..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Edebiyat yaşamın öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediği biçimi verir. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - 1. Bölüm
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Dönüşüm//
ergun tekkalmış
Şiir > Bireysel

güneşte pırıl pırıl saçları rengârenk korktu sizden bekleye bekleye yer altında bir treni ağırdı saçları...

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm
201 
 Köpeğin Adı Badi - 54  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

On birinci gün hava kararmak üzere, beni dövmek için dışarı çıkarmak istediler, yere yatıp direndim. Kayışı çektiler, çektiler... Neredeyse boynum kırılacaktı. Dışarı zorla da olsa çıkardılar.
202 
 Köpeğin Adı Badi - 39  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Hava sıcak. Ağaçların yola düşen kısa gölgelerinden pek faydalanamadığım için kanter içinde kaldım. Yılan-çıyan çıkacak diye endişeleniyorum; vahşi yırtıcı hayvan çıkma ihtimalini ise aklıma bile getirmemeye çalışıyorum.
203 
 Demokratik Deliler Devleti - 26  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Aslında kişi zorlu geçen bir süreçten sonra bu “ben”i bulur. Çok kişi bulduğunu fark etmez. Bazıları da bulduğu “ben”in mi yoksa önceki “ben”in mi gerçek kişiliği olduğunu sorar kendine. Hatta tekrar bir başka kişilik, bir başka “ben” aramaya başlar. İnsanın ruhsal yaşamı oldukça karmaşıktır, fizik olaylarda olduğu gibi her zaman aynı nedenler ruhsal yaşamda aynı sonuçları meydana getirmeyebilir. Bazen bir insanı severiz, bazen aynı insandan nefret ederiz, bir bakarsın gün gelir aynı insanı tekrar sevmeye başlayabiliriz. Bütün bu tepkiler aynı kişiye ait değil mi? Pekiyi öyleyse bunların hangisi gerçek? Belki de hepsi...
204 
 Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 2  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Benimkiyle bu dünya birbirinden çok farklı. Şu dünya iyi ya da bu dünya kötü, demiyorum. İkisi de iyi veya ikisi de kötü olabilir.
205 
 Göçe Göçe - Göçmenler Edirne'ye Yaklaştılar - 22  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Cisr-i Mustafa Paşa Kazâsı'na geldik. Burada Meriç nehri üzerindeki Sadrazam Çoban Mustafa Paşa'nın, Mimar Sinan'a yaptırdığı yirmi gözlü uzun bir köprüden geçerek, biraz sonra Yunan toprağına girdik.Yunanlıların nasıl davranacaklarını bilmediğimizden biraz gergindik.
206 
 Göçe Göçe - Balkan Yollarındaki Türk Cesetleri - 18  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Yol kenarında insan cesetleri görünce önce şaşırdık, sonra sık sık cesetlerle karşılaşınca buna da alıştık. Demek ki göçen bu insanların o kadar acelesi vardı ki, ölülerini gömmeye bile zaman ayıramamışlardı. Ölülerin bazıları çürümüş olduğundan, yanlarından geçerken burnumuzu kapatmak zorunda kalıyorduk.
207 
 Göçe Göçe - Balkanlar Türk Kanıyla Sulanıyor - 21  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Osmanlı “Vergi” dedi verdik, “Asker” dedi hemen gönderdik. Paramızı da gençlerimizi de boşu boşuna olur olmaz yerlerde harcadı. Bir de şimdi bize hangi yüzle “Geri dönün topraklarınızı, vatanınızı savunun!” diyecek. Vatanımızı çapayla, orakla, ufacık kızanlarla mı savunacağız en gelişmiş silahlarla donatılmış düşmana karşı? Bize dönün demek, açıkçası bizi ölüme göndermek değil midir?
208 
 Demokratik Deliler Devleti - 31  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

-Haklısın, buradaki hayat monoton, kısır bir döngü. Ama buna rağmen bir şeyler yapılabilir. Mesela etrafımızdaki insanlara yardım edebiliriz. Onlara yardım edebilmek için illaki maddi bir şeyler vermek gerekmiyor. İnsanlara sevgimizi verebiliriz, onların sorunlarını dinleyebiliriz, bildiğimiz çözümler varsa bunları önerebiliriz.
209 
 Çikolata - 5  (Ezgi Yavuz)

Kendi kendime tekrar ediyorum; 'Tamam, yarın yepyeni bir gün olacak.'
210 
 Göçe Göçe - 11  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Her ev bir fırın ekmek ve bir tencere çorba pişirdi. Sıcacık ekmeklerimizi elimize aldığımızda, mutluluktan uçuyorduk. Mis gibi kokuyordu o güzelim ekmekler. Ya çorba? Bu kadar nefis bir çorba hayatımda içmemiştim. Yüzümüze kan geldi, bedenimize can... Dört saat sonra tekrar yola çıkmak için hazırdık.
211 
 Köpeğin Adı Badi - 47  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

“Kendini sessizliğin, bu engin denizin içine bırak. Korkma, bu ölüm gibi bir şeydir ama aynı zamanda tadına doyulamayacak bir mutluluktur.”
212 
 Demokratik Deliler Devleti - 11  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

-Nasıl ki doğuma hayret etmiyor ya da üzülmüyorsak, ölüme karşı da aynı tepkiyi vermeliyiz.
213 
 Köpeğin Adı Badi - 72  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Yakın tarihimiz de soykırımlarla dolu değil mi?Avustralya kıtasının yerli halkı Aborjinler'i; İngilizler göçe zorlama, katliam yapma ve hastalık bulaştırmak suretiyle soykırıma uğratmadılar mı? Amerika kıtasının keşfiyle birlikte başlayan soykırımda da milyonlarca yerli katledilmedi mi?
214 
 Demokratik Deliler Devleti - 28  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Konuş bakalım Dedikoducu! Bu adam kim ve serveti nerede saklıyor?” dedi. “-Şey efendim şey... Servet yok, ben sizinle konuşmak için bu yalanı uydurdum. Aslında şey, şey...” dedim. Birden kükredi, üzerime yürüdü. “-Sen benimle alay mı ediyorsun? Bu ne cür'et! Ben seni gebertmez miyim?” dedi. Kendimi topladım ve son bir hamle ile “-Efendim, asıl meseleyi söyleseydim herkes duyardı ve iş bozulurdu. İşin aslı şu: Tek Kulak size karşı bir darbe hazırlığı içinde...” deyip bütün bildiklerimi bir solukta anlattım. Beni dinledi. Konuşmam bitince birkaç dakika hiç konuşmadı. Acaba inanmamış mıydı?
215 
 Demokratik Deliler Devleti (3d) +18) - 7  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Merak ettim. Yoksa saçma sapan şeylere mi gülüyorlardı? Evet, öyleymiş. Çünkü biri “Köfte!” diye bağırınca hep birlikte basıyorlardı kahkahayı. Diğeri “Tren kaçtı!” deyince yine kahkaha… Çok yaklaşmış olmalıyım ki orta boylu, kumral saçlı olanın dikkatini çektim.
216 
 Demokratik Deliler Devleti - 27  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Ay, yattığım yerden görünüyordu. Hem aya bakıyor hem de sayıyordum. Bir ara aya gitmeyi düşündüm. Aslında nasıl bir yer olduğunu bilmiyordum, ama dünyaya benzer sanıyordum. Oradaki denizleri, gölleri, akarsuları, ormanları hayal ettim. Acaba bizim gibi insanlar da var mıydı? Ya hayvanlar? Neden olmasın? Sonra, lisede öğrendiğim bilgiler aklıma geldi, ayda hayat yoktu. Keşke olsaydı!
217 
 Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 5  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Doğruydu bir zamanlar benim de dilencilik yaptığım. Fark şurada: Ben para değil, sevgi dilenmiştim.
218 
 Göçe Göçe - Kızılpınarlılar Dobromirka'yı Unutuyor - 39  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Ekmek karneye bağlandı ve biz ekmek alabilmek için karnemizle birlikte yıllarca Çerkezköy'e gidip geldik. Bizim burada pazıya benzeyen, ama tadı acımtrak lopuşka dediğimiz bir bitki vardır. Bazen günlerce bu bitkiden aş yapıp yemek zorunda kaldık.
219 
 Göçe Göçe - Balkanlarda Sel Felaketi - 17  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Top patlaması desem değil, yıldırım düştü desem değil... Sanki yan tarafımızdaki dağlar patladı, ya da bir volkan fışkırdı... Patlamanın hemen arkasından üç-dört metre yüksekliğinde sudan oluşmuş bir duvar gördüm. Bu çılgın su, dere içindeki iki arabayı önüne kattı götürüyor. Bizim taraftan ve karşıdan bu olayı gören insanların çığlıkları, selin sesine karışıyor. Arabalar birkaç saniye içinde gözden kayboldu, çok az sonra sadece gene bir-iki saniyeliğine iki öküz başı gördüm. Hepsi bu kadar...
220 
 Demokratik Deliler Devleti - 24  (Ömer Faruk Hüsmüllü)

Baktı, baktı... Ölü kedinin bedenini kokladı, kafasına yüzünü defalarca sürttü. Sanki bu cansız varlığa can vermek istiyormuş gibi bir çırpınışı vardı. Gözlerim yaş doldu. Ağlamak istemesem de gözyaşlarımın akmasına engel olamadım... Küsmüş bir ifade vardı yüzünde, bir kere daha şansını denedikten sonra gidip gitmemek arasında bir tereddüt yaşadı. En sonunda ayrılmaya karar vermiş olmalı ki hızla oradan uzaklaştı. Çılgınlar gibiydi, son hızla koşuyordu.

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Kalbimde Bir Sancı
Onur Altan
Roman > 1. Bölüm
Yankı
Ahmet Odabaş
Roman > 1. Bölüm

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.