Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot |
|
||||||||||
|
Yalınayak evden çıktım. Asansörü çağırdım. Kabin çiş kokuyordu. Bir alt katta asansör durdu. Bir kadın kucağında bebeğiyle binip kaşlarını çatarak gözlerini gözlerime dikti. Soft tedirgin oldu. Kucağıma aldım, kadınla göz temasından kaçınmak için aynaya döndüm. Kendini görmek Soft'u şaşırttı. Burnunu aynaya uzattı. Asansör durdu. Önce kadının inmesini bekledim. Asansörün kapısını sırtıyla iterek çıkarken halâ bakıyordu. Apartmandan çıktığımda güneş gözümü aldı. Gözlerimi kıstım. Arabaların, şehrin olağan gürültüsünde Soft'u zaptetmek zorlaştı. Kaldırımlar ve asfalt tahminimden sıcaktı. Ateşle giriştiğim çekişmeye tabanlarımı da dahil etmiştim. Ayıların dans eğitimlerini düşündüm. Hamamda kocakarılar nasıl bayılır gösterebilirdim artık; ama kimseye bunu göstermeyecektim. Arnavut inadımı yere dökmeyecektim. Yolda bir kaç genç kızın sempatik bakışlarını Soft sayesinde üzerime topladım. Yaklaşık iki kilometre yol yürüyüp Hayvanları Koruma Derneği'nin kapısına geldik. Demir çerçeveli cam kapının koluna elimi atıp durdum. İçerde mayışmış halde yatan kediler Soft'u görünce hareketlendi. Yerde yatan azman danua kalkıp kapıyı açacakmış gibi geldi. Buraya daha önce de gelmiştim ve sevmiyordum. Özellikle de dernek başkanı kokonayı. Masada oturan işleri yürüten kadınla gözgöze geldim. Soft'u daha korumacı şekilde sardım. O da tehlikenin kokusunu almış olmalıydı ki başını koltuğuma soktu. Bu kez korunabilmek için... “Korkma kızım, beni yemeden seni yiyemez hiçbiri.” “Miyauvvv...” “Korkmaaa... burada pişmiş tek et benim.” Kadın lütfen kalkıp kapıyı açtı. “Buyurun?” Boya sarı saçlarını savururken tişörtünün altında iri memeleri sallandı. Sorusunun cevabını beklemeden lacivert Levi's kot pantolonundan neredeyse taşan iri kıçını dönüp masasına gitti. Yerli kadın, diye düşündüm. “Kedimi aşılatmaya geldim.” “Ne aşısı yaptıracaksınız?” “Bilmiyorum... kedim bu. Soft. Aşısı yok.” “Hımm... Ona bir kimlik çıkartacağız, resmi var mı?” “Vesikalık mı?” “Efendim?” “Hayır yok.” “Önemli değil, resimsiz de çıkartırız ama yine de bir resim iyi olurdu. Oturun, veteriner arkadaşıma haber vereyim; ben de kimliğinizi hazırlayayım. Adı neydi?” “Soft... Muazzez Soft.” “Hayvanınıza iki ad mı verdiniz.” “Hayvan değil o. Hediye. İki adı var ama ben Soft diyorum; kimliğinde mümkünse iki adı da yazsın.” Muazzez adını o an uydurmuştum. Daha önce aklıma gelmemişti. Gelseydi de faydası yoktu. Kediler bildiğim kadarıyla iki heceli sözcükleri akıllarında tutabiliyorlardı. Ona Muazzez de desem sadece Mua kısmını algılayacaktı. Oysa Muazzez yarım olmayacak kadar tamam, tamamlanamayacak kadar da bölük pörçüklüğün simgesiydi kafamda. Deri görünümlü plastik bir sandalyeye oturdum. Kediler yine mayıştı. Danua Soft'a yaklaştı. Bu kez ben tedirgin oldum. Kimlikle uğraşan kadınla gözgöze gelip tedirginliğimi gösterdim. “Ra hayır oğlum.” dedi. Köpek komutu iplemedi. Soft sırtındaki tüyleri dikleştirip pozisyon aldı. Kadın masadan kalkıp köpeği boynundaki tasmadan çekip, yüzüme gülümseyerek köpeğinin sağır olduğunu söyledi. Sağır köpeğe seslenerek komut verme çabasını anlamaya çalışarak Ra'nın dudak okuyup okuyamadığını sordum. Boş bulunup böyle bir yeteneği olmadığını söyledi. Saçmaladığını farkedip tekrar kimliğe yöneldi. Ra yeniden bize döndü. Mavi gözlerini Soft'a dikti. Soft yeniden pozisyon aldı. “Ra Soft'u yerse onu Ares'e kurban ederim.” dedim sertçe. “Aaa... Ayol siz nasıl hayvanseversiniz? O bir köpek sadece.” “Ben Softseverim hayvansever değil. Ayrıca Soft sadece bir kedi değil” Kadın aceleyle veterineri çağırdı. Kimliği tamamladı. İğne yapılırken Soft hiç sesini çıkarmadı. Bana kimliği verip borcumun altmış lira olduğunu ve bir ay sonra tekrar aşı için gelmemiz gerektiğini söyledi. Kazıklandığımı hissetsem de olur dedim, parayı uzattım. Dernekten çıkıp bir sigara yaktım. İlk nefesi havaya savurup ikinciyi Soft'un yüzüne üfledim. Öksürdü. Bir kedi öksürürken ancak bu kadar güzel olabilirdi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © chaotica, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |