Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Ya Hatun şu İnce Memedi bulamıyorum gördün mü bir yerlerde... Mehmet iştedir şimdi ’’Benim oğlanın bir ismi de Mehmet.’’ O onu diyor... Yahu ne Mehmet’i ben roman olan İnce Mehmedi soruyorum sana sen bizim oğlandan bahsediyorsun bana... Hanım ’’Haaaaa! Sen kitap olan Mehmedi soruyorsun.’’ Görmedim ama burada bir yerlerdedir mutlaka... Geçenlerde televizyonlarda sizde denk gelmişsinizdir delikanlının bir tanesine ’’Dünya klasiği üç tane kitap ismi sayar mısınız?’’ deyince röportaj yapan adama ’’Anna Karenina 1 - 2 - 3 - ’’ diye cevap verdi de şimdi benim aklıma geldi, bana da öyle denk gelse bir sokak röportajı ben de matrak olsun diye ’’İnce Mehmed 1 - 2 - 3 - 4’’ desem mesela... Yok yahu demem öyle bir şey şaka şaka... Hanım hanıııııııım! Hanım bu hemen duyar. Hanım ’’Yaşar’ı gördün mü? Geçen Bursa’ya gittiğimizde görüştük ya sen de vardın. Hanımmmm! ’’Ben Onu mu diyorum Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’’ kitabını diyorum. ’’Yaşar hanımın Teyze oğlu olur bu arada.’’ Bende de kabahat var kısacıktan Yaşar diyorum. Halbuki ’’Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’’ Aziz Usta’nın o kitabının adı... Hanım bıktı benim kitaplarımı oradan buradan toplamaktan. Ne yapalım, sende dağınık bir adamsın biraz. Biraz mı, dedin hanım... Yok dememişsindir öyle... Çok da fazla dağınıklığım yok, bir sabah çoraplarımı ararken sıkıntı çıkar evde, bir de kitaplarımı ararken, başka bir dağınıklığım var mı, Allah aşkına sen söyle? Hanım Temelleri gördün müüüüüü? Hangi temelleri diyorsun, bizim apartman görevlisi Temeli soruyorsan bayramda izin yapacakmış üç beş gün haberin olsun. Yahu hanım ben onu mu diyorum? Hanım ’’Ya ne diyorsun açık seçik söylesene.’’ Ben hani şu gariban bir çocuğa verecektik Temel Britannica Ansiklopedileri vardı, kuponlar biriktirip de almıştım... Hanım kızar ’’Yahu öyle söylesene, sen de şifreli konuşuyorsun hepten. Kaldırdım ben onları depoya oradan al da kimlere vereceksen ver.’’ Hatuncuğuuuuuum huuuuuu! Hatun bu hemen duyar ’’Ne var yine ne arıyorsun?’’ Yüzbaşıyı gördün mü? Görmez mi? Görmese bile görür gibi yapar. ’’Gördüm gördüm yüzbaşıyı bölüğünün başındaydı bu gece de nöbetçi subayıymış. Senin içinde geç kalmasın vukuatını veririm diyor’’ Yahu dalga geçme çizgi romanım Yüzbaşı Tommiksi soruyorum da... Kızar birazda ’’Yine operasyon emri geldi değil mi?’’ Geldi geldi gelmez mi... Başka türlü vakit geçmiyor ki ne yapalım. İşte böyle bizim evde ki kitap muhabbetleri... Tabi kitapların benim ile muhabbetleri de ayrı bir zevk veriyor insana okurken...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |