• İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
521
|
|
|
|
Bir Baba Hindi lafa girer. ’’Ey Hindi Milleti, bu yılbaşı zamanlarında insanoğlundan çektiğimiz nedir bizim? Bu duruma kimseler dur demeyecek mi? Niye hep biz kesiliyoruz yahu! Biraz da bu tavuk, piliç milletine doğru bıçaklarınızı bileyleyin arkadaşım.’’ |
|
522
|
|
|
|
Farklı bir beden, aynı bakış açısı ve yine bildiğimiz hayat. |
|
523
|
|
|
|
Vallahi hasat masat zamanını beklemez senin badıçlarını koparır, öldü fiyatına pazarda satarım. Bu iş, it yazar kedi bozara döndü. Tekrar ayırdım o adalet terazisi tezekten olan jale pardon ayşe kadın (fasulye) isimli yapışkanlı sarılgan bitkinin kollarını bacaklarını sarıldığı mendebur çubuktan. Doladım bizim Notre Dame’ın Kamburu’na. Bu da son olsun Hüsniye hanım, pardon ayşe kadın. Okşayan elin kıymetini bilmeyen tekmeleyen ayağı öper unutma. Vallahi tallahi söküp yerine sümüklü bamya dikerim. |
|
524
|
|
|
|
- Bu ne, demiş, beni açlıktan öldürecek misin? |
|
525
|
|
|
|
Bir öyküde Kore Savaşı’nda Kuzey Koreli komünistlerle boğuşurken, konu değişir, onu birden seksen öncesi faşist avında bulursunuz.
…
|
|
526
|
|
|
|
Gelgelelim çocuklar sabırsız oluyor. Bizimki, yerdeki mukavva kutuya yapıştı; neymiş, bilgisayarını almadan gitmezmiş. |
|
527
|
|
|
|
İbrahim’in ne ödeyeceği var ne de ödeyebileceği. Zaten ödeyecek parası olsa reklamlar izin vermez.
Kredi kartın mı var, derdin var!
|
|
528
|
|
|
|
iki sevgili arasında yüzleşme :) |
|
529
|
|
|
|
“Umuda yolculuk meşgalemiz. Yolun sonunda umudu bulmayı umuyoruz.” |
|
530
|
|
|
|
Ooohh! Dünya varmış. Korkulu bir düşten uyanmış gibi oldum.
|
|
531
|
|
|
|
Kırk yılda bir iyilik yapacağız! |
|
532
|
|
533
|
|
|
|
Ya bi sus be Utku ya, genemi sen. Tamam, içimizdeki sessin dedik bağrımıza bastık falan sende işin şeyini çıkardın ama! aaa, olmuyoki böyle zırt pırt, deli zannediyorlar sonra adamı... |
|
534
|
|
|
|
Müdürümüz Tayfun Bey yaş haddinden emekli olunca yerine yeni müdür geldi. Yeni müdür Ufuk bey hem genç hem de dinamik biri.
|
|
535
|
|
|
|
Hüseyin amca, dişlerini göstere göstere “Gördün mü nasıl hortladım!” der gibi alaylı alaylı yüzüme bakıyor. |
|
536
|
|
|
|
- Aslında ben de, gözlerinin altında kibritmi var senin?
- Elveda Hulusi. |
|
537
|
|
|
|
Teknoloji... Cep telefonları... Yaşamı kolaylaştıran bir dost mu... Yoksa insanları felaketler diyarına sürükleyen bir canavar mı? |
|
538
|
|
|
|
"Nasıl yeğenim, babanın sakallarına benzemiyor değil mi? Ulan yavaş çeksene canımı yakıyorsun, tamam ulan bu kadar yeter!" diye homurdandığında elimi yavaşça çekmiştim. |
|
539
|
|
|
|
Aşağıdaki olaylar, Ütopyanın yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı ücra bir köşesinde geçer |
|
540
|
|
|
|
Yaşlı bir bayan oğlunu karşısına almış ve akıl vermek istemiş. “Oğlum gel içme. Çocuklarının rızkını gel içkiye verme. Canına da malına da zarar veriyorsun. Yapma oğlum. İçki kötü bir şeydir” demiş. |
|