An itibariyle insanlık yanıyor, onur yanıyor, karakter yanıyor, vicdan yanıyor, merhamet yanıyor, ahlak yanıyor, ama gel gör ki, yöneticiler kendi etraflarında dönüp durarak suçlayacak birini arıyorlar.

Gazeteci postuna bürünmüş birkaç çakal da, hükümeti eleştirenleri hedef alarak hesap sorulacağından dem vuruyor. Sanki ülkeyi kendileri yönetiyor. Bu küstahlığı kendilerinde nasıl buluyorlar, iktidardan beklentileri ne?

Suçlayıp, hakaret ettiğiniz namussuzları dizinize yatırarak, ninni ve methiyelerle siz büyütmediniz mi? Hizmet adamı diye FETÖ denilen pezevengi de siz büyüttünüz, açılım adı altında PKK'lıları siz palazlandırdınız. Çadır mahkemeleri, davullu zurnalı karşılaşmalar, seçim otobüsleriyle gezdirmeler filan...

Şimdi kendi üstünüzdeki çamuru temizlemeden kime çamur atıyorsunuz? Artık insanlara iftira ve çamur atmayı bırakın da çözüm üretin. Çözüm üretemiyorsanız, bari susun. Hani derler ya, "Bir şey biliyorsan söyle ibret alsınlar / Bir şey bilmiyorsan sus da adam sansınlar"

Toplumu tehditlerle suturmak ve ayrıştırmak yerine, bu felaket günlerinde gönül alıp birleştirmeyi deneyin ki, üzerinize insanlık kokusu sinsin; biz de nefes alırken tiksinmeyelim bozuk mayadan üretilmiş insan müsveddeleri görerek.

Gelin, gazetecilik yapın. Çürümüş ahlakla konuşan ve insanlar arasına nifak sokan varlıklar olmayın, diyeceğim, ama faydası olacağını sanmıyorum.

Emin olun ki, burada yaptığınız yalakalık ahrette sizi temize çıkarmaz. Hayal ettiğiniz cennete girmek yerine, kâbusunuz olacak cinnete girebilirsiniz.

Allah'tan, insandan ve doğadan af dileyin ki, belki hak sahiplerinin bir kısmı (gönüllü olmasa da) hiç olmazsa haklarını helal etsinler.

Milletimize sabır ve başsağlığı, hiçbir çıkar gözetmeden hayatlarını ortaya koyanlara Allah'tan yardım, ölenlere rahmet, bu felaketi bile fırsat bilip ortağı bulandıranların da ıslahını diliyorum.

2 Ağustos 21
Gölcük