Zaman dostluğu güçlendirir, aşkı zayıflatır. -La Bruyere |
|
||||||||||
|
Neden beni bu kadar zeki, akıllı ve bilgili yarattın, ve neden bu kadar çok şey yaşattın bana. Neden bende diğer dostlarım gibi bir ideolojini peşinde koşamaz oldum. Her şey sıradan, her şey basit, her şey yapmacık gözükür oldu gözüme. Senin yerinde gözüm yok haşa! Lakin bu insanlar beni çileden çıkarır oldu. Onlar ufsak kafalı insanlar, ah! Ben neden bu kadar koca kafalıyım! Yoksa herkes kendi dünyasında koca kafalı mı;? Yoksa herkes kendi dünyasında benim düşüncelerime eşdeğer duygular mı besliyor. Yok yok öyle olamaaz herkes değil şu dünyada benim gibi düşünceli bir kaç insan daha olsaydı. Çok değişirdi şu dünyanın çehresi. Ama olmayacak duaya amin demiyorum işte. Tek duam sana gerçek bir aşk yaşat bana! Baba: "Hocam tamam haklı olabilirsiniz, çok zekidir benim oğlum. Ama zekilikte bitmiyor. Ne yapsam ne etsem olmuyor, çok tembel benim oğlan!" "Evet çok tembel gibi görünebilir, ama çalışmak ona zor değil. Bazen bir konuyu bir kere görsün veya duysun, hemen algılıyor, çözümlemesinin, ardının peşine düşüyor ve bir daha unutmuyor." "Evet hocam haklısınız ama diyorum ya ne yaptıysam çözemedim bu tembelliğin sırrını..." "Ulan, uyumasa derslerde kaçırdığı şeyleride belleyecek, fazla sorun kalmayacak. Bazen çok şey kaçırıyor. Yani nasıl desem, bazı konuları hiç görmesede bir önceki konudan çözüyor. Ben bile derse gireceğimin akşamı konuları tekrar ederken Baran'ın böyle şeylere ihitiyacı olmuyor. Ama asıl dert arada derede kaçan çok konu oluyor bazen..." "Evet haklısınız hocam, o uyku olayı yeni çıktı. Daha önce hiç böyle bir sorunumuz da yoktu." "Nasıl yani ilköğretimde uyumaz mıydı?" "Hayır hocam bu sene ki olay." "Onun uykusunun okulda bir başka ünü var." "Nasıl?" "Her ders uyur nerdeyse" "O kadar çok?" "Geçenlerde bir olay olmuş abi, anlattı mı bilmem, matematik hocasıyla?" "Yok hocam yurtta kaldığı için her zaman anlatmaz." "Bak benden dinlemen daha güzel olacak desene." "..." Hasan bey gülümser... "Alim hoca var, onun matematik hocası. Aramızda kalsın çok süper değildir. İyide diyemezsiniz. Bizim Baran yine uyuyor derste. Başka bir çocuk görmedikleri bir konudan bir soru soruyor... (.... "Hemen çözelim, tahtaya yaz sen bunu." "Peki hocam." Öğrenci tahtaya yazar soruyu. Hoca başlar çözmeye, uğraşır uğraşır, doğru sonuca bir türlü ulaşamaz. En sonunda aklına bir fikir gelir... "Baran!" "Horr..." "Kaldır Gökhan şunu!" "Baran kalk baran Alim hoca seni çağırıyo..." "Horrr..." Alim hoca yüksek sesle tekrar seslenir. "Baran!!!" "Efendim hocam." "Kalk şu soruyu çöz." "Noldu hocam?" "Kalk şu soruyu çöz, ders bitene kadar çözemezsen üç sözlünde sıfır." "Hocam benim iki tane yüzüm vardı güya..." "Onlardan birine sıranın izi çıkmış." Bütün sınıf kahkahalar atar. Baran sinirlenir, bozulur. Tahtaya kalkar, soruya bakar. İşlemedikleri konu olunca formülü de hatırlayamaz. Uzun uzun bakar soruya, bütün sınıf ona bakarken. Sonra dört işlemle başlar sorunun çözümüne. Tenefüs ziline saniyeler kala çözüme ulaşır... Zil çalar dışarı çıkarlar. Baran Gökhan'a durumu sorar: "Olum bu ne biçim soru, bu adam deli eder beni. Bilmediğimiz konudan niye soru sordu? Size de sordu mu? "Yok be olum, Sevda dersanede çözemediği soruyu Alim'e sorarsa böyle olur." "Nasıl lan?" "Baya be olm, Alim çözemeyince seni kaldırdı." "Adiye bak hele." "Öyle be olm, adamın kıçı tutuştumu sana koşuyor." "Yahu beni tatlı uykumdan uyandırdığına mı kızayım, bilmediğimiz konudan sorduğuna mı? Boşu boşuna mı yaptık yani biz beyin fırtınasını?" İki öğrenci gülerek tenefüsde gezerler. Zil çalınca sınıfa dönerler. Gökhan'nın sınıftakilerin yanına gittiğini gören Baran en ön sıradaki yerine geçer. Ve yine uykuya dalar... Ders başlar, ama o hala uyur. Ders yine Matematik'dir. Öğrencilerden biri: "Hocam kaldıralım mı Baran'ı?" "Yok dokunmayın ona o şarj oluyor." Arka sıradan Sevinç Gökhan'ı dürter. "Adama bak ya Baran'a nasılda uyuz oluyor." "Şimdi Baran bildiği şeyleri tekrar dinlerse, Alim'in hatalarını ortaya döker. Ondan kıçı yemiyor." "Alime uyuzluk yapak mı?" "Süper olur." Alim hoca öğrencilerine hitap ederken aralarında konuşanları görür: "Gökhan, Sevinç dersi dinleyin." "Tamam hocam." "Özür dileriz hocam." Gökhan Baran'ı dürter... "Şşşt kalk oğlum kalk" "Ne oldu yine!" "Len şu uyuz Alim'i biraz deli etsene" ... Ve Alim için işkence başlar... BN CN 13/06/2010 Bir sınavda 5 kağıdı kim doldurur. Tabiki deli Baran... Gelecek bölümde kopya makinası Baran var... MARSLI
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bahattin Ceyhan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |