Hiçbir şey insan kadar yükselemez ve alçalamaz. -Hölderlin |
|
||||||||||
|
Süleyman Şah Türbesi'nin sandukalarını bir gece yarısı kaçırmayı başaran yönetim, şimdi Suriye fethine çıkıyor. Verilen şehitler için hep aynı sloganla sesleniliyor; "Başın sağ olsun Türkiye'm." Ne sığ, ne banal bir slogana dönüştü bu güzel söylem. Soruyorum şimdi size, hangi yöneticinin çocuğu on sekiz yıldır şehit oldu? Ölen o masum gençler kimin başını sağ eylediler. Darmaduman bir Türkiye'nin mi? Atatürk'ün Gençliğe Hitabe‘de dediği "İstiklâl ve cumhuriyetine kast edecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir." Bu unsurlardan gerçekleşmeyen ne var acaba? Aynı şeyleri ben görüp dillendirmekten bıktım, ama şeyhlerin, tarikatların, cemaatlerin peşinden gitmeyi bir marifet sayanların bütün bunları yaşamalarına karşın, bıkmadan umursamadan aynı katakulliye gelme nedenlerini izah edecek bir kelime bulamıyorum. "Buyur buradan yak" diyeceğim, ama sigaranın bu ülkeye kendilerinden daha çok zarar verdiğini kabul ettirdikleri bu halka verecek sigara da alamadığım için bunu da diyemiyorum. Tanrı belanızı versin, diyeceğim, ama bela belaya ne kadar etki eder, ondan da çok emin değilim. Babam bu tür çıkmaz durumlar için "Bok boku basıyor" derdi. Hulasa işin içinden çıkamıyorum. Ben öyle demiyorum; ben de, boka bastık, temizlenemiyoruz, diyorum, işe yaramayacağını bile bile. Çözümlenemeyen karışık durumların tavan yaptığı zamanlarda herkes eline borazanı alıp öttürmeye başlıyor. İşte bu zamanlar için bir Türk atasözü var; "Köpeklerin Ulumaları hayra alamet değildir" diye. Ama ben kurtların yaklaştığını düşünerek, hayra yormak istiyorum bu korkunç kâbusu. Ülkenin adalete kavuşması için, yöneticilere ahlak ve vicdan, yönetilenlere de insan gibi yaşama ve hakkını alabilme dirliği nasip etsin yüce Tanrı... Bu kirli düzen bir imtihan değil, sizin kendi tercihiniz ey Türk Budunu. Tanrı şehit ailelerine sabır versin. Ben artık başların sağ olma ihtimalinin olmadığını düşünüyorum. Bütün bunlara sebep olanlar en azından sizin başınız sağ olmasın. Rahmetli Ozan Arif'in bir dörtlüğü ile sözü bağlamak istiyorum. "Koy desinler falan fikrin ozanı Ozan Arif sen bırakma ezanı Bismillah diyerek köhne düzeni Yıkmayınca bu memleket düzelmez" 10 Şubat 20 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |