|
• İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler |
301
|
|
|
|
Onlara göre Kıbrıs’ta yüzyıllardır yaşayan insanlar “Biraz Venedik, biraz Lüzinyan, biraz Maronit, biraz İngiliz, biraz Yunan ve biraz da Türktür. Ama bunların hepsi birleşerek Kıbrıslı olmuştur. Bu nedenle biz Kıbrıslıyız” diyorlar. Yani kendilerini ayrı bir ırkmış gibi göstermeye çalışıyorlar.
Evet, Kıbrıslı olduğumuz doğru. Biz, Kıbrıslıyız. Ama Kıbrıs’ta yaşayan Türkleriz. Kıbrıs Türkleriyiz... |
|
302
|
|
|
|
Şehit haberi almadığımız gün yok, zira öyle bir duruma gelindi ki, şehit kavramı bayağılaşmaya başladı. Sadece ölenlerin birinci derece yakınlarını ilgilendiriyor, bir de zoraki devlet töreni yapılmasını... Şehit cenazesinde gülüşmekten imtina etmeyen vekiller kimin vekili sahi? |
|
303
|
|
|
|
Alpaslan Türkeş öldükten sonra MHP’nin başına Sayın Devlet Bahçeli geçti. İlk icraat olarak partiyi toplama yoluna gitti. Özellikle sol kesim tarafından yer altı dünyası olarak bilinen ülkücü kesimi veya o yolda özenen kişileri temizleme yönüne gitti. Bahçeli “Ülkücü gençlerin yer altı dünyasıyla, mafya ile işi olamaz” dedi. “Bunların yeri MHP değildir” dedi ve bütün olumsuz kişileri temizleme yönüne gitti.
İyi de etti. Bu gün gelinen noktada artık kimse MHP’ye veya ülkücülere o gözle bakmaz oldu. Hatta sempati toplamaya başladılar. Özellikle PKK’nın saldırılarının arttığı dönemlerde Ülkücü gençler her cenazede bulunup PKK’ya tepki gösterdiler. Her cenazede, her olayda, her düğünde, her milli maçta bayrak açmaya başladılar. İstiklal Marşımızı okudular… |
|
304
|
|
|
|
Hayırlısıyla, bir genel seçimin daha hakkından gelebildik. Gerçi politik sözcülerin ekserisi, ellerinden geldiğince gerilim yarattılar; sayelerinde ortam gerildi, küfür ve hakaret gırla gidiyordu. Özellikle AK Parti, CHP ve MHP arasında. |
|
305
|
|
|
|
BDP' den 'Milletvekili' seçilenler henüz yemin etmedi. En büyük (!) hizmetleri olan germe ve kriz politikasına tamgaz davam ediyorlar Ama yemin etselerdi veya olası bir andiçme durumunun hasıl olması halinde dış görünüşte rutin and metnini okusalar da, içlerinde zihniyetlerini yansıtan şu meyanda kendi metinlerini okuyacakları aşikar; |
|
306
|
|
|
|
Dağdaki ininde saltanat kurmuş eşkıyabaşı, bundan sonra barış imzalayıp Türkiye’de ya da bir başka ülkede sıradan bir insan gibi yaşamayı kabul eder mi sanıyorsunuz? |
|
307
|
|
|
|
Bu haliyle KÜRESELLEŞMEYE tamamen karşıyım. Bu haliyle küreselleşme insanların kendileri olmalarını, özgür olmalarını, farklı olmalarını, çeşitli kültürler yaratmalarını engelleyen bir hapishane mekanizması. Herkesten beklenen şey düşünmeyi, tartışmayı, okumayı, konuşmayı bırakıp EĞLENMELERİ!! Sadece eğlenin.. Kendinizi hoş tutun.. Biz eğlenirken biz eğlenelim diye dünyanın dümenini çevirenlerin ne yaptığını hiç düşündük mü? Hayır, biz eğlenmekle meşgulüz. Birisi kalkıp da bu eğlenceyi bu tür sorularla bozmaya kalkarsa onu hemen oracıkta ÖLDÜRÜRÜZ.. |
|
308
|
|
|
|
Merhaba, evet Bizde Liderler Gelişmiş Demokrasi İstemiyorlar , bu konuyu işlemeye çalıştım yazımda, aslında genel olarak gelişmiş demokrasi kavramını değerlendirmeye çalıştım, yorumlarınızı beklerim. |
|
309
|
|
|
|
Kurucu zihniyetin, söylem itibariyle halkçı ve fakat politik pratik açısından devlet merkezli ideolojisinin geleceği şekillendiren ve bu anlamda anti-demokratik bir içeriğe sahip olan bakışının günümüzde bile hâkimiyetini devam ettirdiğini iddia etmek yanlış olmaz. Dolayısıyla günümüzde bile, bireyin değil de devletin ön planda olduğu bir yönetim anlayışının demokratik bir topluma ortam sağlamamasına şaşırmamak gerekir. Askeri müdahalelerin de Cumhuriyeti korumak ve kollamak” kaybolan devlet otoritesini yeniden tesis etmek amacıyla yapıldığını” düşündüğümüz zaman bugünkü temel problemlerin kaynağının Cumhuriyetin oluşum sürecinde gizli olduğunu anlarız. Bu bağlamda Cumhuriyet kısır çekişmelerle, zıtlaşmalarla atlanacak bir süreç değil bilakis yıldönümü vesilesiyle tekrar tekrar değerlendirerek tarihsel-toplumsal bağlamına oturtulacak ve dersler çıkartılacak yorumlanmaya muhtaç bir süreçtir. Demokratik bir siyasal zeminin hazırlanmasına imkân sağlayıp sağlamadığı Cumhuriyet sürecine sorulacak en önemli sorudur.
|
|
310
|
|
|
|
DEDAŞ, “Güneydoğu Anadolu” illerinde, herhangi bir arıza durumu yokken de, kasten elektrikleri
sık sık kesince, her yerde sosyal patlamalara neden oldu. Birçok yerde tepkilerle halk, DEDAŞ binalarını taşlıyor, hatta binayı ateşe verecek kadar ileri gidilebiliyor. Halk, hakkını arıyor ve acilen çözüm istiyor.
|
|
311
|
|
|
|
Damardan giriyorlar; “her şeyim tamam da, bir sendin noksan…”
Noksanımızın ne olduğunu da hemen belirtelim isterseniz; Türkiye’de sol eksik, sol. |
|
312
|
|
|
|
YAKLAŞAN SEÇİMLERDE BİR TAHMİN ELEŞTİRİSİ |
|
313
|
|
|
|
Şu işe bakın ki, dün halen Gazze sokaklarında kan, şiddet ve gözyaşı vardı. Yıkılan evlerin kenarlarında sinmiş, korkudan ağlayan çocukların hazin görüntüsü devam ediyordu. |
|
314
|
|
|
|
Mızıkacılar yanıldı. Kürt bölgelerinde DTP’nin çözümü dayatan siyaseti kazandı. Ama ne hikmetse ülkenin en büyük siyasi parti liderleri ve gazetecileri, yine bilindik mavallar okumaya başladılar. Sözgelimi son yirmi dört saatte, DTP’nin “kimlik siyaseti” üzerinden nemalandığı yorumları çoklukla dillendiriliyor. |
|
315
|
|
|
|
An itibariyle insanlık yanıyor, onur yanıyor, karakter yanıyor, vicdan yanıyor, merhamet yanıyor, ahlak yanıyor, ama gel gör ki, yöneticiler kendi etraflarında dönüp durarak suçlayacak birini arıyorlar. |
|
316
|
|
|
|
Otuz yıldır, sürekli yeni partiler ve yeni oluşumlar kurularak, sanki Kürt halkı, gereksiz yere oyalanıyor. Adeta Kürt halkına, sağlıklı düşünme fırsatı verilmek istenmiyor gibi. Bu mantık, demokratik değildir; vicdani de olabilir mi? |
|
317
|
|
|
|
Şu anda ülkenin acil gündemi, Kürt açılımı ve Yeni Anayasa çalışması soğumaya bırakılırken, hiç de gereği yokken, alt yapısı bile olmayan suni gündemler yaratılıyor şimdi. |
|
318
|
|
|
|
Demokrasiye dair, sivil anayasaya dair, barış ve huzura dair, Kürt sorununda çözüme dair, kimde, ne plan ve proje vardır, onu dökülün; bizim için meydanlarda öyle çözülün de, çözüm kimdedir görelim. Yoksa; “yoktur” diyenleri sandığa gömelim. Unutmayın, halkımız ariftir; sizden beklenen, yüreğinizden gelecek basit bir tariftir. Doğru söz, kısa ve özdür; lafı dolandırmaya, dolaştırmaya gerek yoktur. |
|
319
|
|
|
|
’’Bağımsızlık benim karakterimdir.’’ diyen bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk, o yıllarda yaşamış olsaydı NATO ya yine girer miydik? Hiç sanmıyorum... Bu gün komünizm tehlikesi ortadan kalkınca, dikkat edin bakın emperyalistlerin bütün silahları Müslümanların üzerine çevrilmiş durumda... Kah Amerika, kah NATO bu işi, Müslüman ülkelere saldırarak sürdürüyorlar... |
|
320
|
|
|
|
Ülkede, kan gövdeyi götürüyor, günübirlik cinayetler işleniyor. Mafya ile devlet kurumları birbirini suçluyor. Gel gör ki, bizim gündemimiz bir şehrin nüfusunu alacak bir caminin yapılışını kutlamak... Oysa bırakın camiyi, küçük bir mahalle mescidinde bile iki saf, bilemedin üç safı aşmış cemaati görmeniz mümkün değil. |
|
|
|