Ben bir dünya yurttaşıyım. -Sokrates |
|
||||||||||
|
Küreselleşme denen bu hareket basitçe alemin top gibi yuvarlak olması, bir olması, tek olması.. İşte bütün sorun da bu. Bu küreselleşme hadisesi tamamen yanlış yorumlanıyor ve yanlış yolda gidiyor. Bunu şuna benzetiyorum hani 10 emirden biridir “öldürmeyeceksin”.. Birisi tutup bunu en başından çevirirken “öldüreceksin” diye çevirmiş varsayın.. Çeviri hatası. Lakin işler o ilk hatadan sonra kopmuş-birileri bu haliyle çeviriden çok memnunmuş.. Çevirenlerin alayı aynı hatayı yapmış.. Olmuş mu bizim öldürmeyeceksin sana ÖLDÜRECEKSİN. ÖLDÜRECEKSİN.. Küreselleşme öldürüyor. Küreselleşme denen bu meret -mevcut durumuyla- baştakilerin aşağıdakileri toparlayıp kolayca yönetilebilir koca bir sürü haline getirme aracına dönüşmüş, yolundan saptırılmış doğal bir sosyolojik-fiziki-teknolojik olgu.. Öyle ifade etmeyi seçerseniz -doğru anlamda yaşanıyor olsaydı- insanlığın EVRİMİ de diyebilirsiniz. Ormanlardan, mağaralardan, çadırlardan köylere ve şehirlere evrimleşen insan toplumunun bir sonraki adımı küreselleşme olmalıydı. OLMADI. Bu haliyle KÜRESELLEŞMEYE tamamen karşıyım. Bu haliyle küreselleşme insanların kendileri olmalarını, özgür olmalarını, farklı olmalarını, çeşitli kültürler yaratmalarını engelleyen bir hapishane mekanizması. Herkesten beklenen şey düşünmeyi, tartışmayı, okumayı, konuşmayı bırakıp EĞLENMELERİ!! Sadece eğlenin.. Kendinizi hoş tutun.. Biz eğlenirken biz eğlenelim diye dünyanın dümenini çevirenlerin ne yaptığını hiç düşündük mü? Hayır, biz eğlenmekle meşgulüz. Birisi kalkıp da bu eğlenceyi bu tür sorularla bozmaya kalkarsa onu hemen oracıkta ÖLDÜRÜRÜZ.. Eğlence sektörünün bu geçtiğimiz 100 yıl içinde nasıl patladığını bir örnekle açıklayayım. Hiçbir kabiliyeti olmayan ama sadece ünlü bir sosyetik aileden gelen bir hanım kızımız, arabadan inerken iç çamaşırı giymemiş bacak arasını dünyaya pergel gibi açaraktan şöhretine şöhret katıyor. Ünlü oluyor. Ünlü olduğu için sağdan soldan reklam teklifleriyle paranın gözüne vuruyor. Soyundukça ve orasını burasını dünyaya gösterdikçe daha çok kazanıyor.. Kazadıkça soyunuyor, soyundukça ünlü oluyor, ünlü oldukça daha çok kazanıyor.. Çıplak para.. Kazansın, eyvallah. Ama aynı anda bu dünyada yüzlerce insan basit bir aşı olamadığından, açlıktan, susuzluktan, en basit ve tedavi edilebilir bir hastalıktan ölüyor.. Ve biliyor musunuz, dünyanın elindeki ekmeği, temiz suyu, ilacı, doktoru bu ölümleri engellemeye yeterli.. Eğer bir irade bunları biraraya getirip bu insanlara sunabilirse.. Ama hayır, biz MTV seyredip uyuşurken, Hollywood orospularına taparken, McDonalds'dan obez göbeğimizi şişirip internetten Warcraft oynayıp eğlenirken, politikacıların din, kitap, peygamber masallarına inanıp transa geçerken, tasmamızı kodamanlara sunarken.. Ölen ölsün.. Eğleniyoruz şunun şurasında.. Kendimizi hoş tutuyoruz.. Biz hoşuz ya, dünyayı boşver.. Büyük adamlar düşünsün onu da.. Tasmamızı vermişiz büyük adamların eline.. İyi de o büyük adamlar bu güvene layık mı? Bırak soru sormayı, birisi kurtarır dünyayı, dalgana bak-eğlen-yüreğini hoş tut.. İyi de dünya hoş değil.. Boşver, bırak dünyayı -ölen ÖLSÜN- sen yine de yüreğini hoş tut.. Yav komşu Irak'ta hergün insanlar ölüyor, Afrika'da ins... Bak hala konuşuyor, sen mi kurtarcan bunları?! Kim kurtarcak? BÖYÜKADAMLAR.. İyi de işlerin bu hale gelmesinden sorumlu olanlar zaten bu böyük adamların KOCAKAFAları.. Alooo, iplerini vermişin, kendinden-hayatından vazgeçmişin, özgürlüğünü uyuşturucuya satmışın!! Kölesin ulan! KÖLE!! Küreselleşme ne yazık ki insanların en temel dayanaklarından birini yok etti-ediyor.. İnsan olma kabiliyetimizi.. İnsan olabilmenin en temel ölçütlerinden birisi özgür bir hayatı yaşayabilmektir. Hayatını kendi istediğin gibi, gönlünce yaşayabilmektir. Seçim şansının, hayallerinin, fikirlerinin, umutlarının olmasıdır insan olmanın özü. İnsan olmanın özü KENDİN OLABİLMEKtir.. Küreselleşme bütün bunları elimizden alıyor. TEKTİP insan oluyoruz. Ben “ben” olamıyorum, bana sunulan PAKETLERden birini seçmeye mecbur bırakılıyorum.. Bana ne düşüneceğim(aslında düşünmemem gerektiği), ne yiyeceğim, ne giyeceğim, ne seyredeceğim, kimi beğeneceğim, neyi dinleyeceğim söyleniyor.. Globalleşen dünyada farklılık ve çeşitliliğe yer yok. Diyeceksiniz her yer rengarenk, ışıl ışıl, alaca belece, çeşit çeşit insan var.. Cidden mi? Var mı? İyi bakın, bir daha bakın.. Globalleşme fikrinin vitrini olarak görülen Avrupa ve Amerika'da popüler kültür adıyla insanlara PAKETLENMİŞ bir hayat sunuluyor. Siz kendinizi özgür sanıyorsunuz oysa sadece sizin için önceden seçilmiş birkaç PAKETTEN birini seçebiliyorsunuz.. Bu yıl ne tip pantolonları alacağımızdan ne renk saçların çevrede moda olacağına, ne yenileceğine, ne seyredileceğine, ne okunacağına, ne dinleneceğine artık MEDYA karar veriyor. MEDYA kim? KODAMANLAR.. KODAMANLAR; para babaları, her ülkenin birkaç tane çıkardığı şu süper zenginleri ve onların mistik zenginler kulübü.. Globalleşmenin mimarları.. Avrupa'da neredeyse dükkandan alacağınız elmanın boyutları ve rengine varana her şey sizin için paketlenmiş ve düzenlenmiştir. Her şey standart hale gelmiştir-belli kriterlere uymak zorundadır.. Diyeceksin bunun neyi kötü? İyi de bu standartlar benim asgari yaşam kalitemi garantilemek için değil, beni dar bir kalıba hapsetmek için var. Kelime oyunuyla etrafımıza yüksek yüksek kocaman-kalın duvarlar inşa edildi.. Duvarlar pembeli-çiçekli-resimli diye millet henüz farkında değil, bu BOYALI YALAN hep böyle sürmeyecek, geç olmadan kendinize gelin.. Avrupa böyle, Amerika'yı zaten saymıyorum, tam bir kayıp bölge.. Ona özenen dünyanın kalanı da aynı yolda süratle ilerliyor. Kadınların her sene hangi göğüs ölçülerinde olup ne renk saçı olacağından ne giyeceğine kadar, dünyamız birilerinin ağzından çıkan emirler ile sorgusuz sualsiz yönetiliyor. Ve biz böcek beyinli öküzleşmiş insanlar sadece çobanlarımızın DEĞNEKLERİ ile bize işaret ettiği yöne doğru hımbıl hımbıl-öküzler gibi uyuşukça yürüyoruz.. Böl ve yönet taktiğinin gereği bir yandan bütün değerlerimizden-ortak zenginliklerimizden arındırılıp ötekileştirliyoruz-hayatlarımıza çeşitlilik ve zenginlik getirmesi gereken farklılıklarımız ayrımcılık unsuru olarak suistimal ediliyor-parçalanıyoruz.. Öte yandan hazır PAKETLER aracılığıyla standartlaşıp tekrar kontrolü çok daha kolay koca bir TEK SÜRÜye dönüşüyoruz. Sanki eski bir Amerikan cowboy filmi.. Bir cowboy çetesi bölgedeki bütün çiftlikleri basıp hayvanlarını kaçırmış.. Sonra da bütün o kaçan hayvanları toparlayıp koca bir sürü yapmış.. Hırsızlığın, haydutluğun daniskası.. Ne oldu, insanları sürü hayvanına benzetmem birinin zoruna mı gitti.. Bana kızmayın. Teşbihte hata olmaz.. Gördüğümü söyledim. Sonuç olarak.. Globalleşme denen bu PAKET koca bir SUİSTİMAL ve KANDIRMACADIR.. Eğlence denen-kendini hoş tutmak denen şey de UYUŞTURUCUdur. Bu durumda hala bir şey yapmadan Hollywood oruspularına tapanlar, politikacıların boş ama hoş sözlerine kananlar, trene bakar gibi televizyon seyredip yatanlar da mööödür.. Ciddi ciddi, bugün yaşadığımız dünyaya bakıp da güzel bir dünyada yaşıyoruz demek öküzlüktür. Bu kibir, bu bencillik, bu nefret, bu yalan.. Bunun neyi güzel? Kimse bunu iyiye çevirmek için Bir şey yapmazken geleceğe dair nasıl umutlu olabiliyosunuz? Ayık mısınız? Siz ne içtiniz böyle? Dünya güzel değilse bugün ayağa kalkıp gücün yettiğince birşeyler yapmalısın.. Hiç bişey yapamıyosan bugün gidip diğerlerini de uyandırmaya başlamalısın. Onlara “Dünya iyiye gitmiyor!” demelisin.. Biz dur diye beraberce haykırana kadar da gitmeyecek-bizi kimse kurtarmayacak.. İnsan olmalıyım. İnsan olmalısın. İnsan olmalı. İnsan olmamız lazım.. Çok geç değil..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |