Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher |
|
||||||||||
|
Bomboş... Bazen biraz sevgiliydim eskiden. Alışık olmadığın mutluluğun olmuştum dönem dönem. Hep yanındaydım ama gizliden gizliden. Hep uzaktaydım, denizsiz bir kentin kuruluğu vardı tenimde. Balık yoktu , martı yoktu vapurda ... Bir gün kaçıp geldim sessiz gürültüsüne ılık rüzgarların. Damlalarına tuzlu suyun... Balık ekmek çok güzeldi, eskiden yerdik beraber. Ama sonra belediye kaldırmış onları ben yokken. Benden habersiz kovmuşlar sahilden, iskeleden. Bir sabah köpekler beni kovalarken evinin önüne geldim kaçarken. Pencere aralıktı. Perdeler dalgalıydı. Deniz yansıyordu camlardan. Mavi hışırtılar çarşaftan çıkıyordu. Tek başına mı yüzüyordun sonsuzluğun sıcaklığında. Zannetmiyorum. Biraz hayal kırıklığı vardı bu gün boğazda. Bana da yansıdı. Boşuna mı kaçıp geldim acaba. Neşe vardı gözlerimde, küçük kediciklerinki gibi. Sizin merdivende oynaşıyorlardı. Bazen ufak bir böcek kovalıyorlar bazen miskin uyuyorlar ama hep neşeli oluyorlardı. Aç kaldıklarında bile. Anneleri yokken sokulacak yada kardeşleri uzaklarda bir yerlerde ağlarken. Başka bir yavru gelip konunca kulaklarına oyun oynarken neşelilerdi işte her zaman ki gibi. Peşimden kovalayan köpeklerin yok oluşuna belki neşem. Yada şu pencerede başka başka dalgaları görmeden önce gelirkenden kalma içimde. Köz gibi hani. Hala trende düşündüklerim var aklımda. Kendi denizimizde yüzeceğiz diye hayal ederken... Neyse bir balıktın sen. Deniz lazım gelir yaşaman için. Yüzüyorsun ya işte bunada şükür demek gerekir. Ben balık değilim ne seninle beraberken nede değilken. Kupkuru memleketimin minicik serçesiyim belki. Yüzemem... Ben sokakta duruyordum. Öyle boş ve yorgun. Balıklar oynaşıyordu gökten rengini alan mavilikte... Pencereden bakıyordum bir zamanlar. Sessiz çarşafta mırıldanıyordun uyurken. Yumuşak bir sabahtı , keskin soğunda baharın. Güneş doğarken söylemiyor muydu akşam olunca batacağını? O eflatun bulutların arasında yanarak kaybolacağını belli etmiyor muydu? Neden zorluyordum kendimi sonsuzluğa inanmak için? Bilerek kandırıyordum ruhumu .Kanmıyordu ama rol yapıyordu. Sanki sonsuz yaşıyordum seninleyken , oyun oynuyordum benliğime böyle. Mutlu olmak istiyordum belki. Bazen bencilce; hiç kendimi düşünmüyordum... Zamanı kavrayamamanın acısı vardı. Ama esas acı veren kavranılmamış bir zaman kavramında ki sonsuzluktu; bana. Ne ben seni anlıyordum, ne de sen beni... Öyle bir zaman işte akıp geçiyordu sevişerek. Evet karşında son model bir delikanlı vardı... Sonsuzluğu züppeliğinde mi bulmuştu ? Yoksa sonunun farkında olmaktan acı duyduğu için basit mi olmuştu ?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Özgür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |