|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Azmi, Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Bebek
İsa Kantarcı
Öykü > Aşk ve Romantizm
AZM, BİR KADIN, BİR ÇOCUK, BİR BEBEK
41 yaşındaki Azmi, hayvan tüccarıydı mutlu hayatında, sığır üretip satardı, bu işlerin içinde büyümüştü, babasının işi buydu, kurbanlık için da et ve et ürünleri üreten şirketler için. Köyde bir çiftliği vardı, tarlaları vardı. Ondan sığır
satın almak için gelen bir baba ve iki oğlu vardı, kamyonla, dört sığır satın almışlardı, asmanın altında çay kahve içmişlerdi,
Azmi müşterisi şişman adamı ve iki gen
[DEVAMI]
|
|
|
• İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) |
181
|
|
|
|
-“Evet, beyler! Ese pınarı dinlenme tesislerine hoş geldiniz! Bugün eşantiyon mönümüzde çay bulunmadığından onun yerine leblebi ile rakı ikramı yapılacaktır! Afiyet olsun efendim! |
|
182
|
|
|
|
Televizyonlarda yıllardır devam eden ''Kim Bir Milyon İster.'' adlı yarışmadan da esinlenerek, bizlerde formatı, içeriği farklı yeni ve değişik bir yarışma olan ''Kim Bir Milyon Psikopat Arasına Girmek İster.'' ile sizlerin huzurundayız... Sayın ve de pek muhterem, çok özel, hatta canımızdan çok da sevmediğimiz ama yine de değer verirken, versek mi vermesek mi diye çok kafa yorduğumuz, seyircilerimiz. Bilgi ve kültüre kesinlikle dayanmayan ve sizin manyaklıklarınızdan yola çıkarak yaptığımız ''Kim Bir Milyon Psikopat Arasına Girmek İster.'' adlı yarışma programına hoş geldiniz ya da gelmediniz, bu da yarışma sonunda belli olur... Bu yarışmada kesinlikle para ödülü olmayıp, bizlere psikopatlığını kanıtlayan yarışmacılarımıza yanaklarından ya da olmadı gıdılarından öpücük veriyoruz. O nedenle bunu bilin ve öyle katılın yarışmamıza, sonra yok kutumu açmadınız, yarı yarıya joker hakkımı kullandırtmadınız, uzmanına da soramadık gibi bahaneler ileri sürmeyiniz canlarım, ibibiklerim, hatta beynini yemişlerim ve dahi tahtası eksiklerim, çivisi çıkmışlarım... Eveeeeeeeeeet ilk yarışmacımızı alıyoruz sahneye... |
|
183
|
|
|
|
Her gittiğiniz yerin iki üç güzergahı olduğu için, hangisinin daha kısa, hangisinde trafik sıkışıklığının az olduğunu mutlaka bilmek zorundasınız... Yoksa benzin parası son gelen zamlar bütçenizi allak bullak edecektir illaki... |
|
184
|
|
|
|
Atölyeci Turhan ağabey gelir yanıma. Hem de her ayın yirmi üçünde hiç sektirmez yanıma gelme işini...
- Ooo Ahmetçiğim güzel insan nasılsın bakalım?
--Ne olsun Turhan ağabey yuvarlanıp gidiyoruz işte sen nasılsın?
- Ben de iyiyim bu gün senin de emekli maaş günüydü değil mi?
--Evet ağabey ver kartını sen ben birazdan benimkini çekmeye giderken seninkini de çekerim bankalarımız aynı nasılsa elime mi yapışır ağabey...
- Ha yaşa Ahmetçiğim kartım yanımdaydı zaten gelirken getirmiştim. Tatlı hakkın baki biliyorsun.
--Ağabey boş ver ya ne tatlısı elime mi yapışır benimkini çekerken seninkini de çekiyorum. Basit aslında para çekme işi gel bir gün öğreteyim sana.
- Ya boş ver kim öğrenecek bu saatten sonra o işi.
|
|
185
|
|
|
|
Onu görünce, gözlerim parladı birden. Alsam bir dert, almasam bir dert. Bizler Dar Gelirli, Bol Giderli, Çok Atarlı Pek bir Küçük Esnaf sınıfına girdiğimizden, her ne alırsak epey kaşınıyor, sonrada bayağı bir düşünüyoruz. Nasıl alırım diye kafamda planlar yapmalıyım, diye düşünmeden edemedim. Hem de bizim hanım ve çocuklar o kadarda çok sevinirler ki almış olsam... |
|
186
|
|
|
|
- Babaaaaa harçlığım bitti azıcık para versene, hem bu sene harçlığıma zam yapacaktın yapmadın, zam istiyorum...
- Ne zammı oğlum, ne harçlığı, sen duymadın mı çocuklara harçlıklar bundan böyle üç haftada bir verilecek, ayrıca da harçlıklara zam olayı da yok, eskiden ne harçlık alıyorsan o, Kanun Hükmünde Kararname ile hepsi düzenlendi...
- Nasıl yaaaaa baba, sen şimdi harçlıklarıma zam yapmayacak mısın?
- Yok oğlum zam mam, yasak yasak, Kanun Hükmünde Kararname ile kanuna karşı gelinir mi?
- Tüh desene Tülin ile buluşmaya gidemeyeceğiz cepte para yok...
- Tülin ile buluşmak da yasak.
- O da mı Kanun Hükmünden Kararname ile yasaklandı?
- Yok onu ben yasakladım, hiç beğenmedim de o kızı... |
|
187
|
|
188
|
|
|
|
Bu kabak tadı veren hayatta bir de bizim kabak kafalı kayınço ve 6 çocuğu bizim eve sığınmasınlar mı ? |
|
189
|
|
|
|
O gün Birgül yengenin doğum günüydü.
Durun durun; önce bir soru sorayım: Siz hiç evli ve hastalık derecesinde uçkur düşkünü bir şefin emrinde aday memur olarak çalıştınız mı? Üstelik adam sicil amiriniz. Çalışmadıysanız ben söyleyeyim, çok zordur.
|
|
190
|
|
|
|
Babam bir bardak su istedikten sonra eli ile ağzını silip bir de öhö öhö çekti döndü bize ''Evlatlarım şu bizim yakınımızda ki Veli Amcanızın tuvaletinde bekçilik yapacaksınız.'' dedi. Kardeşim Hacı'da ben de şaşırmıştık. Ben hemen döndüm babama ''Nasıl baba ya tuvalet mi temizlettireceksin bize?'' babam tekrar kardeşime ve bana dönerek ''Yok oğlum yok temizleme değil bu iş sadece girenden çıkandan para alacaksınız büyük bir lira küçük elli kuruş tarifesi böyle imiş ben de yeni öğrendim.'' O ara da Hacı bana baktı ben de Hacı ile göz göze geldim, sanki onunda kafasına yatmış gibiydi, biraz kokulu olsa da para kazanıp babamıza yardım etmek vardı işin ucunda ''Tamam baba sen ne dersen o, biz sana hiç itiraz ettik mi şimdiye kadar, ayrıca öl dersen de ölürüz yani o derece.'' Bunu duyunca babamızın ağzı kulaklarına varmıştı, haliyle çok sevindi bizim de itiraz etmediğimize. ''Peki baba ne zaman başlayacağız tuvaleti beklemeye?'' biraz düşündü babam ''Ben söyleyeyim Veli Amcanıza, yarın hemen başlayın tamam mı?'' Olmuştu bu iş biraz kokulu ve ..oktan bir iş olsa da biz de eninde sonunda para kazanacaktık.
|
|
191
|
|
|
|
İşte tam da o sırada korkunç bir patlama sesi duydum ve yerimden sıçradım. Bu ses bir bombanın ya da tüpün patlaması kadar şiddetli değildi; ne var ki, tıpkı beklenmeyen bir anda patlayıveren bir balon gibi tedirgin ediciydi. |
|
192
|
|
|
|
Kız arkadaşım ile gidiyoruz geçenlerde döndü bana ''İsmail cep telefonu ile fotoğrafımızı çekte eve gidince faceye atalım.'' dedi. Desin ben de hemen yerine getirdim onun isteğini. Eve gidince hemen atmış faceye sonuç ne? Biz laykları beklerken abisi de görmemiş mi face de fotoğraflarımızı. Ondan sonra kıza bir dolu fırça hem vallahi hem de billahi, bir hafta on gün kadar görüşemedik... Sonrada fellik fellik beni arıyormuş ağabeysi, benim için ''Yakalarsam o dürzüyü büküştüreceğim.'' diyormuş.
|
|
193
|
|
|
|
Çok sakıncalı bir durum gerçekten, üç beş tane işi ayrı ayrı yapmaya kalkıyorsanız zaten çok yoğun bir insansınız demektir. Gazetenin spor sayfası, her ne hikmetse biz Türk erkeklerini çok cezp eder. Fenerbahçe berabere kalmış, Kartal yabancı saha da galip, Trabzon berabere, sonra televizyonda ki o popüler diziye bakılacak, dizi enflasyonu var beyaz cam da, daha sonra da şiirler beni bekler dört gözle, bir de sitem ederler geç kalırsam ‘'Nerede kaldın Ahmet ağabey ya, yorumsuz bırakma bizi'' diye. Tırnaklarını da sonra boş bir zaman da kesiver. Hey dostum, kardeşim Ahmet'im şunları tek tek yapsan da işleri birbirine karıştırmasan. Sadece bunlar ile kalsa iyi. Bir gün dolmuşa bindim. Orta sıralarda oturdunuz mu arkadan paralar tek tek ileriye iletilmek üzere gelir, şoföre ulaşır, şoför para üstü verir, o paralar tekrar geride ki kişilere ulaşır, ayakta gidiyorsanız ve trafik polisine denk geldiyseniz, şoförün talimatıyla bir de çökersiniz, o arada kendi paranızı vermeye ve paranız bozuk değilse üstünü almaya çalışırsınız. İşte size aynı an da yapılan iki üç iş...
|
|
194
|
|
|
|
Akşam 19.30 suları. Sofrada bir de güzel biber dolması var ki değmeyin keyfime gitsin. Sevdiğimi söylemeye gerek yok zaten anlamışsınızdır. Biber dolmasının kankasıdır yoğurt. Yoğurtsuz biber dolması, biber dolmasız yoğurt olmaz. Hatta bence biber dolmasına yoğurt dökmeyenlere ağır cezalar verilmeli, inim inim inletilmelidir. Tabi ki şaka canım, siz dökmediyseniz canınız sağ olsun, bir daha ki sefere dökersiniz. Bilirsiniz ki bu güzelim gıda yoğurdu, ta Orta Asya'larda biz Türkler bulmuşuzdur. Birçok dilde de bunun adı bizim ona hitabımız olan yoğurt, yohurt, yogurt diye değişik şekillerde de isimlendirilir. Ayran da yoğurdun biraz sulandırılmış ve yakın akrabalarından birisidir. Allah var çocuklarda hanım da çok severler yoğurdu ve ayranı, kim bilir bana mı çektiler ne? Nefis uyku verir her ikisi de insana gece tüketildiği zaman.
|
|
195
|
|
|
|
Sert Ahmet mi?
-Değil.
-Sibop Ahmet mi?
-Değil.
-Çil Ahmet mi?
-Değil.
-Şişko Ahmet mi?
-Değil.
-Empas Ahmet mi
-Değil.
-Deli Ahmet mi? |
|
196
|
|
|
|
Bu Dolares Yengenin bir büyük kusuru var. ''Hadi canım Dolares Yengenin ne kusuru olabilir ki?'' dediğinizi duyar gibi oluyorum. Şimdi söyleyince siz de şaşıracaksınız. Bu Dolares Yengenin ayakları çok kötü kokuyor. Hem de öyle böyle değil. Dolaştığı denizaşırı ülkelere de gittiği zaman, o ülkede ki herkes Dolares Yengenin ayaklarının koktuğunu hemen anlıyor, anlaşılmayacak gibi de değil ki kardeşim... |
|
197
|
|
|
|
Tam evden çıkarken bütün komşular açık otoparkta bizi yolcu etmek için sıraya dizilmişlerdi. Hepsiyle tokalaşmadan yumruklarımızı birbirine değdirerek selamlaştık. ''Hakkınızı helal edin.'' cümleleri havada uçuşuyordu tabi ki... Aşı da olsak yine hastalığa yakalanma riskimiz az da olsa vardı, bunu da unutmamak lazımdı... |
|
198
|
|
|
|
Sakız deyip de geçmeyin. Geçerseniz de ben size anlatayım. Her ne kadar çiğnerken cak cak cak diye ses de çıkarırsa onu çiğnemek ve çiğnedikten sonrada adeta uzaktan kumandalı bomba gibi patlatmak her babayiğidin ve de ana yiğidin harcı olabilecek bir şey değil. Uluslararası sakız ve çiğneme bilimleri uzmanları bu konuda çok önemli açıklamalar yapmışlardır yediyüzaltmışyedinci sakız ve muadillerini çiğneme ve sonrasında patlatma uluslar arası sempozyumunda... Çok değerli sakızoloji biliminin uzmanları sempozyumda dünya sakız sanayisinin ve sakızın gelecekte nasıl bir şekle gireceğinin bilimsel tartışmalarını yapmışlar ve her zamanki gibi, dünyada da başka bir örneği olmadığı aşikâr olan bu toplantı da hiç bir sakızoloji uzmanı uyumamış, hatta ve hatta şekerleme yapıp kestirme cihetine bile gidememiştir ki bu çok normal bir durumdur sakız sempozyumları ve toplantıları için. Nasıl uyusunlar ki cak cak ce sonrasında pat pat patlatılan sakızlardan... |
|
199
|
|
|
|
Elimizde saklardık küçücük beyaz pinpon toplarını ve misketleri, Fazilet Abla geçerken çaktırmadan yanına yaklaşır, kulağında ki o küpelere basket atmaya çalışırdık... Boyu pek bir uzundu Ablamızın. Elimiz kolumuzda yetişmez, çoğu zaman basketleri uzaktan sallardık. Hiç birisi de basket olmazdı, olmadıydı da şimdiye kadar, ama biz sporcu tarafımızı tatmin etmeye çalışırdık... |
|
200
|
|
|
|
"Lan oğlum Kemal, köyde de sürün vardı düdük çalıyordun,Bak İstanbula geldin hala aynı düdüğü çalıyorsun. Bir taraf koyun, bir taraf insan. Farkeden ne ki?" dedim. Sonra bir güldüm, bir güldüm sormayın. Ertesi gün daha kuvvetle vazifeye sarıldım. Ve Allahın izniyle bugünlere kadar gelebildim. Ama vallahi çok zor günlerde geçirdim.
|
|
|
|