Yalnızlık güzel birşey, ama birilerinin yanınıza gelip yalnızlığın güzel birşey olduğunu söylemesi gerekir. -Balzac |
|
||||||||||
|
Neyse, zaten gözüm onun gibilerde değil benim. "Az olsun, öz olsun, bir olsun"; tanıştırayım, benim yegâne fren mekanizmamla, mükemmelliyetçilik. Hatasızı bulmak için hatalarını aramak, bıraktırmıyor hayatı ve zamanı akışına, illa ki müdahale edecek. "Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni" diye ağlamaklı haykırışları salsalar da ardımdan, dönüp baktırmaz. Köküne kibrit suyu ekeyim ben senin, ah ulan ah. Bir "neyse" daha çekiyorum, sağa sola bakınıyorum sıkıntıdan. Arkamdan bir ses geliyor, "Naber" diyor bana. Aman Allah'ım, bu onun sesi, ah, kalbim fırlayacak gibi yerinden. Dönüyorum sese doğru, güneşin vurduğu yüzü kör edecek gibi oluyor beni. "İyidir, seni sormalı" diye karşılık veriyorum, gözlerimi ayırmadan onun yüzünden. Sade fakat oldukça güzel bir yüzü var, komşu kızınınki gibi boyama kitabına dönmemiş. Ah, öpesim geliyor, uzanamıyorum ona doğru. Off ulan off, laf da edemiyorum ki, böyle uygun görülmüş bu tabiat bana. Kök salmışız toprağa, mobilite sıfır, misal sevdiceğim iki adım ötede ama kavuşamıyorum bir türlü. Salla gitsin, en azından komşum gibi, onlarca gül aynı çalıda yaşamıyorum ya, buna da şükür. Güllerin o içler acısı hali geldikçe aklıma, karahindiba olduğuma şükürler ediyorum. Kıskandığım tek varlık kelebeklerdir; hep mutlu, hep havada, hep hareketli. Ah, biriniz yakınımdan geçecek olsanız var ya, direktman kafayı oturtacağım çıtkırıldım gövdesine. Ama yok, gelmezler, biliyorlar çünkü yakaladığım yerde döveceğimi. Bir ses bölüyor egomu tatmin eden dayak fantezilerimi, "İyidir ya, ne olsun" cevabı geliyor karşımdaki güzellikten. Muhabbet muhabbeti açıyor her zamanki gibi, geyik had safada; "Yakalarsam muah muah, hehehe" "Elvis'i geçen bir barda görmüşler" "Bak, bu soloyu mutlaka dinlemelisin" "Enerji içeceklerinin içinde..." N'apalım, biz de böyle geçer ömür, üç-beş gün sürer veya sürmez. Ya haybeden bir rüzgar alır götürür kellemizi, ya da söker hain ve zalim veledin teki gövdemizi topraktan. Öyle bir yaşam ki, tövbe tövbe, neyse en azından güller gibi koparıp ellerinde patlatmıyorlar yapraklarımızı ya, buna da şükür.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmed Cavid Barkçin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |