..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




8 Aralık 2018
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 22  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Bir şekilde o gezegene gitmeye çalışıyorum: Uzay aracıyla, uçakla, balonla ya da uçarak. Bu mümkün mü? Belki de böyle bir gezegen bize milyarlarca ışık yılı uzaklıkta. Mevcut teknik bilgimizle oraya ulaşmamız imkansız.


:AAGE:
     Eve döndüm. Odamda ışığı kapatıp karanlıkta oturuyorum. Aslında düşünüyorum Ne mi? Evreni. Bu devasa boşluğu ve içindeki sayısız varlığı... Hayal kurmak hoşuma gidiyor. Evrende bizim dünyamıza benzeyen milyarlarca gezegen varmış. Öyleyse bu gezegenlerin bazılarında canlı da olabilir. İşte böyle bir gezegeni hayal ediyorum. Bir şekilde o gezegene gitmeye çalışıyorum: Uzay aracıyla, uçakla, balonla ya da uçarak. Bu mümkün mü? Belki de böyle bir gezegen bize milyarlarca ışık yılı uzaklıkta. Mevcut teknik bilgimizle oraya ulaşmamız imkansız. Belki zaman ve mekan hakkında bilgilerimiz eksik ya da ileride sahip olunacak yeni bilgilerle bu zaman ve mekan engeli aşılabilir.
     Onun için ben aştığımı düşünüp böyle bir gezegene vardığım hayalini zihnimde yaşatıyorum. Denizleri, ırmakları, gölleri, ağaçları, çimenleri, çiçekleri, hayvanları ve orada yaşayan zeka sahibi yaratıkları düşünüyorum. Ama sonra bir hata yaptığımı anlıyorum. Ben ait olduğum bu dünyadan çıkamamışım, hâlâ buradayım. Baksanıza hayallerimdeki ögelerin hepsi bu dünyaya ait. Zeka sahibi varlıklar olarak düşündüklerim de tıpkı bu dünyadaki insanlar... Lanet olsun. Hayallerimin de içine ettim. Yerimde sayıyorum. Hayal gücümü yitirmekten korkuyorum ve böyle bir şey olursa yaşamanın da bir anlamı kalmayacağını biliyorum.
     Odanın içinde bir silüet belirdi. Biri girmiş olmalı habersiz. Benim ev de tam bir yolgeçen hanına döndü. Gelen giriyor, gelen giriyor. Şimdiki bir erkek, odanın ortasında durdu, sonra dolabın yanına gitti, aynaya bakıyor. Aynayı çalmaya gelmiş olmasın? Keşke. Çalsa da beni de kurtarsa bu dertten. Tekrar odanın ortasına doğru yürüdü, demek ki aynayı çalma niyeti yok. Oturduğum yerden kalktım, elektrik düğmesine dokundum. Benim boyumda bir adam. Üstelik ayağındaki pantolon ve sırtındaki tişört benim şu anda giydiklerimin aynısı. Çaldı desem, çalması imkansız çünkü benmkiler üzerimde duruyor. Arkası bana dönük, yüzünü görmek için omzundan tutup çekiyorum, bana doğru dönmek zorunda kalıyor. Yüzüne bakıyorum. Ne yüzü? Bu adamın yüzü yok. Ne burnu, ne ağzı, ne gözleri ve de ne kulakları var.
     -Kimsin sen, burada işin ne? Diye soruyorum. Cevap yok. Tabii olmaz; ağızsız bir insan konuşabilir mi? Sesimi yükseltiyorum, korkup da kaçsın diye:
     -Defol! Çabuk burayı terket! Diyorum, gene ses yok. İteliyorum, hatta bir-iki yumruk da atıyorum göğsüne. İşte o zaman tepki vermeye başlıyor, o da beni iteleyip birkaç yumruk sallıyor. Ona sarılıyorum ve boğuşmaya başlıyoruz. İkimiz de yere yuvarlanıyoruz. Bazen o altta ben üstte, bazen de tersi dakikalarca boğuşuyoruz. Yerdeki mücadelenin galibi belli değil. Gene ayaktayız. İyice gerilip okkalı bir yumruk atmak amacındayım. Yumruğumu yakalıyor ve beni bütün gücünle iteliyor. Yere düşüyorum, kafamı masanın ayağına çarpıyorum. Başım dönüyor, gözlerim kararıyor. Bayılmışım.
     Ne kadar süre baygın kaldım? Kendime geldiğimde odanın ışığı yanıyordu ama içeriye güneş de vuruyordu. Öyleyse uzun bir süre geçmişti. Ayağa kalktım, üzerimdeki tozları silkeledim. Başımda bir ağırlık hissettim, elimle kafamın üzerine koydum, şişlik vardı. Dolaba asılı aynanın yanına gittim, ona seslendim:
     -Aynadaki, olanları gördün değil mi?
     -Gördüm n'olacak?
     -Ters ters konuşmayı bırak da, o adamın kim olduğunu biliyor musun, onu söyle!
     -Evet, biliyorum. Sen de biliyorsun.
     -Saçmalama, kim olduğunu bilsem sana neden sorayım?
     -Çapulcu salak manyak! Çapulcu salak manyak! Her zaman olduğu gibi salaklığın gene üzerinde.
     -Sensin salak manyak!
     -Öyle de olsa aynı kapıya çıkar!
     -Tartışmayı bırakalım. O adamın kim olduğunu açıkla!
     -O, senin vicdanın. Yani sen vicdanınla mücadele ettin, vicdanınla boğuştun. Aklını başına toplamazsan bu vicdan asla sana huzur vermez.
     Nasıl bir şey bu vicdan? Bazen duvarın içine giriyor, bazen ceketimin astarına... Bazen de şimdiki gibi yüzü olmayan bir adam olarak karşıma çıkıyor!

● ● ●
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.