..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"İnsan - işte tüm sır burada. Bu sır üzerinde çalışıyorum, çünkü kendim de insan olmak istiyorum." -Dostoyevski
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




25 Eylül 2016
Göçe Göçe - Kızılpınarlılar Dobromirka'yı Unutuyor - 39  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Ekmek karneye bağlandı ve biz ekmek alabilmek için karnemizle birlikte yıllarca Çerkezköy'e gidip geldik. Bizim burada pazıya benzeyen, ama tadı acımtrak lopuşka dediğimiz bir bitki vardır. Bazen günlerce bu bitkiden aş yapıp yemek zorunda kaldık.


:AJFC:



Dedem, iki gün sonra Kızılpınar'a gideceklerini söyledi. Üzüldüm.
-Sağ kalırsak gene geliriz. Üzülme. Zaten sizin karne tatili de üç gün sonra bitecek. Siz yokken burada benim canım sıkılır. Söz, gene geleceğiz... Dedi.
Ama ne yazık ki dedem sözünü tutamadı!
Dedeme sormak istediğim o kadar çok soru vardı; oysa şimdi aklıma hiçbiri gelmiyordu. Somurtarak oturuyordum. Dedem, konuşmak için bir şeyler anlatmaya başladı.
-Kızılpınar'a Dobromirka'dan gelenler yaşadıkları müddetçe, fırsat buldukça hep eski vatanlarından bahsettiler; duydukları özlemi böyle gidermeye çalıştılar. Orada da kim bilir ne kadar kötü/zor günleri olmuştur; ama onlar bunları değil hep iyi/güzel hatıralarını hatırlayıp anlattılar. Onlar öldükten sonra, Dobromirka'dan bahseden çok az oldu ve zaten bir müddet sonra da unutuldu gitti. Dobromirka muhacirlerinin torunları, Kızılpınar'da uzun yıllar çok zor günler geçirdiler. Cumhuriyetle birlikte biraz refaha kavuşur gibi oldular, İkinci Dünya Harbi çıktktan sonra gene zor günler başladı. Aksilik bu ya, o yıllarda hava şartları da çok kötüydü. Devlet de ürettiğimiz her şeyden aldığı vergiyi çok artırmıştı. Öyle ki ekin daha harman yerindeyken devlet memurları gelip ne kadarını devlete vereceğimizi tespit ediyorlardı. Birçok kişi devlet memurları görmeden kendi ekininden çalmak zorunda kalıyordu. Bir lokma ekmeğe muhtaç olduk. Ekmek karneye bağlandı ve biz ekmek alabilmek için karnemizle birlikte yıllarca Çerkezköy'e gidip geldik. Bizim burada pazıya benzeyen, ama tadı acımtrak lopuşka dediğimiz bir bitki vardır. Bazen günlerce bu bitkiden aş yapıp yemek zorunda kaldık. O yıllarda bizde savaşla ilgili haberleri öğrenebileceğimiz ne bir gazete ne de radyo vardı. Savaşın ikinci yılında köy kahvesine radyo geldiği haberini duyunca oraya koştuk. Radyoyu dinleyip evine giden bir genç olayı şöyle anlatmış anasına: “Valla ana, kutunun içine bir adam girmiş. O konuşuya...”
-Dede, köyde anneye kimi “ani” kimi “aney” diyor; kimi de ana...
-Oğlum, biz birçok şeyde olduğu gibi, dilimizi de tam olarak oturtamadık. Göçebeliğin sonucu olsa gerek. Bizde küçük kızanlar yani çocuklar annelerine “aney” ya “ani” diye seslenirler, gençler ve yetişkinler çoğunlukla “ana” der, İstanbul'da çalışanların bazıları da “anne” demeye başladılar.
-İstanbul'a çalışmaya gidenlerin sayısı çok mu köyde?
-Kızılpınar'da çiftçilikten başka yapacak iş yoktur. O da zaten bırak para kazandırmayı, karnını bile doyurmaz. Bizde birçok kişi, Kızılpınar'daki zenginlerin işlerine ya da civar köylere gündelikçi olarak gittikleri gibi, Çerkezköy'e gidip orada çeşitli işlerde çalışanlar da olur. Çerkezköy'de demiryollarında bazıları iş bulabilir. Tabii esas çalışabilecek nüfusun çoğunluğu da, İstanbul'a gider. İkinci Dünya Savaşı'nın olduğu o yokluk yıllarında, iş bulurum umuduyla neredeyse gençlerin hepsi İstanbul'a gitmişti. Köyde kalanlar hep çocuklar, yaşlılar ve kadınlardı. Gerçi sonradan, gidenlerin çoğu döndü ya...
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeğin Adı Badi - 80 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuş - 48 (Son Bölüm)

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ücretsiz Kitap Dağıtabileceğim İstanbul’da Bir Mekan Arıyorum
Bir Edebiyatçı Gözüyle Mağaranın Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Mağaranın Kamburu – Yorum: 6
Mağaranın Kamburu
Bir Romanın Anatomisi: Mağaranın Kamburu
Bir Anı Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasıl Yazardı?
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 2
Mağaranın Kamburu Romanına Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleştirileri - 3

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.