..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle aramda tek bir ayrım var. Ben deli değilim. -Salvador Dali
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Gülmece (Mizah) > Alparslan Koca




25 Kasım 2008
Umuda Yolculuk  
Alparslan Koca
“Umuda yolculuk meşgalemiz. Yolun sonunda umudu bulmayı umuyoruz.”


:BAJA:
“Umuda yolculuk meşgalemiz. Yolun sonunda umudu bulmayı umuyoruz.”
Umuda yolculuğa karar verdiğimizde çokta kalabalık değildik. Ayakta durmuş biz bu konuyu konuşurken, biraz uzaktan bizi izleyen sarı kediyi fark ettik. Bizi uzaktan dinliyor ara sırada kıs kıs gülüyordu. Kediyi yanımıza çağırdık ama hayır manasında kafasını sağa sola salladı. Sonra biz devam ettik konuşmaya. Tam nasıl gidebiliriz diye konuşurken kedi kahkaha atmaya başladı. Biz biraz tuhaf tuhaf kediye baktık ama o hiçbir şey olmamış gibi istifini bozmadı. Madem o bizi umursamıyor bizde onu umursamayalım dedik ve konuşmaya devam ettik. İlk umuda trenle gitmeyi düşündük ama acaba oraya tren yolu varmıdır diye düşünüp vazgeçtik. Sonra bir arabayla gitmeye karar verdik tabi bu arada hangi arabayla mevzu bizi biraz meşgul etti. Fakat yine kafamıza bir soru takıldı; acaba oraya giden bir kara yolu varmıdır?. Sonra bundan da vazgeçtik. Sonra uçağı düşündük ama evet tahmin ettiğiniz gibi orada hava limanı varmıdır diye düşündük. Sonra deniz yolunu düşündük-burası önemli- kafamıza yine bir soru takıldı;”Acaba orası deniz demi kara da mı?” işte bu soru sorulunca kötü bir şeyler oldu. Siz hiç böyle bir soruyla karşı karşıya geldiniz mi? Biz geldik, kör olduk. Sonra körlüğe alışmak için biraz uğraştık, tabi bu arada aradan aylar aylar geçmişti. Kedi kendine yiyecek bir şeyler bulmak için oradan ayrılmış. Çevredekiler söylediğine göre bakmış bizden ses gelmiyor, sizden bir yol olmaz anlamında bir kaş göz işareti yapıp gitmiş. Bize bunu çevredekiler söyledi. Oda şöyleydi; hey siz ayakta dikilenler kedi size hareket çekti haberiniz olsun. Biz bunu duyunca inanamadık nasıl olurda kedi bize hareket çeker diye şaşırdık. Hiç size bir kedi hareket çekti mi? Bize çekti, kör olduk. Körlüğün üstüne körlük eşittir körlüğün karesi yapar. Ama nasılsa artık görüyorduk. Bizde buna bir isim bulalım dedik. Neye mi? İki kere kör olup ancak görmeye başlamaya ve şöyle dedik; biz gör olduk. Sonra baktık olacak gibi değil sıçarım umudunu deyip bir taşa oturduk. Ancak taş yaştı. Bunu çok umursamadık. Gerçekten de biraz yorulmuştuk. Sonra kedi geldi. Bize yiyecek bir şeyler getirmişti. Ama biz yemedik. Niye mi? Siz hiç yeni ölmüş sıcacık çiğ bir kuş yediniz mi? Valla biz yemedik. Kör falan oluruz diye korktuk. Baktık bu işler sandığımızdan daha zor. Biraz ara verelim çalışmaya dedik. Ertesi gün aynı yerde aynı saatte buluşmak için sözleştik ve ayrıldık. Ertesi gün ben saat sekizde, birisi on bir buçukta, bir diğeri altıda ve sonuncusu da ikide geldi. Nasıl olduysa bir kişi diğerini en fazla on dakika beklemişti. Bu nasıl olur diye düşündük. Size soruyorum nasıl olur böyle bir şey. Biz biliyoruz ama önemli olan bu değil. Cevabı sonra bir ara vereceğim. Hadi dedik bir voltran oluşturalım. Ama benim yaşım küçük olduğu için o çizgi filmi bilmiyordum. Onun için olmaz abi ben bilmediğim işe girmem dedim ve sonra diğerlerini de bundan vazgeçirdim. Baktık olacak gibi değil biraz yürüyüş yapalım dedik. Bir de baktık çok yürümüşüz. Çocukluğa dönmüşüz hepimizde. Sağa sola baktık lan bizi kim çocukluğa döndürdü diye ama ortalıkta psikolog falan yoktu. Bu bizi biraz sakinleştirdi. Madem çocukluğa dönmüşken bir mahalle maçı yapalım dedik. Hangi mahalle diye düşündük? Sonra dünkü olayı değiştirip şöyle dedik;” Mahalleye yolculuk meşgalemiz. Yolun sonunda mahalleyi bulmayı mahalleyiyoruz” sonra bu bize anlamsız geldi ama zaten sorgulamalardan sıkıldığımız için boş verdik ve ana tema olarak bunu belirledik. Bu arada benim saatim bir saat ileriymiş, benden sonra gelenin üç buçuk saat ileriymiş, bir sonrakinin bir saat geriymiş ve sonuncunun da beş saat geriymiş. Ufak tefek dakika farklarını göz ardı ediyoruz. Mahalleye vardık ama mahallenin yerinde yeller esiyordu. Bütün evleri yıkıp yüksek yüksek gökdelenler yapmışlardı. Biz yine her zaman ki gibi şaşırdık. Ama büyük bir tepki vermedik. Çünkü artık şaşırmaya ve şaşırtılmaya alışmıştık. Birde baktık ki biz umuda yolculuk yapalım derken şaşırmaya yolculuk yapmışız. Siz hiç şaşırmaya yolculuk yaptınız mı? Biz yaptık. Ama tahmin ettiğiniz gibi kör olmadık bu sefer. Böylece umuda nasıl yolculuk yapabileceğimiz konusunda kafamızda bir şeyler belirdi. Meğerse boşuna kör olup kendimizi yormuşuz diye düşündük. Ama çocuk aklımızla bunu çokta kavrayamadık. Sonra birer gazoz alıp bekçi bizi kovalayana kadar gökdelenin gölgesinde içtik.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bin Yıl Sonra Geri Dönüş
İki Dünya...
Yalnız Adamın İnsanlığa Ültimatomu

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Sahne Vardı Aklında [Deneme]
Suça Övgü [Deneme]
Bireyin Parçası: Toplum? [Eleştiri]
İstek - Gerçekleşme İlişkisi? [Bilimsel]
Kaosun Yöntemi ve Tek Mutlak Yol [Bilimsel]


Alparslan Koca kimdir?

Ankaranın taş sokaklarında düşe kalka büyümeye çalışan, dizlerinin kanata kanata acıya alışan, mululuğu ankaranın sıcak yazlarında bir serin esinti olarak gören, dünyanın en sıradan insanı.

Etkilendiği Yazarlar:
hiçkimse


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Alparslan Koca, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.