• İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm |
161
|
|
|
|
Geçtiğim kapıdan sonra indiğim ormanda rastladığım o adam, sonra müzik çalan o genç, şehirde konuştuğum manav...Şimdi de bu... Hepsi bana burada beklendiğimi söylüyorlardı. |
|
162
|
|
|
|
Günahtan kaçıyorsunuz, günahtan korkuyorsunuz ama günah işlemekten de kendinizi alıkoyamıyorsunuz. Günahları attınız ve kaçtınız; kurtuldunuz mu? Bence kaçmayı bırakın, alın karşınıza günahlarınızı ve konuşun; mutlaka bir uzlaşı yolu bulacaksınız. |
|
163
|
|
|
|
Trajediler ırsidir bazen.Biz ne kadar normal insanlar gibi yaşamaya çalışsakta, damarlarımızda dolaşan zehir açığa çıkmak için ufak bir delik açmaya çalışır yıllarca etimizde. Çoğumuzun kalın olan derisi damarlar da tutsada bu zehri kimimiz o kadar güçlü olamaz. |
|
164
|
|
|
|
Gökyüzünün uçsuz bucaksız maviliğinde cıvıl cıvıl uçuşan kuşların özgürlüğünü düşündü bir an. Sonra içi, hiç ulaşamayacağı bu duygunun özlemiyle ve acı veren bir kıskançlıkla doldu. |
|
165
|
|
|
|
Bu adamın duygusallığı, sevgisi, insanlığı karşısında çok utandım. Hani derler ya bazı insanlar “keşke yer yarılsa da içine girseydim”, aynen öyle... |
|
166
|
|
|
|
-Delilerden kaçan kişi, aynada daima kendini görür.-Dünya kurulduğundan beri hep, deliler öğretmen, akıllılar da öğrenci olarak kalmışlardır. |
|
167
|
|
|
|
Bu olayın şoku devam ederken bir şok daha yaşandı: İmparator'un bir yakın adamı da odasındaki karyolanın demirlerine kendini asarak intihar etmiş. Herkes şaşkındı, abuk subuk tahminlerde bulunanlar vardı; ama çoğunluk suskundu. |
|
168
|
|
|
|
Küçük kız Cahide üzerinde geceliği, yalınayak yavaş adımlarla ana caddeye doğru ilerliyordu. Cahide on yaşını bitireli bir ay olmuştu. Bu küçük kız uyurgezerdi. Çok sık olmasa da uyurken bazen yatağından kalkar odasının içinde dolaşır, sonra yatardı. |
|
169
|
|
|
|
Yaşadılar, yaşadılar, yaşadılar... Ya sonra? Tamam, bu kadar yaşamak yeter diyebilecekler mi samimi olarak? Doymuş bir hayvanın gösterdiği gözü tokluğu gösterebilecekler mi? |
|
170
|
|
|
|
güzel bir kız ve onun hayata bağladığı mücadeleci bir gencin, birbirlerine duydukları sevginin gücüyle gelen zafer ve zafere sevinemeden kaybolan hayat. |
|
171
|
|
|
|
Bu üç gençten Bekir uyuşturucu müptelası, Haydar tinerci ve Sami de şarapçıymış. Gençler birbiriyle konuşmaz, hatta birbirlerini tanımazlarmış. Hava kararınca herkes odaya gelir, bir köşedeki yatağının içine girer uyur, sabahleyin de kalkar gidermiş. |
|
172
|
|
|
|
Birkaç dakika sonra silah sesleri kesildi. Çünkü ayakta kalan tek bir yurttaş bile yoktu, kaçamayanların hepsi yerdeydi ve ölmeyenler acı içinde kıvranıyordu. |
|
173
|
|
|
|
Karamsarlığım had safhada. Beni ilgilendirecek, yeniden hayata bağlayacak bir şey olduğunu sanmıyorum.
İsteksizim, umursamazım, ruhen halsiz/mecalsizim; hiçliğin sessizliği içinde yalnız bir hiçim artık ben... |
|
174
|
|
|
|
Bir gün, gene kırlarda dolaşıyoruz. Biraz yüksekçe bir yerden ben önde o arkada iniyoruz. Ben düzlüğe çıkınca arkama dönüp baktım, o daha tümseğin yarısındaydı ve adeta çakılı kalmış gibi duruyordu. |
|
175
|
|
|
|
Etlerin olduğu yere geldiğimizde iki köpeğin de ağızlarını şapırdattıklarını görünce anladık ki onlar etleri midelerine indirmişlerdi bile... Geç kaldığımız için moralimiz bozuldu, canımız sıkıldı. |
|
176
|
|
|
|
Çocuklara bakıyorum. Çocuk olur da oynamaz mı, bağırmaz mı, gülmez mi? Buradaki çocuklar oynamıyor, bağırmıyor, gülmüyor. Ayakları bedenlerini tutmakta zorlanan birer korkuluk gibi hepsi... Bir de derler ki “Çocuk, her yerde her zaman çocuktur.” Bu söz, göçün çocukları için geçerli değil... |
|
177
|
|
|
|
Güneşin rengi sapsarı. Isıtıyor fakat yakmıyor. Göz alabildiğine mavi bir gökyüzü var. Hiç bulut yok. Tertemiz bir gök kubbe altındayım. Hafif bir rüzgâr ağaçların yapraklarını hışırdatıyor. Onları incitmeden esiyor, öyle ki kurumuş yapraklar bile ağacın dallarına tutanabiliyor. Güvendeler, düşme kaygıları yok. |
|
178
|
|
|
|
Cesedin başında durup ne yapacağıma karar vermeliydim. Tabii cesedi yemek düşüncesi hiç aklımdan geçmedi, ama bu başka köpeklerin de aklından geçmeyecek demek değildi. Onun için orada bekleyip cesedin yenmesini engellemem gerekiyordu. |
|
179
|
|
|
|
Gazetede ayrıca T.K adlı caninin birkaç fotoğrafı da yer almış. Adamın suratına bakıldığında bende; gaddar, manyak bir insan izlenimi uyandırıyor. Ancak insanların suratlarına bakarak onların bir suçlu hele bir katil olduğuna karar vermek doğru mudur? |
|
180
|
|
|
|
Yağmurlar başlayınca bahçede yapılan dersler sona erdi. Ben gene okul bahçesindeydim, binaların saçakları altında yağmurdan korunuyordum. Buşra yağmurda ıslanmayı göze alarak ara sıra bana yiyecek getiriyordu. |
|