Mektubum sanırım fazla uzun oldu, çünkü daha kısa yazmak için yeterince vaktim yoktu. -Pascal |
|
||||||||||
|
Zorunluluktan kaynaklı çok az insan yola düşer sevgili. Ki zorunluluk zaten sürgünün kendisidir. Durmadan bir şeyler iter bizi durduğumuz yerde, fizikteki ivme kanunu bedenimizde başlar, artik orda zaman tamamlanmış, yelkovan ve akrep anlamını kaybetmiştir. Mutlaka çıkılacaktır yola; vakit kaybetmeksizin hem de. Hayatında yolculuğa çıkmayan yada çıkmaya hevesli olmayan insan duygusal fonksiyonlarını yitirmemişse nedir? Yeni coğrafyaları; yeni insanları keşfetmeye dürtmeyen meraktan bahsetmemek mümkün mü? Seni de beni de bir sevgi durağında karsılaştıran bu yolculuk değil de neydi sevgili? Ufku dağların arasında tıkıştırılmışken yaşam, bana bahsedilen başka yerlerin hikayeler değil miydi daha çocuk yaşta umutlarımı çıkına doldurup yollara düşüren? Öyle cin yada perili hikayelerle değil sevgili, hayatın içinden damıtılmış saflıkla doldurulmuştu dimağım. Velhasıl kelam sevgili yeni zıpçıktılardan bahsetmezsek, türkülerin şarkıların notaları yolculuklarda keşfedilmedi mi? Değil mi ki şaire, "Nerde bir köy türküsü dinlesem şairliğimden utanırım. "dedirten? İnsanların iç yolculuklarından bahsetmeye zaten ne gücüm var ne de kudretim. Bunu belki hiç bir şair hiç bir efsane hiç bir müzisyen dile getirmeyi becerememiştir ki; hala bunun peşinden koşanların sayısından bihaberiz. Ben coğrafyaya çıkılan yolculuklardan bahsediyorum. Sende olur mu bilmem ama ben çok yaşarım. Her yolculuk bir umut olmuştur. Sen de bilirsin ki bir kaç günlük yolculuk için bile telaşa kapılır; haftalar öncesi hazırlığa girişirim, valizime doldurduğum şeylerin çoğunu hiç kullanmadan geri getirdiğim bu heyecandan olabilir mi? Sanki o valize doldurulan eşya değil de umutlarımızdır. Ondandır belki kırık dökük yorgun argın gerisin geri dönüşlerimiz. Çoğu hasretten sanar çıktığı noktaya geri dönüşteki sevinci. Değildir sevgili değildir. Kimse itiraf edemez bunu kendine ama bence kirilmiş dökülmüş umutlarımızı bırakıp kaçma telaşıdır. Çok uzattım biliyorum ve sen yine şikayetçi olacaksın sevgili. Huyum kurusun hep uzattıkça uzatma beceriksizliğim yok mu. Gurbet diyecektim sevgili, kanımıza karışmış damar damar vücudumuzu teslim alan yabancılaşma duygusu. O yüzdendir her şeye yabancıyız sevgili. Boynumuz bükük, gözlerimizdeki fer sönük, umutlarımız kirik dökük. gözyaşlarımız içimize akar da kimse ağladığımızı bile göremez. Oysa ne düşlerle ne hayallerle yollara düşmüşüz. Sanki bir hazine haritası elimizde onu bulmayı garantilemişiz gibi şen şakrak dilimizde bir türkü, dişlerimizin arasında bir ıslık, gözlerimizde bir ışık. . . Yorgunluğumuz bundandır sevgili, bezginliğimiz bundan. Sevmeyi bile beceremeyişimiz bundandır. Bizi biz eden her şeyden koparan bu yabancılaşma duygusudur. Önce bizi yabancı görürler tuhaf karşılanırız. heryerde yabancıyız, herkese yabancı. Bize yönelen bakışlar yabancı, gökyüzü yabancıdır bize sevgili; bulutların, sanki güneşi bize çok görür gibi üstümüzden gitmeyişi bundandır. Yabancıyız; çünkü başkası için yaban el görünen yer yani toprağımız, suyumuz denizimiz, yeryüzündeki tüm renkleri utandıran çiçek tarlalarını bırakıp gelmişiz. Önce başkası bizi yabancı duygularla karşılar, sonra o duygular bulaşıcı bir hastalık gibi bizi teslim alır ve ruhun bedenden çekilip gökyüzüne yükselişi gibi kendimizden gider, kendimize yabancılaşmaya başlarız. Kurduğumuz düşler bizim değil yan komşunun düşleriymiş gibi ilgimizi yitiririz. O yüzden kolay tüketiriz her şeyi; onu bin bir emekle, dişle tırnakla kazanan biz değilmişiz gibi. Kolay aldatırız sevdiklerimizi, aldattığımız bizim değil de başkasının sevdiğiymiş gibi. Kolay yalan söyleyişimiz de bundandır, yalan söyleyen biz değilmişiz gibi. Ve bizi biz eden daha nice güzellikleri umursamayışımız bundandır. Bizi küçük şeylerin mutlu etmesi, bir mutluluk yanılsamasında yaşamaya alışkınlığımız bundandır, büyük hedeflerden korkmamız, onlardan kaçmamız, günübirlik yaşayışımız bundan. CAN YILDIRIM
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © can yıldırım, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |