• İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme |
461
|
|
|
|
kimi zaman umuttur yıldızlar
kimi zaman uzaklık
kimi zaman da yar! ..
bakışına değer saçları...
|
|
462
|
|
|
|
Rüyalarımı falakaya yatırdım az önce. Onları küvette asitle boğuyorum. |
|
463
|
|
|
|
.Şimdi evden birlikte çıkalım ve pazara gidelim. Ancak, biraz sabırlı olmanız gerek. Öyle her şeyi mesele yapan biri iseniz, işiniz kötü. Haydi çıkalım evden, şu pazar yerine bir gidelim bakalım. |
|
464
|
|
|
|
Modern kadının öfkesi kadar tehlikeli şey yoktur. |
|
465
|
|
|
|
hallerden,hallerimden biri... |
|
466
|
|
|
|
Şimdi yastık altına sakladığım senden habersiz anılarımla, avuçlarımda tuttuğum kendimi büyütüyorum.Sen yoksun,sonsuz bir deniz var önümde |
|
467
|
|
|
|
“Kavramlardan bahsedebilmek için insanın otuz beş yaşına gelmiş olması gerekir. Onun öncesinde kavramlardan bahsetmek, soyutlama yapabilmek doğal olarak mümkün değildir”* |
|
468
|
|
|
|
Ruhu kire bulanmışlar arasında
Yüzü trakya çiçeği
Güneşe dönen hep…
Nilüferler* |
|
469
|
|
|
|
nerde bir köy türküsü dinlesem şairliğimden utanırım |
|
470
|
|
|
|
Hemen işsiz kaldığım eve götüremediğim ekmek parasına bile muhtaç olduğum günlerimi aklıma getirmeye çalışıyorum |
|
471
|
|
|
|
Evet ağlıyordun, Ama kanamıyordun! Ya da bazen kanıyordun ama anlamıyordun.
|
|
472
|
|
|
|
Güneş çizdiğin günleri hatırlıyorum kendine, kapkaranlık kozanın içinde. Yetmedi mi artık demiştin bir gün bana, daha ne kadar sürecek bu hayal? |
|
473
|
|
|
|
Sürünüyorsun et parçaların taşlara takılıyor toprağa bulaşıyor kanın, kahrolası bir kainatı içinden sızdırıyorsun. Süründükçe toprak sana daha sıcak ve taşlarsa daha keskin geliyor. Yalnızlığını törpüleyemiyor onca çakıl taşı, |
|
474
|
|
|
|
Geldim işte. Kapına son kez merhaba demek için geldim. Yüzüme örtülecek bir kapıyı, nefretle bakacak iki gözbebeğini göze alarak, cesaretimi yüreğime katarak geldim.... |
|
475
|
|
|
|
yalan dünya bizi dert sahibi yapmaktan başka başka bir işe yaramıyor. keşke değerlerimizin farkında olsak da huzurlu dünyayı kendi ellerimizle kurabilsek yok etceğimize |
|
476
|
|
|
|
Bütün kadim dinlerim sırt dönmüştü inançlarıma. Bütün dinleri ve Tanrıları öptükten sonra Tanrısızlığı seçtim, inançlarımı yok ettim tüm dinlere. Hiç azalmadı lanetim, hoyratça hırpalandığım aşk suskunluğu gibi ruhumu terk etmeye kıyamadılar belki de. |
|
477
|
|
|
|
23 Nisan bayramlarında, makam koltuklarında oturtulup, bir günlük yürütme beklediğimiz bu çocukların hakları, daha sonra nedense, bir daha hatırlanamayan, kötü diziler gibi oluyorlar. Ülkemizin, taraf olduğu, Çocuk Hakları Sözleşmesi, 02.09.1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. |
|
478
|
|
|
|
İki konser kapıp dünyalığı çıkarmak için muktedirin elini ayağını öpüyorsun. Muteber sanatçısın.
Para için, güç için, o zavallı çirkin başına bir şey gelmesin diye kalemini, beynini, ruhunu satıyorsun. Muteber yazarsın, gazetecisin.
|
|
479
|
|
|
|
Güçle ilgili bir şeyler söylüyorum ve anlamsızca yeniden icat ediliyor kurallar... |
|
480
|
|
|
|
Bak ruh!
Orada bir ışık yok ne de bir karadelik...Çöl gibi bir yerdesin. Dudakları çatlamış bedeninin. Susamışsın. Çok hem de... Bir yudum belirginlik ve netlik için uzun yoldan gelmişsin. Anlam ve amaçlarından doğan çocukların öksüz kalmış. |
|