
|
On beş gün sonra yavrumuz uçuş talimlerine başladı. İki gün sonra masanın üstünde bizimle yemeye başladı |
|
|
|