• İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
461
|
|
|
|
Marslının hatıraları ilk bölümüyle karşınızda. Deli Baran, Alim hocayı çileden çıkarıyor. Buyrun... |
|
462
|
|
|
|
Vallahi hasat masat zamanını beklemez senin badıçlarını koparır, öldü fiyatına pazarda satarım. Bu iş, it yazar kedi bozara döndü. Tekrar ayırdım o adalet terazisi tezekten olan jale pardon ayşe kadın (fasulye) isimli yapışkanlı sarılgan bitkinin kollarını bacaklarını sarıldığı mendebur çubuktan. Doladım bizim Notre Dame’ın Kamburu’na. Bu da son olsun Hüsniye hanım, pardon ayşe kadın. Okşayan elin kıymetini bilmeyen tekmeleyen ayağı öper unutma. Vallahi tallahi söküp yerine sümüklü bamya dikerim. |
|
463
|
|
|
|
Farklı bir beden, aynı bakış açısı ve yine bildiğimiz hayat. |
|
464
|
|
|
|
Bir Baba Hindi lafa girer. ’’Ey Hindi Milleti, bu yılbaşı zamanlarında insanoğlundan çektiğimiz nedir bizim? Bu duruma kimseler dur demeyecek mi? Niye hep biz kesiliyoruz yahu! Biraz da bu tavuk, piliç milletine doğru bıçaklarınızı bileyleyin arkadaşım.’’ |
|
465
|
|
|
|
- Bu ne, demiş, beni açlıktan öldürecek misin? |
|
466
|
|
|
|
Kırk yılda bir iyilik yapacağız! |
|
467
|
|
|
|
Gelgelelim çocuklar sabırsız oluyor. Bizimki, yerdeki mukavva kutuya yapıştı; neymiş, bilgisayarını almadan gitmezmiş. |
|
468
|
|
|
|
iki sevgili arasında yüzleşme :) |
|
469
|
|
|
|
“Umuda yolculuk meşgalemiz. Yolun sonunda umudu bulmayı umuyoruz.” |
|
470
|
|
|
|
İbrahim’in ne ödeyeceği var ne de ödeyebileceği. Zaten ödeyecek parası olsa reklamlar izin vermez.
Kredi kartın mı var, derdin var!
|
|
471
|
|
|
|
Ya bi sus be Utku ya, genemi sen. Tamam, içimizdeki sessin dedik bağrımıza bastık falan sende işin şeyini çıkardın ama! aaa, olmuyoki böyle zırt pırt, deli zannediyorlar sonra adamı... |
|
472
|
|
|
|
Bir öyküde Kore Savaşı’nda Kuzey Koreli komünistlerle boğuşurken, konu değişir, onu birden seksen öncesi faşist avında bulursunuz.
…
|
|
473
|
|
|
|
Teknoloji... Cep telefonları... Yaşamı kolaylaştıran bir dost mu... Yoksa insanları felaketler diyarına sürükleyen bir canavar mı? |
|
474
|
|
|
|
Hüseyin amca, dişlerini göstere göstere “Gördün mü nasıl hortladım!” der gibi alaylı alaylı yüzüme bakıyor. |
|
475
|
|
|
|
Ooohh! Dünya varmış. Korkulu bir düşten uyanmış gibi oldum.
|
|
476
|
|
477
|
|
|
|
Müdürümüz Tayfun Bey yaş haddinden emekli olunca yerine yeni müdür geldi. Yeni müdür Ufuk bey hem genç hem de dinamik biri.
|
|
478
|
|
|
|
Yaşlı bir bayan oğlunu karşısına almış ve akıl vermek istemiş. “Oğlum gel içme. Çocuklarının rızkını gel içkiye verme. Canına da malına da zarar veriyorsun. Yapma oğlum. İçki kötü bir şeydir” demiş. |
|
479
|
|
|
|
Aşağıdaki olaylar, Ütopyanın yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı ücra bir köşesinde geçer |
|
480
|
|
|
|
...
Biraz sonrada Mustafa geliyor, "emmi gel hadi, motor hazır, azığını al da gidek" diyor. Ali emminin hanımı, "Mustafa emmoğlu, senin getirdiğin et ne etiydi? gusura galmada nasıl söyliim biraz tuhaftı." Deyince de Mustafa dururmu.
"Ahan kasap yanında duruyor", deyince Ali emminin "jetonu düşüyor" olayı hatırlıyor... "Ulan şerefsiz! akşam sen bana dilki yüzdürdün yoksa?..." |
|