..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevginin bulunmadığı yerde us da arama. -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Kent
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Sonra Bir Gün
Ahmet Zeytinci
Öykü > Gülmece (Mizah)

Bir varmış, iki yokmuş, üç varmış dört yokmuş, beşin bu işler ile hiç alakası yokmuş, beş o sırada senelik izindeymiş. Develer tellal, pireler berber iken, yavru pireler berber çırağı iken, hem develerin tellallığına hem pirelerin berberliğine, hem de yavru pirelerin berber çıraklığına itiraz çokmuş. İtiraz çoksa da hem develer, hem pireler, hem de yavru pireler hiç mi hiç umursamamışlar bunu. Masal bu ya, adı üstünde işte masal, sen de oku bakalı

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Öykü > Kent
141 
 Beklek IX.  (chaotica)

“Ra hayır oğlum.” dedi. Köpek komutu iplemedi. Soft sırtındaki tüyleri dikleştirip pozisyon aldı. Kadın masadan kalkıp köpeği boynundaki tasmadan çekip, yüzüme gülümseyerek köpeğinin sağır olduğunu söyledi. Sağır köpeğe seslenerek komut verme çabasını anlamaya çalışarak Ra'nın dudak okuyup okuyamadığını sordum. Boş bulunup böyle bir yeteneği olmadığını söyledi. Saçmaladığını farkedip tekrar kimliğe yöneldi. Ra yeniden bize döndü. Mavi gözlerini Soft'a dikti. Soft yeniden pozisyon aldı. “Ra Soft'u yerse onu Ares'e kurban ederim.” dedim sertçe. “Aaa... Ayol siz nasıl hayvanseversiniz? O bir köpek sadece.” “Ben Softseverim hayvansever değil. Ayrıca Soft sadece bir kedi değil”
142 
 Klavyeye Dokunan Parmaklar...  (Raşit Cumhur ÇAKIN)

int.de binlerce insanın yaşadığı yoğun duygular üzerine bir öykü...
143 
 Şartlı Tahliye  (Ali Akpınar)

Yok, yine bir kabahat işlemiş olmalıyım mutlaka. Ama yeterince çekmedim mi cezamı ben? Şartlı tahliye yerine müebbede çarptırıldım da haberim mi yok acaba?
144 
 Akşam Yemeği  (Uğur Can)

akşam parti var dediler
145 
 1725. Sokak Öyküsü  (kamile taylak)

Genc kadının sacları akşam güneşinde kıpkırmızı ışıl ışıl alev gıbi parlıyordu.Gözleri çok uzaklara dalmış,sigarasını derinderin üflüyordu..
146 
 Zorunlu Görev  (Alp Çetiner)

Onu günlerdir takip ediyorum: gizliden ve açıktan, yakınlardan ve uzaklardan, yükseklerden ve alçaktan, sessizce ve bazen çığlıklar atarak... Gözüm hep onun üzerinde. Benim görevim bu. Gerçeklerle birbirine karışmış hayallerle geçen bir ömür; ah, zavallılar...
147 
 Perdeleri Çekersem Biliyorum Hayat Daha Güzel Olacak  (Fatih Yalçın)

Yıldızlar yine bütün endamıyla karanlığa asılı duruyor salkım salkım. Pencerem sonuna kadar açık. Bu pencere hiç kapanmayacak. Hiç kapanmamalı. Gecenin soğuğu titretse de bedenimi yaşamam için bu pencere sonuna kadar açık duracak. Yıldızlar geceye ben pen
148 
 Bu Yazının Başlığı Sır  (Özgür)

Tarihini hatırlamıyorum. Bir kaç güz öncesine ait ama belli mevsiminden....
149 
 Beklek V.  (chaotica)

Muazzez'i yazmaya başladığımda yalnız bir adam olmakla övünüyordum. Bir insanın en güçlü halinin yalın hali olduğuna biat etmiş olmam beni özgür kılıyordu. Chao... kaval kemiği gibi güçlü, kırılmaz, kahramanlarının tek tanrısı... yaratır, öldürür, ardına bakmaz. Atom çekirdeği gibi kırılmaz bölünmez bir çetinliğe sahip olduğumu sanıyor olmanın altında yatan yalınlığımdan başka bir şey değilken birden bire yarım kalmışlık hissiyle tanıştım. Beklemek beni aşındırıyordu. Bekliyor olmamın umurunda olmaması ise aşınan ruhumu enfeksiyona daha açık bir hale getiriyordu. Muazzez'i hangi ara beklemeye başlamıştım bilmiyorum.
150 
 Apartmanda Cinayet  (Özcan Nevres)

Daha önce de aynı şeyi söylemiştin. Çat diye bir ses geldi. Tamam dedim, kadın emniyet zincirini açıp adamı içeri aldı. İçeri girip kapımı kapattım. Ah ulan ah, madem onu evine alacaktın, bu kadar uzun tartışmanın ne alemi vardı.
151 
 O Çocuk Kimsesizdi...  (Ediz Gülten)

152 
 Züppe  (Özgür)

Bomboş... Bazen biraz sevgiliydim eskiden. Alışık olmadığın mutluluğun olmuştum dönem dönem. Hep yanındaydım ama gizliden gizliden....
153 
 O Tepelerde  (Alp Çetiner)

Tepede bulduğu düzlüğe çömelmiş, kıvrılmış bacaklarım yay gibi gerilse de zıplasam boşluğa doğru, gözlerimin önünde, karanlıkta ağlayan küçük çocuğa doğru... O ki hayatta herşeyi ama herşeyi yapabilirdi. O tepede otların üstüne sırtüstü uzanıp ihtişamlı bir geleceğin düşlerini görebilir, yaşadığı o dehşetli güzel günlerin tadına varabilirdi. Bense muhtemelen ömrümün son günlerini yaşıyorum ve artık nefesimin yetmeyeceği tepelere tırmanmayı ancak hayal edebilirim. O çocuğun hayallerini yıktım.
154 
 Şehir Vokabüleri  (Alp Çetiner)

Şehirlileri anlama ve açıklama rehberi...
155 
 Eğer Ben Öykü Olsaydım  (Ezgi Koç)

Yürekler çok dövülmüş bir köpek yavrusu gibi. Acı ağlatmaz artık. Bütün bu düzensiz düzene bu kadar kolay alet olmak bu yüzden.Rüyalara girmiyor artık kalem satan çocuklar ya da satacak kalemi olmayanlar.
156 
 Bir Günün Yüzleri  (Yaman Sert)

bir insandan diğerine geçen başıboş bir hayalet
157 
 Bir Tasvir Ya da Efsanenin Ölümü  (Alp Çetiner)

Homojen tiplerin hüküm sürdüğü ve “fert”ten önce “grup”un geldiği “mahalle” denen yerleşim yerlerinde efsane olmak kolay iş değildir. Bir genç adam için bunun tek yolu vardır: delikanlı olmak. Burada delikanlılığı tanımlayacak ve bunun kurallarını öğretecek değilim. Ancak yine de açıklamak için söyleyeyim ki bu, köklü milletimizin ta Orta Asya’daki günlerinden beri genç adamlarda aranan iyi özelliklerin bütününü kapsar. Söylendiğine göre o, gerçek bir delikanlı imiş.
158 
 Ront-gen(i)-miz  (özgür karakoçak)

Masadaki iç karartıcı fakat emektar diye tahammül edilen siyah masa lamba- sıyla (bazıları abajur da der) sıcacık bir vedadan sonra, ellerimizi arkamızda birleştirip, -onbeş dakika sonra durakta olacak- halk otob
159 
 İyi Kadındı Ya Erken Öldü  (özgür karakoçak)

Elleri, uzun süre hayatta bekletildiğinden belki buruş kırış; gözleri düşük voltajlı avize ışığı solgunluğundaydı. Ayakları, -hastalıktanmış sonradan kadınlar söyledi- tombul tombul, bacakları iki bacağımdan biraz in
160 
 İftar  (Duran Çetin)

Umut, yaptığı işin şakaya gelir bir tarafının olmadığını, ortamın ciddiyetinden anladı. Tazecik yüzünde hüzün kasırgaları esti. Yaptığının yanlışlığının farkına vardı: utandı. Gözlerini kucağından kaldırmadı. Ezildi; üzüldü. Dudakları titredi. Pişmanlık

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Dilek Ağacı
Esma Uysal
Öykü > Kent
Radyo
erdal divriklioğlu
Öykü > Kent

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.