..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevgi dünyadaki yaşam ırmağıdır. -Henry Ward Beecher
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Sanat ve Sanatçılar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri

Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  

Azmi, Bir Kadın, Bir Çocuk, Bir Bebek
İsa Kantarcı
Öykü > Aşk ve Romantizm

AZM, BİR KADIN, BİR ÇOCUK, BİR BEBEK 41 yaşındaki Azmi, hayvan tüccarıydı mutlu hayatında, sığır üretip satardı, bu işlerin içinde büyümüştü, babasının işi buydu, kurbanlık için da et ve et ürünleri üreten şirketler için. Köyde bir çiftliği vardı, tarlaları vardı. Ondan sığır satın almak için gelen bir baba ve iki oğlu vardı, kamyonla, dört sığır satın almışlardı, asmanın altında çay kahve içmişlerdi, Azmi müşterisi şişman adamı ve iki gen

[DEVAMI]

 

 


 

 




Arama Motoru


• İzEdebiyat > İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
161 
 İçinden Kırmızı Balonlar ve Bisikletler Geçen Resimler : Ahmet Rüştü Doğan  (Seval Deniz Karahaliloğlu)

Mavi deniziyle körfez, üzerinde beyaz kuğular gibi süzülen vapurları, kavurucu yaz sıcağında püfür püfür esen rüzgarında sığınılan serin eski ahşap binaları ile güzelim ‘İzmir Evleri’. Dar sokak aralarında, duvar dibine park edilmiş bisikletler. Hani biraz sonra gelip de binilecekmiş havasında öylesine rahat bir tavırla duvarın dibine dayanmış. Kırmızı balonları, simit satıcılarını, koz helvaları, mavi denize dalıp çıkan ve vapurlarla yarış eden yunusları gördüğüne yemin edebilir insan. Hatta şu sokak bizim oturduğumuz sokağa benzemiyor mu? Bak, ‘çocukluğum salıncağa biniyor şu parkta’ diyesi geliyor insanın Ahmet Rüştü Doğan’ın düşsel bir masal havasında anlattığı çocukluğumuzun ‘İzmir Resimlerini’ görünce.
162 
 "Empati" Romanı Üzerine  (Hakan Yozcu)

Kitabın arka kapağında bulunan tanıtım yazısında şöyle deniyor:“Yaşamınızın kontrolü sizde değil! Öyle olduğunu düşünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz. Elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz. Bu kitabı kapatabilirsiniz. O sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz. Ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir şey yapabilirsiniz. Ne isterseniz yapabilirsiniz. Ama sorun şurada: Ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz. Her davranışınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine işlemiştir ki, onlara dikkat bile etmezsiniz. Ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar. Bu nedenle, hayatınızı yaşamaya devam edin. Ne isterseniz yapın. Sadece 'isteklerinizin' tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya çalışın.”.
163 
 Kırmızı Dükkan"da Üç Kadın…  (Seval Deniz Karahaliloğlu)

Üç sıradan ev kadını, üç farklı hayat. Bu kadınlar, bir “seks dükkanında” mahsur kalırsa ne olur? “Kırmızı Dükkan”, komedi ve dramı ustalıkla harmanlayan bir oyun. İnce dengelerin hakim olduğu oyun, tabular, gelenek görenekler, iki yüzlü ahlak anlayışı ve bastırdıkları cinsel kimlikleri arasında sıkışıp kalan kadınları konu ediyor.
164 
 Sanatseverler İş Başında  (Esin)

Ülkemizde sanat, geçmiş senelere kıyasla daha iyi bir noktada. Fazla karamsar bakmayı kesip, biraz etrafımıza bakarsak bunu görmek çok güç değil.
165 
 Bir Oyun Yazarımız  (Hakan Yozcu)

İbrahim Türkey Öztiğin Kıbrıs’ta bir ilke imza atmış: Dede Korkut Hikayeleri’nden biri olan “Kan Turalı” adlı öyküyü oyunlaştırmış. Bu konuda “ Dede Korkut Hikayeleri’nin kendine özgü bir dili ve anlatımı var. Türk Kültürünü en iyi biçimde anlatıyor. Verdiği mesajlar çok önemli. Bu nedenle kitaptaki 12 hikayenin hepsini okuyup, inceledim. İçinden en çok “Kan Turalı”yı beğendim.
166 
 Usta Bir Heykeltıraşın Ucuz Ölümü  (M.NİHAT MALKOÇ)

Türkiye’de trafik kazaları almış başını gidiyor. Gün geçmiyor ki birileri trafik kazasından hayatını kaybetmesin, kolunu bacağını kaybedip yaralanmasın. Dışarı çıkıp da eve sağlam dönmek şükür sebebi sayılıyor. İnsanlarımız bir türlü kurallara uyarak adam gibi araba kullanmayı öğrenemedi. Her şey gözler önünde gerçekleşiyor ama hiç kimse yaşanan olumsuzluklardan ibret almıyor. Böyle olunca da benzer sebepler benzer sonuçları doğuruyor.
167 
 Bilinçaltı Şaka Kaldırmaz  (Emine Pişiren)

İçerde düze çıkamadık, şimdi de dışarı mı taşırıyoruz. Geçmişimizi, geleceğimizi ve eteğimizde olmayan taşlarımızı, onun bunun kafasına atmanın ne manası var?
168 
 Katedralde Bir Şair  (Ayten Suvak)

"...edebiyatın ana konusu insandır"...
169 
 Seyircisi Halk Olan Tiyatro  (Cihat Faruk SEVİNDİK)

Ne demekir:Seyircisi halk olan tiyatro.Halk bir sosyal sınıf mıdır?
170 
 Sınırları Aşmak!  (Seval Deniz Karahaliloğlu)

Işıkla yıkanan eller, hep birden çırpınan, el çırpan, tempo tutan, tek ses, tek yürek, ışıldayan eller. Her bir el çırpışta, kalbin ritmi gibi yanıp sönen, kalp gibi atan bir ışık. Olmaz. Işık sınırları kırar, gerginliği yumuşatır, eritir. Duruşlar bile erir gider ışık karşısında. Bu donuk bedenler erirse? Işık onları eritirse? Sonra biri diğerine “gerçekten” dokunursa. Daha çok, daha fazla dokunuş. Birileri birbirlerine dokunursa, dokunmaya başlarsa. Bu bulaşırsa. Sınırlar nasıl “korunur”? Sınırları kim “korur”?
171 
 Edebiyatı Bale Sahnesine Taşıyan Koreograf : Andre Prokovsky  (Seval Deniz Karahaliloğlu)

Çocukluğumda Fred Astaire’in dans edişine büyük bir hayranlık duyuyordum. Onun klasik tarzına tek kelimeyle bayılıyor ve onun gibi dans etmek istiyordum. Babam neden klasik baleyi denemiyorsun? Bak, Fred Astaire de klasik baleden geliyor dedi. Aslında, bu doğru değil. Fred Astaire hiçbir zaman için klasik bale yapmadı. 13 yaşımda, Paris Konservatuarında klasik baleye adım atınca, balenin büyülü dünyasından çok etkilendim ve sonra Fred Astaire de unutuldu gitti.
172 
 Denizli'deki Sanat Elçimiz  (Hakan Yozcu)

Ali Tuluk, kendini sürekli yenileyen, araştıran ve merak eden bir sanatçı... Bu günlerde kısa bir süreliğine Kıbrıs’a gelmiş. Bir kaç gün kaldıktan sonra geri gidecekmiş. Bir kafede oturup sohbet ediyoruz. Daha ziyade O’na Denizli’deki günlerini soruyorum. Neler yapıyor, nasıl yaşayıp gidiyor?
173 
 Su Gelini Oyunu  (Zeliha DEMİREL)

Hani resmin içinde yaşamak vardır ya, geçmişinize anılarınıza, adı konmamış hayallerinize aşklarınıza götürür sizi, kapılıp gidiverdim çerçevelenip dondurulmuş yaşamların içine...
174 
 Ana Hatlarıyla Edebiyatımız  (Yaşar ÇETİNKAYA)

Ana hatlarıyla edebiyatımız...
175 
 Tiyatroya Heves Edenlere İlaç Gibi Gelecek…  (Seval Deniz Karahaliloğlu)

Adam ön sırada oturuyordu, ‘oyun kötü’ diye sinirlendi ayakkabısının tekini çıkarttı, sahneye fırlattı. Bir başkası kalktı, sahneye çıktı ve perdeyi tutup kapatmaya kalktı. Yani, oyun o kadar beğenilmemişti.
176 
 Kibele"nin Oyuncu Kızı "Ben Anadolu"da" Hayat Buluyor  (Seval Deniz Karahaliloğlu)

Ben Anadolu, Tanrıçaların Anası, türlü diller söylettiler, hiç ayırmadım. Zamanımız binlerce yıl, sahnemiz bütün Anadolu. Ben bir oyuncuyum. Değişerek ancak ayakta kalabiliyorum. Ben oyuncuyum. Bir varmış bir yokmuş, küllerinden doğan ben oyuncu, yüreğinizden tutuşan kıvılcımlarla, yeniden doğabilmek için eğiliyoruz önünüzde
177 
 Trabzon'da Kültür - Sanat ve Hayat Yahut Kadının Dünyası  (M.NİHAT MALKOÇ)

Bence dünyanın en keyif verici işi bir şeyler üretmektir. Şahsen bir şeyler üretmediğim günü zayi olmuş bir gün olarak addederim. O gece gözlerime kolay kolay uyku girmez. Bir şeyler ürettiğim gün huzur dolar kalbim… İnsanlara faydalı olmanın, bir eser üretmenin hazzını doyasıya yaşarım. İnsanın bir şeyler üretmesi için ille de bir işte çalışması gerekmez. Kişi isterse ev ortamında da üretim yapabilir. İlle de bir atölye gerekmez.
178 
 Bütün Başkanlara ve Türevlerine Karşı, Travis Pine "Halktan Biri! "…  (Seval Deniz Karahaliloğlu)

“Halktan Biri”. Dünyanın bütün başkanlarına ve türevlerine karşı tek başına direnen modern zamanlar Don Kişot’u, sıradan vatandaş, Travis Pine’ın garip hikayesi. İlk defa sahnelendiği, daha doğrusu dünya prömiyerinin yapıldığı geceyi anımsadım. O gece, oyunun kazandığı büyük başarı ve coşku karşısında içimizde umutlar yeşermişti. Orada inandık. Travis Pine’lar kazanacak.
179 
 Troya  (lerna kürkçüoğlu)

180 
 Yeni Bir Salon Yeni Bir Tiyatro  (Hakan Yozcu)

Hangisi Babası” çok renkli ve hareketli bir komedi. Baştan sona büyük bir tempo içinde geçiyor. Özellikle final kısmı çok komik. Seyirci adeta gülmekten komaya giriyor.

Önceki Sayfa  1 2 3 4 5 6 7 8 9 10  Sonraki Sayfa




son eklenenler
Kuzeyden Gelen Melek
Osman AKTAŞ
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
Şiirin Şifresi Nasıl Çözülür?
Yûşa Irmak
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
Iıı. Richard / Okan Bayülgen
Alp Şahin
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
Fatma Girik
Cafer ŞAHİN
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
Pavese’nin Yaşama Uğraşı
Yûşa Irmak
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
Öykü Tiyatro ve Sanat Üzerine
Hakan Yozcu
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
Niçin Yazıyorsunuz?
Yûşa Irmak
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
Justin Bıeber Nasıl Yürür
Ahmet Zeytinci
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
Asıl Yetenek Kim
Ahmet Zeytinci
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar
Necip Fâzıl - Nâzım Hikmet
Salih Zeki Çavdaroğlu
İnceleme > Sanat ve Sanatçılar

 


 


Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © , 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.