Doğru şeritte olsanız bile, olduğunuz yerde kalırsanız er geç ezilirsiniz. -Will Rogers |
|
||||||||||
|
Yazmak için yazarların da kendince sebepleri var mıydı acaba diye bir araştırma yaptım ve gördüğüm kadarıyla çoğunun yazmak için sebepleri var imiş. İşte o isimlerden bazıları niçin yazdıklarını şöyle anlatmışlar… Sait Faik Abasıyanık: “Yazmasaydım delirecektim.” Feridun Andaç: “Doğrusu “çokgenli” bir soru. Size yöneltilen bu. Sizin kendinize yönelttiğiniz ise: Neden/niçin yazıyorum? Şimdi burada kestirmeden bir yanıt vererek; “başka bir şey yapamadığım için yazıyorum,” diyecek değilim. Üstelik, “başka şeyler” yapabilecekken yazmayı seçtiğime göre; bunun “neden”/”niçin”lerini anlatmalıyım size. Yazmak, bir iletişim kurma biçimi. Bunun yadsınacak, abartılacak bir yanı yok. Bu anlamda yazmanın öğrenilebilirliği, öğretilebilirliğini söylemek isterim. Buna kurmaca da dahil. Yazmak, bir seçimdir. Tıpkı bir işi/mesleği seçmek, orada bilgilenmek, yoğunlaşıp öğrenmek gibi. Ve kendini sürekli geliştirmek. Yazma yönelimi bizi “seçim” yapmaya doğru adım adım çekerken; işte o noktada ne yazacağımız ve bunu da nasıl yazacağımız belirir. Bunu asıl belirleyen de; yazma öğretimiyle gelen “ne anlatmak” istediğimizin magmasını bulmak/yakalamaktır. Bunu ileride “nasıl yaşıyorsak öyle yazıyoruz” diye de anlatabileceğim sanırım! Ama oraya daha çok var.” Murathan Mungan: “Doğrusunu söylemek gerekirse, ben de tam olarak bilmiyorum. Çünkü çoğu kez, yazarın kendi de tam olarak bilmez bunu. Dünyanın kendinden en emin yazarları bile, bu soru karşısında tutukluk çekerler; yanıtlarında her zaman bir belirsizlik, bir bulanıklık, sözün gelip dayandığı bir noktadan sonra seslerine yerleşen bir geçiştirme tonu vardır.” Buket Uzuner: “Çünkü yazmak, onsuz yaşanamayacak bir aşk kadar insanı sarıp, alevleriyle yakmazsa, insan yazmaz. Çünkü yaşam daima her şeyden daha fazla çekici ve gereklidir. Yazmak ancak hayatımızı kurtaracak bir güç olduğunu içimizde hissettiğimizde ve sonra da bunu bize kanıtladığında bir yaşam biçimine dönüşür. Bu sözlerin tamamının samimi olduğunu bütün yazarlar bilirler.” Necip Mahfuz: “Zevk için, karanlık gücü hoşnut etmek için, ya da bir ağırlıktan kurtulma arzusu olarak da görebiliriz bunu. Yazmak ve yaşamak arasında ayrım yapın deseler bir cevap veremem.” Isaac Asimov: “Hangi nedenle nefes alıyorsam, o sebeple yazıyorum. Zira, yazma uğraşım olmazsa sanırım ölürüm” Stephen King: “Sabah kalkmak, iyi olmak ve iyi bir şeyleri aşmak. Mutlu olmak, anlatabiliyor muyum? Mutlu olmak.” Hermann Hesse: “Çünkü on üç yaşımdan beri bir şeyin bilincindeyim ya yazar olacaktım ya da hiçbir şey.” Bernard Shaw: “Çalışamayacak kadar yorgun olduğum için kitap yazıyorum, yazmak kesinlikle yapmaktan kaçınmanın kurnazca bir yolu.” Umberto Eco: “Çocuklarım büyümüştü, artık kime öykü anlatacağımı bilemiyordum.” Honore De Balzac: “Zengin ve ünlü olmak için.” Jean Paul Sartre: “Yazış diye bir şey vardır ortada. Birtakım şeyleri söylemeyi seçti diye değil, birtakım şeyleri şu ya da bu biçimde söylemeyi seçti diye yazar olur insan. Evet, düzyazıya değerini veren yazıştır.” George Orwell: “Yazıyorum çünkü gözler önüne sermek istediğim bir yalan, dikkatleri üzerine çekmek istediğim bir olgu var, birinci amacım da sesimi duyurmak.” Max Frisch: “Bu bir güldürme sorunu, buna koşut daha birçok neden var. Öncelikle, oyun oynama: kumda veya telle oynayan bir çocuk gibi, bir tel bulup onu bükmekten hoşlanan bir çocuk. Bir başka gerekçe, “duvara şeytan resmi yapmak, böylece bir endişeyi, bir umutsuzluğu, bir sıkıntıyı uzaklaştırmak söz konusu olabilir. Tarihöncesinde ressamlar korktukları hayvanın resmini duvara çizerek ondan kurtulmuşlar.” Rainer Maria Rilke: “Çünkü ben yazmazsam ölürüm!” Giorgio Manganelli: “Doğrusu bilmiyorum, en ufak bir fikrim bile yok; üstelik bu soru hem tuhaf hem de altüst edici. Tuhaf sorunun yanıtı da tuhaf olur, kuşkusuz: örneğin başka bir şey yapmayı bilmediğim ya da çalışmaya pek de yatkın olmadığım için yazdığım gibi.” Friedrich Durrenmatt: “Bu benim için garip bir soru: kırmızı bir balığa ‘niçin yüzüyorsun?’ diye sormak gibi bir şey.” Carlos Fuentes: “Çünkü bu, yapmayı bildiğim ender şeylerden biridir.” Lawrance Durrel: “Kendimi kollamak için. Aptalca bir soruya aptalca bir cevap. Evet; kendimi kollamak için.” Marguerite Duras: “Çünkü yazmak yaşamımı dolduran, beni büyüleyen tek şey.” Graham Greene: “Zorunluluktan. Bir çıban çıktıysa olgunlaştığında sıkarım.” Iris Murdoch: “Yazıyorum, çünkü seviyorum bu işi; çünkü büyük sanatı seviyorum, ona bir ayin düzenliyorum ve güzel sanat eserleri üretmek istiyorum. Sanat büyük bir ahlaksal güçtür, ama sanat aşkı için yaratılmalıdır; “iyilik etmek” için değil.” V.S. Naipaul: “Amacım hakikati, yazan benliğin bir tanımını da içeren belli bir deneyimin hakikati. Yine de bir kitabın sonuna geldiğimde yaratıcı sürecin her zaman ki kadar gizemli kaldığının farkındayım.” Michel Tournier: “Okunmak için. Kendimi, satışa sunmak için imal edilmiş bir nesneyi, yani kitabı biçimlendiren, evinde çalışan bir zanaatçı olarak görüyorum. Kitap bir yaratıdır ve bu yaratıda birinci ve ikinci dereceler yer alır. Birinci derecede, bir hikâye ve kişiler yaratırım. İkinci derecede okuyucu bunu ele geçirir ve kendine mal etmek için bu yaratıyı sürdürür. Her yaratının bir sevinç kaynağı olması gibi, benim için çifte bir sevinç söz konusu. Yaratmanın ve okuyucumda ortak bir yaratı oluşturmanın sevinci. İçimde bir ateş yakarım, bu bana sıcaklık ve aydınlık verir. Aynı zamanda onu etrafa yayarım ve kitaplarımın zihinlerde ve yüreklerde oluşturduğu milyonlarca küçük titrek alevleri gözlerim.” Ben: Sanıyorum benim için yazmak durdurulamaz bir durum. Her insanın yazmak için küçük dünyasında sebepleri vardır. İlk başlarda bir kırık kalbi tamir etmek, hallolmayı bekleyen bir soruyu cevaplamak ve fikri bir çıkmaza çıkar bir yol bulmak veya göstermek için yazmaya başladım. Kalemi sahneye davet ederken ruhumun ilhamlarını paylaşabilmek ve kendime imkân tanımak için yani. Kalbime gelen ilhamların estiği aşk rüzgarının eyerine oturup, bir kalem armağan edilince: “Yaz!” emrini almış oldum ilham perisinden. Şöyle diyordu birisi: “Yaz, boşa gitmesin bunca ilham! Yaz, unutulup gitmesin, ebedî kalsın. Yaz, maziyi istikbale taşı. Yaz, kendini, kendindeki O’nu. Yaz, bildiklerini, düşündüklerini, hissettiklerini, hayallerini, ideallerini! Yaz ey kalem ki bunun için yaratıldın! Yaz ey kalem ki, zayi olmasın bunca kelam!..” Hayatın uçsuz bucaksız ummanlarında yelken açan gönül rüzgârlarını estirerek kalem tutmama güç veren; dostlara, dostkânlara, dostcanlara, dostedâlara ve dostendamlara candan sevgiler, saygılar ve selamlarımı sunuyorum… Peki siz ne için yazıyorsunuz?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |